8. Görkem'li

109 5 2
                                    

     Derin bir nefes aldıktan sonra içeri girdim. Meraklı ve heyecanlıydım. Ders programımı geçen akşam internetten yazmıştım. Aslında bir nevi Buğra'ya yalan söylemiştim. Kaçta çıkacağımı biliyordum ama bu sonuçta bana da bağlıydı. Çantamdan ders programımın yazdığı kağıdı çıkardım ve dersliğimin nerede olduğunu okudum. Yavaş yavaş dersliğimi aramaya başlamıştım. Ders başlamasına beş dakika kalmıştı ama ben hala bulamıyordum. Birisine sormak geldi aklıma. O sırada etraftaki insanlara baktım. Bir grup arkadaş bana doğru geliyordu. Dört erkek, iki kız. Erkeklerden biri dikkatimi çekmişti. Pek fazla uzun değildi ama boynunun sol tarafındaki 'Faith' yazan dövmesi ve cam mavisi gözleri oldukça dikkat çekiciydi. Öyle uzun baka kalmıştım ki onlar yanımdan gelip geçmişlerdi. Büyük bir olasılıkla benden büyüklerdi. Yoğun çabalarımdan sonra sonunda dersliğimi bulup derse girmiştim.

     Derslerimden biri bitiyor diğerine giriyordum. Öğle yemeği zamanı gelmişti. Fakültemin oradaki kafeye doğru gittim. Kafede, o dövmeli çocuğun grubunu ve onu tekrar gördüm. Çocuk ciddi anlamda çok yakışıklıydı. Beyaz tenli, kahverengi saçlı. Aslında tam ideal tipimdi. Gözümü ondan alamıyordum. Benim için gerçek değildi sanki. Kendime geldikten sonra bir şeyler almaya gittim. Sade tost ve ayranı aldıktan sonra boş bir yer bulup oturdum. Tostumun daha yarısına bile gelmemişken masadaki boş sandalyeye dövmeli çocuk oturdu. Ağzımdaki lokmayı zor yuttum.

     ''Afedersin?'' dedim.

     ''Boştu.'' dedi, elindeki telefondan başını kaldırarak. Mavi gözleri cidden çok keskindi. Gözlerini kısıp ''Niye bana hep bu şekilde uzun uzun bakıyorsun? Evet yakışıklıyım ama bu senin hep bakabilmen anlamına  gelmiyor. İnsanın bir sınırı olmalı.'' dediğinde yer yarılmalıydı.

     ''Hiçte bile öyle yapmıyorum.'' dedikten sonra sağ işaret parmağımla tavanı gösterdim. Parmağımı takip etti ve tavana baktı. ''Egon buranın tavanı olabilir ama ikinci kata görede taban, bunu unutma.'' dedim. Ayağa kalkmadan sandalyesiyle yanıma geldi.

     ''İddialı konuşmanı beğendim.'' sol yanımdan makas aldı. Şoktan tepki veremedim.

     ''Yalnız olursun diye düşündüm, ondan yanına geldim ama değilmişsin.'' Buğra gelmişti. Bir bu eksikti. Cümlesi bittikten sonra beni kolumdan tutup kaldırmıştı. ''Benim dersim bitti. Eve dönelim.'' demişti. Bana bakmıyordu, dövmeliye bakıyordu.

     ''Ama benim bitmedi. Gelemem.'' demiştim Buğra'ya.

     ''Dışarı çıkıp konuşalım mı?'' Buğra bu sefer bana bakarak söylemişti. Tam cevap verecektim ama:

     ''Peki, istenmiyorum anladım.'' demişti dövmeli. Elini uzatarak ''Ben Görkem Ata.'' demişti. Bende karşılık verdim.

     ''Bende Yenis Koçer.'' tokalaştık.

     ''Daha sonra konuşuruz. Adımı kime söylersen söyle benim nerde olduğumu söyler Yenis. Tanıştığıma memnun oldum.''

     ''Bende.'' dedim ve sonra Görkem gitti. ''Dışarıda konuşulacak bir şey yoktu. Dediğim gibi benim dersim bitmedi. İlk günden devamsızlıkta yapamam.'' dedim Buğra'ya.

     ''İlk günden arkadaş edinmezsin sanmıştım. Ayrıca kim olduğunu görmedin mi onun? Dövmesi vardı, kasları falan. Belalı tiplerdendi.'' dediğimi duymamış gibiydi.

     ''Dış görünüşüyle içinin aynı olduğunu nereden biliyorsun?'' sinirlenmeye başlamıştım.

     ''Adım kadar eminim. Ayrıca daha sonrada konuşmayacaksın. Adını hemen unutsan iyi olur.'' patlayabilirdim artık.

Daima GençHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin