Yengemin kapıya vurmasıyla uyandım.
''Kalkma zamanı hayatım.''
Ne zamandır bu kadar mutlu olmuyordum. Dün akşam yaşadığım olaydan kaynaklıydı büyük bir olasılıkla. Yataktan neşeli bir şekilde kalktım. Pencereye gittim. Yandaki evin bahçesine baktım. Masada tek başına kahvaltı yapan bir adam vardı. Daha sonra bir kadın geldi. Taşındıkları gün yengemin konuştuğu kadındı. Ancak adamın önüne ekmek bıraktıktan sonra içeri girmişti. Tam pencereden dönecektim ki Buğra'nın abisini gördüm. Adama hiç bir şey demeden arabaya binip gitmişti.
Arkama dönüp dolabıma yönelmiştim. Tatlı sarı rengi t-shirt altına kot bir şort geçirdim. Aynanın önüne geçip inatçı, yoğun dalgalı, kahverengi saçlarımı düzleştirdim. Saçlarım fazla uzun değildi. Omzumun 4-5 parmak aşağısına geliyordu. Boyuma göre kısa bile gözüküyorlardı. Kısacası işim fazla uzun sürmedi.
Aşağıya indiğimde yengem:
''Emre'yi yüzme kursuna götüreceğim şimdi. Kahvaltın mutfak masasının üzerinde. Dönüşte arkadaşlarımla buluşacağım, fazla geç kalmam. Dikkat et kendine hayatım.'' dedi Emre'ye çantasını takmasında yardım ederken.
''Merak etme sen, sana iyi eğlenceler.'' dedim ve sonra çıkıp gittiler.
Hafta içi olduğundan amcamda işteydi. Yani evde yalnızdım. Kahvaltı ettikten sonra odamdan kitabımı alıp bahçeye çıktım. Aslında amacım Buğra'yı görmekti. Ondan dolayı kitaba pek odaklanamıyordum.
Yan eve gelen bir araba vardı. Jeepti. Arabadan Buğra'nın abisi ve bir kız indi. Abisinin binip gittiği araba değildi. Çok yakındılar. Abisi kıza kolunu atmıştı. Kıza bir şeyler söylüyor, kız kıkırdıyordu.
''Selam tatlım.'' eve girmeden önce bana laf atmıştı. Ama benim cevap vermemi beklemeden eve girmişlerdi.
5-10 dakika sonra Buğra dışarı çıkmıştı. Hemen kitap okuyormuş gibi yapmaya başladım. Göz ucu bakıyordum ama. Sanırım bana doğru geliyordu. Evet evet bana doğru geliyordu.
''Rahatsız etmiyorum değil mi?'' dedi. Başımı kitaptan kaldırarak:
''Efendim? A yok hayır. Naber?'' işte budur.
''İyiyim sağol. Burak eve kız getirdiğinden dolayı çıkmamı istedi. Dışarıda yapacak bir şeyimde yok. Yanında otursam sorun olur mu?'' Tanrım bu çocuk bir gün kibarlıktan ölecek. Ve Burak? Abisinin adı demek ki Burak'mış.
''Tabii oturabilirsin.'' sonra ikimizde sessizleştik. Bu sessizliği bozan ben oldum.
''İçecek veya yiyecek bir şey ister misin? Sohbet ederken iyi gider.''
''Bir bardak meyve suyu alabilirim. Kayısılı tercihim.'' gülümsedi. Bu konuda hem fikir değildik. Kayısı en nefret ettiğim meyve suyu çeşididir. O içilir mi ya? Iyk.
''Tamam getireyim hemen.'' diyip eve girdim. Buz dolabından Buğra'ya kayısılı, kendime vişneli meyve suyu çıkardım. Bardaklara koyduktan sonra bahçeye geri döndüm. Döndüğümde Buğra telefonla konuşuyordu.
''Cemre yarın dedim. Tamam görüşürüz. Tamam. Peki getiririm. Tamam. Bay.'' sonra kapattı. Cemre'de kimdi?
''Getirdim.'' dedim bardağı uzatarak. Aldı ve:
''Teşekkürler. Eee neden amcanların yanında oturuyorsun? Tatil için mi burdasın?'' konuşma başlamıştı.
''Yok hayır. Babam iş için yurt dışına çıktı. En erken üç ay sonra gelecek. Annem de beni ben 5 yaşındayken terk etti. Ondan evdede yalnız kalamazdım. Tek akrabam amcam. Ondan oda yanına aldı. Zaten üniversiteye geçiyorum. Kendi ayaklarımın üstünde kalabilirim dedim ama bırakmadı işte.''
''İyi yapmış. Demek üniversiteye yeni geçiyorsun. Hangisi?'' İyi yapmış? Bencede.
''Ege Üniversitesi.'' meyve suyumdan bir yudum aldım.
''Ya bende orada okuyorum, 4. sınıfa geçeceğim bu yıl.'' aldığım yudum boğazımda kalmıştı. Öksürmeye başlamıştım. Süper. Yine rezil oldum. ''İyi misin?'' ayağa kalktı. Telaşlanmışa benziyordu. Nefes almayı başararak:
''Evet, evet iyiyim. Ne güzel aynı yerdeyiz. Daha çok karşılaşacağız demek oluyor bu.'' son söylediğim cümleyi söylememiş olmayı dilerdim.
''Aynen.'' konuşmayı devam ettirmem lazımdı.
''Abinin adı Burak'tı değil mi? O nasıl biri?'' saçma oldu. Daha tam olarak onu tanımıyorken abisinden sanane.
''Evet. Kendisi benim aksimdir. Siyah giyinen havalı tiplerdendir. Sigarası, içkisi, kızı eksik olmaz.'' bunu bende fark etmiştim. ''Birazda küstahtır. Seninle takıldığına bakma, her kızla uğraşır. Huyu böyle.''
''Haklısın, doğal olarak bende kızım uğraşır tabii.'' bir saçmalık daha.
''Telefon numaranı aldı mı?'' diye bağırdı onların evinden çıkan kıza. Ama kız sinirli bir şekilde dönüp baktı, cevap vermedi. Arabasına atlayıp gitti. ''Ben gideyim şimdilik. İşlerim var evde. Hoşçakal.'' bana doğru dönmüştü.
''Peki, görüşürüz.'' dedim kocaman bir gülücükle beraber. Tam gidiyordu arkasını dönüp geri geldi.
''Telefon numaranı alabilir miyim?'' şok oldum.
''Tamam vereyim.'' Verdim, o da bana verdi sonra evine geri döndü. Bende boş bardakları ve kitabımı alıp içeri girdim.
Hala böyle bir şeyin olduğuna inanamıyordum. Acaba ne zaman arayacaktı veya ne zaman mesaj atacaktı? İlk arayan veya mesaj atan ben kesinlikle olmazdım. Hayatta. Peki ya aynı okulda olmamız. İşte bu da inanamadığım şeylerdendi. Bu en güzel şeydi. Onu oradada görecektim.
____________________
Eveeeet. Bu yeni bölümle beraber artık oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Okuduğunuz için ayrıca teşekkürleer. :) - Ebru
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daima Genç
Teen Fiction»'Aşk, benim sana olduğumdur. Âşık benim, sen değil.' diye bağırdı Yenis. Buğra sustu. Biliyordu, Yenis haklıydı..« ✤Aşkı için çırpınan Yenis ✣Ne düşündüğü belli olmayan Buğra 'Aslında aralarında bağlantı vardır. Ancak ne zaman fark edecekler ve bu...