''Daha çok erken!'' dedim, konuşmaya gücüm yokmuş gibi. Gerçi yorgunluktan ölebilirdim. Gözlerimi zar zor açarken daha havanın karanlık olduğunu ve ardından aslında telefonumun titrediğini hissettim. Yastığımın altına elimi sokup telefonu çıkarttım.
''Alo?'' daha yatar pozisyonda olduğumdan dolayı sesim biraz boğuk çıkmıştı.
''Bir şeyin mi var? Hasta mısın yoksa?'' bu babamdı. Hemen doğrulup sesimi temizledim.
''Hayır hasta değilim. Sadece uyuyordum. Saatin kaç olduğundan haberin yok tabii.'' dedim.
''Aa unuttum saat farkını ama benimle bu şekilde konuşman hiç hoşuma gitmedi. Şimdi uyan ve düzgün konuş lütfen tatlım.'' babama şimdi daha çok sinir olmuştum.
''Tamam.'' konuşmanın bitmesini istiyordum.
''Eee nasıl gidiyor?''
''Sıradan.''
''Babanın sana sürprizi var.''
''Peki.''
''Terlemeseydin belki söyleyebilirdim.''
''Süpriz dedin. Ne diye sormak aptalca olurdu.''
''Sana laf anlatmak beni boğuyor. Ama yine de tahmin et bakalım ne?'' Yeter kapa artık adam.
''İstemiyorum. Tek istediğim yarım kalan uykumu tamamlamak.''
''Peki, yat uyu kendine gel sabah olunca ara beni. İyi geceler tatlım.''
''İyi geceler.'' ardından tekrar uyumak için yatarken müzik sesi duydum. Rocktı, dışardan geliyordu. Pencereye gittiğimde Buğra'ların evinde bir odanın ışığı açıktı. Ama odanın içini pek kestiremedim. Bir anda tül perde açıldı.
''Hayırdır?'' dedi tanımadığım bir çocuk. Buğra'nın abisi olabilir diye düşündüm çünkü babası olamayacak kadar küçüktü.
''Müzik sesi-''
''Tatlıymışsın.'' bu da neydi şimdi?
''Efendim?''
''Sesi çok mu açık?''
''A evet, uyumaya çalışıyorum.''
''Büyük ya ondandır.'' dedi. İlk başta ne dediğini anlayamamıştım ama kısa süre içinde göğüslerimden bahsettiğini fark etmiştim. Nasıl böyle bir şeyi bu kadar rahatlıkta söyleyebilirdi?
''Galiba sende seninkisi küçük olduğundan uyuyamıyorsun.'' deyiverdim. Ah Tanrım ne yaptım?
''Emin ol öyle değil.'' diyip elini eşofmanına götürüp indirmeye başlıyacaktı ki arkamı döndüm. O sırada kahkaha duydum.
''Abi yeter dayanamıcam.'' Bu Buğra'ydı. Evet tam rezil oldum. Süper. ''Arkanı dönebilirsin Yenis. Ayrıca abimi yanlış anladın.'' Pencereye döndüğümde bahçede onun olduğunu fark ettim.
''Selam.'' Ahmağım. Evet tam bir AHMAK. Dilimi tutmayı öğrenmem lazım.
''Selam.'' koca bir gülümseyişle. ''Abimin kusuruna bakma, zaten sen arkanı döndüğünde perdeyide kapamıştı. Şimdi yukarı çıkıp müziği kapatmasını söylerim. İyi geceler.''
Buğra'nın kelimeleri dudaklarından o kadar yumuşak ve narin çıkıyordu ki neredeyse yine ona bakmaktan cevap vermeyi unutuyordum.
''İyi geceler Buğra.'' Buğra demem kalbimin daha da hızlı atmasına neden oldu. Ama o sadece arkasını dönüp gitti.
Bu hoşlanma tek taraflı gibiydi. Açıkçası umrumdada değildi. Yatağıma geri döndüm. Uyuyamam sanıyordum ama camış gibi uyudum. Sonuçta ne kadar bir oğlandan hoşlansamda uyku benim tek aşkımdı.
Ertesi gün tek hedefim evden dışarı adımımı bile atmamaktı. Hatta bahçeye bile. Bu güzel yaz gününde kahvaltıyı dışarda yapmamak konusunda çok direnerek yengemi ikna ettim. Yapacak bir işimde olmadığına göre dışarı çıkmak içinde bir nedenimde olmazdı. Geceki rezilliklerimden dolayı dışarı çıkacak cesaretim yoktu.
Hobilerim arasında olan yengemle televizyon izlemek bugün yapacağım tek şeydi. Saat öğlen 2 civarı babam aradı. Evet onu aramayı unutmuştum hatta bunun için oldukça fazla azar işittim ama babam bana sürprizini yinede söylemekten vazgeçmedi. ''Sürpriz bu baba söyleme yoksa anlamı kalmaz.'' dememe rağmen o beni duymamazlıktan gelip söylemeyi tercih etmişti. Zaten en kötü huylarından biride buydu ama bu konuda bende babama çekmişim. Gerçi anneme biraz daha çekmek istemezdim. Zaten dış görünüş olarak ona benziyorum. Evet manken gibi oluşum bu annemin sayesinde çünkü o da bir manken ama ben daha 5 yaşındayken terk eden birisine çekmek...
''Hani en erken bir yıla gelebilirdim diyordum ya durumda bir değişiklik oldu. Üç ay sonra istediğim zaman gelebilirim. Çünkü tasarımlarımı hızlı yapıyorum.'' demişti babam. Büyük bir neşe ve çığlıkla cevap vermemi belkiyordu, eminim. Ancak:
''İyiymiş.'' demekle yetindim, sakince. Bozuntuya vermeden işinden bahsetmeye devam etti. Benimle konuşması bittikten sonra yengemi istedi, onunla konuştu. Klasik konuşma, beni sordu falan.
Akşam yemeğinden sonra pencereden yandaki eve baktım. Hiç ışık yoktu. 'Evde yoklar' diye düşündüm. Bahçeye çıktım evlerinin önünden bir daha baktım cidden evde kimse yoktu. Tuhaf gelmişti ama bir yandan rahatlamıştım. Odamdan kitabımı alıp bahçemizdeki koltuğa oturdum. Kulaklarım, kitabım ve ben. İşte şimdi rahat ve özgürdüm. Bu sırada sol kulaklığım kulağımdan çıkarıldı. Dönüp baktım küçük kuzenim Emre'ymiş.
''Ne var?''
''Korkutayım dedim ama başarısız oldum sanırım, tüh.'' dedi kıkırdayarak.
''Ah malesef hiçbir zaman başaramadığın gibi şimdide olmadı.'' dedim alaycı bir şekilde. Sinir olduğunu yüz ifadesinden anlayabiliyordum ama cevap vermeyi seçmedi, sadece gitti. Bende kulaklığımı tekrar takarak kitabıma geri döndüm. Hararetli bir şekilde okuyordum. Saatin kaç olduğunu dahi bilmiyordum. Derken yine sol kulağımdan kulaklık çıkarıldı. Artık Emre sinirimi gerçekten bozmuştu.
''Yeter. Çok sıkıldım senden.'' dedim bağırarak, arkama dönerken.
''Sakin ol sadece seslendim ve duymadın, eğer sıkıldıysan bir daha selam da vermem olur biter.'' dedi gülümseyerek yanımdaki koltuğa oturan Buğra. Yer yarılsın ve içine gireyim dedim o an. Yine mahvettim. Yine rezil oldum.
''Yaa kuzenim Emre sanmıştım, cidden özür dilerim. ''
''Zaten anlamıştım, bana öyle bir şey söylemezsin zaten.''
''Tabiki söylemem.'' biri ağzımı dikebilir mi?
''Biliyordum.'' gülümsemesi çok sıcaktı. ''Ne okuyorsun?'' evet süper kitabımı göstermemek cidden çok isterdim ama eline alıp bakmıştı bile. ''Özgürlüğün Elli Tonu. Demek bu tür kitaplardan hoşlanıyorsun?''
''Hayır, yani evet. Sadece bu seriyi okudum. Cidden.'' saçmalamaya devam.
''Niye gerildin? Sonuçta zevk meselesi tartışılmaz.''
''Yok cidden sadece bu seri. Onu da aşkları için yani başka bir şey için değil.''
''Tamam sakin ol. Herneyse sadece bugün hiç gözükmemiştin bende merak ettim, hazır seni dışarda yakalamışken bir bakayım dedim.'' dedi Buğra, kibarlıktan ölmeden önce.
''Anladım. Ölmedim, yaşıyorum.'' sonunda düzgün bir cevap verebildim.
''Sevindim, yarın görüşürüz. İyi geceler.'' dedi yerinden kalkarken.
''İyi geceler.'' ama ben 'yarın görüşürüz' kısmına takılı kalmıştım. Kitabımı alıp odama çıkmıştım. İşte şimdi uyuyamayabilirim. Gerçi uyudum. Ama bu sefer zor oldu.
____________________
Eveet yeni bölüm. Beğenmenizi umuyorum. Okuduğunuz için teşekkürleer. :) - Ebru
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daima Genç
Teen Fiction»'Aşk, benim sana olduğumdur. Âşık benim, sen değil.' diye bağırdı Yenis. Buğra sustu. Biliyordu, Yenis haklıydı..« ✤Aşkı için çırpınan Yenis ✣Ne düşündüğü belli olmayan Buğra 'Aslında aralarında bağlantı vardır. Ancak ne zaman fark edecekler ve bu...