One

66 5 4
                                    


Hafif çileyen yağmur yüzünden sarı montuma biraz daha sarıldım. Yağmurda müzik dinleyerek yürümeye bayılıyordum. Bir şarkı bitiyor ve yerini diğerine devrediyor. En son Pinhani den bir şarkı duyduğumda gülümsedim. Şarkı bitince kulağımı ağrıtan kulaklığımı çıkarıp yürümeye devam ettim.

Cumartesi akşamı saat beş civarlarında dershaneden çıkıp her zamanki kafede sıcak çikolatamı kitap eşliğinde yudumlamak hoşuma gidiyor. Ancak bugün kafeye gitmek istemiyordum. O yüzden eve doğru yol aldım.

Bir çocuk parkının önünden geçerken telefonum çaldı. Ekranda ' Çirkef~♡' yazıyordu. Hemen açıp kulağıma götürdüm.

-Efendim Eda?

+Ceren, Ali çok hasta olmuş evde yatıyormuş. Ben annemlerle dışarı çıkmıştım ama en geç bir saate orda olurum. Sende gelsene zaten benden önce orda olursun.

-Tamam ben dışardayım zaten giderim yanına.

+Tamam çimenim. Hadi kapatıyorum ben. Görüşürüz.

-Bay bay.

Telefonu kapatıp annemi aradım.

-Anne napıyorsun?

+İyi dizi izliyorum. Sen eve gelmiyormuydun?

-Şimdi gelemeyeceğim. Ali çok hastalanmış, yanında kimse yok onun yanına gidiyorum.

+Tamam. Ali'ye geçmiş olsun dediğimi ilet.

-Tamam anne.

Telefonu kapattıktan sonra pantolonumun arka cebine koydum ve biraz hızlanarak yürümeye devam ettim.

Ali kim diye soracak olursanız. Ali, Ali benim gerçekten başıma gelen en iyi olay. 5. Sınıfta tanıştık onunla. Tabi o kadar samimi değildik sadece aynı sınıftaydık. Daha sonra bir şekilde konuşmaya başladık ve bir yılda gerçekten samimi olduk. Bütün orta okul dönemi boyunca Ali'yle hep yanyana olduk. Ali'yi sekizinci sınıfta annemle tanıştırdım. Açıkçası ondan pek hoşlanmamıştı. Ama en azından arada ben olduğum bir şey diyemiyordu.

Tabi biz ayrılmak istemediğimiz için birlikte çalışıp aynı liseyi kazandık. Müdürüde zorla ikna edip aynı sınıfa girdik. Lise 1 de Eda'yla tanıştık. Edanın hiç arkadaşı yoktu ve biz onunla gidip konuşmuştuk. Şuanda ise 11. sınıftayız. Ve Eda Hanım arkadaş çevresini bayağı genişletti.

Ali'nin evinin önüne geldiğimde çantamdan cüzdanımı çıkardım. Cüzdanın içinde evinin anahtarı var. Ali'nin ailesi İstanbul'da yaşıyor ancak biz Antalya'da oturuyoruz. Eskiden Ali'nin aileside burda otururdu ama Kemal amcanın tayini çıkınca ve Ali burda bir okul kazanınca burdaki evlerini Ali'ye bırakıp taşındılar. Ali nolur nolmaz diye çıkartıp bize vermişti. Tabi Eda her hafta bir eşyasını kaybedince anahtarlar bende duruyor.

Dış kapıyı açtıktan sonra ilerleyip asansörü çağırdım. Asansör gelince en üst kata çıktım. Kapının önüne geldiğimde anahtarı çevirdim ve yavaşça içeri girdim. Kapıyı ardımdan bir kez kitleyip çantamı ayakkabılığa bıraktım ve salona doğru ilerledim. Salonda gözükmeyince odasına girdim. Yatağında yorganın üstüne battaniye sarınmış bir adet Ali buldum. Gözleri kapalıydı.

Yatağının yanına gidip eğildim ve elimi alnına koydum ama dışarıdan geldiğim için buz tutmuş elimle hissedemiyordum. O yüzden dudaklarımı alnına bastırdım.

"Yanıyor." Diye mırıldandım.

Çok ateşi vardı. Yavaşça üstündeki battaniyeyi sıyırdım.

"Ali. Kalk hadi. Ateşin çok yükselmiş. Düşürmemiz gerekiyor, sonra geri yatabilirsin."

Gözlerini hafif aralayıp "Ceren" diye mırıldandı.

Güzel ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin