Cumartesi gelmişti sonunda. Buğra acaba ne zaman dönecekti? Kahvaltıdan sonra hep bahçede oturdum, bekledim. Arada Emre geldi onunla uğraştım. Amcam geldi anılarından bahsetti.
Akşam olmak üzereydi ama Buğra yoktu. Akşam yemeğini yedik, yine bahçeye çıktım. Babam aradı konuştuk. Ama Buğra ortalıkta yok. Bu sırada Burak dışarı çıktı. Beni gördü ve yanıma geldip oturdu.
''Bugün değil yarın gelecek.'' ilk defa düzgünce bir laf çıkmıştı ağzından.
''Efendim?'' anlamamazlıktan geldim.
''Bal gibide anladın.'' sıcak kanlıydı bugün. ''Babam gezide olmadığını, yalan söylediğini anladı. Babam yarın şehir dışına çıkacak ondan dolayı evde kavga çıkmasın diye yarın gelecek.''
''Teşekkürler ama bana niye söylüyorsun?'' çaktırmamaya devam.
''Sabahtan beri seni izledim. Hep Buğra'yı bekledin.'' annesini anımsatan mavi gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Aslında Buğra'yla pek benzemiyorlardı. Yüz hatları dışında.
''Yoo ben bahçede oturmayı çok severim. Alakası yok.'' inandırma çabasıyla.
''Buğra'ya kendini fazla kaptırma. Canın yanabilir. En azından ben açık sözlü birisiyim. O kırmamak için başta bir şey demez ama sonradan o şey büyür seni daha çok üzer. Haberin olsun.''
''Bence sorun yok.''
''Benden söylemesi. Haydi eyvallah.'' elleriyle önündeki saçları arkasına attı ve ayağa kalktı.
''Biraz öküz mü?'' içimden düşündüğüm bir şeyi dışarı çıkarıp ona söyleme isteği duymam...
''Hiç değil.'' deyip arkasını döndü. Arabasına bindi. Biraz telefonla konuştuktan sonra gitti.
'Hiç değil.' derken dalga mı geçiyordu yoksa ciddi miydi bunu çözememiştim. Başta tanışmamız belki daha iyi olsaydı bütün dediklerinde inanmakta zorluk çekmezdim.
Ertesi sabah hiç kalkmak istemiyordum. Burak haklıydı, hep onu bekliyordum. Bu sefer inmicektim bahçeye. Ağır başlıda olmak zorundaydım. Biraz yatakta debelendim. Yine uyumuştum. Ta ki Emre gelip baş ucumda duran bardaktaki suyu yüzüme dökene kadar.
''BAĞIRMAK İSTEMİYORUM!'' demiştim ama bağırmıştım.
''Uyan ama artık. Canım sıkıldı.'' hiç inandırıcı değildi.
''Şimdi odamdan defol!'' aslında birazcık dahi olsa şirinlik yapsa bu çocuğu sevebilirdim. Ama insan beyninden zoru olan bir çocuğu sevemiyor.
Emre dışarı çıkmıştı. Bende duş almak için banyoya gittim. Banyodan sonra başımdaki havluyla dolaşmak favorilerim arasındadır. Sadrazam gibi, komik. Bağırışmalar geldi kulağıma. Tuvaletten çıktım. Yengem o sırada koşarak önümden geçti, merdivenlerden indi. Bende ne olduğunu anlamadan onu takip ettim.
''Emre'yle beraber içerde kal.'' dedi amcam, yengemle dışarı çıkıp kapıyı kapattılar. Neler oluyordu?
''Yeni taşınanlar varya, seninkiler işte onlar büyük bir kavga ediyorlar. Anneleri 'İmdat!' diye bağırıyordu.''
''Doğru konuş seninkiler falan.'' kafasına bir tane geçirdim.
''Olay başka bir şeyken buna mı takıldın yani?'' haklıydı, ilk defa.
''Tamam kes.'' derken dışarı çıkıyordum.
''Babam burda kalmamızı söyledi ve ayrıca dur bekle...'' sonunu dinlemeden, cevap bile vermeden evden dışarı çıktım. Tam olarak neler oluyor öğrenmem lazımdı. Sanırım Buğra eve geldiğinde babası evdeydi. Ondan kavga etmiştiler. Ne olursa olsun bakmam gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daima Genç
Teen Fiction»'Aşk, benim sana olduğumdur. Âşık benim, sen değil.' diye bağırdı Yenis. Buğra sustu. Biliyordu, Yenis haklıydı..« ✤Aşkı için çırpınan Yenis ✣Ne düşündüğü belli olmayan Buğra 'Aslında aralarında bağlantı vardır. Ancak ne zaman fark edecekler ve bu...