Korku dediğimiz nedir? Yatağımızın altında ki canavar mı? Ya da dolabımızın arasından bizi izleyen, bizi bekleyen biri midir?...Korku nedir?Korku daha fazlasıdır...
Okul hayatında son derece başarılı olan Anneliese, öğretmen olmak istiyordu. Yüzünden gülümseme asla eksilmiyor ve herkese iyilik saçmak için dünyaya geldiğine inanıyordu. Fakat ailesinin onun üzerindeki baskısı, yaşı ilerledikçe artmaya başlamış ve bu da korkunç bir sürecin başlamasına sebep olmuştu.
Peter ismindeki genç ile aşk yaşıyorlardı. Fakat annesi evlilik dışı karşı cins ile iletişimin ne kadar kötü bir şey olduğundan bahsederek ikisinin ilişkisini sonlandırması adına baskılar uyguluyordu. Oysa kendisi, eşi ile henüz nişanlıyken ilk çocukları olan Martha'ya hamile kalmıştı. Martha 8 yaşında öldüğünde ise bu durumun tüm yükünü Anneliese çekmeye başlamıştı. Aşkını yaşamasına bile izin verilmeyen genç kadın ciddi bir depresyonun içerisine ilk adımı böyle attı.
Ve ilk ciddi krizini 16 yaşında yaşadı...
Anneliese 1968 yılında bir gece, ciddi bir kriz geçirdi.Yaşatılan baskıların artması, cehennem korkusu... Tüm bunlar henüz genç bir kadın olan Anneliese için çok fazlaydı. Vücudu-ruhu bunu kaldıramadı ve tüm vücudunun kasılmasına sebep olan krizler başladı. Önündeki 7 sene boyunca ataklar oldukça sıklaştı. Halüsinasyonlar görmeye başladı, iblislerin kendisiyle iletişime geçtiğini anlattı doktorlara. İlaçların fayda etmediğini gören doktorlar Anneliese'e epilepsi teşhisi koydu.
Ailesi, durumu giderek daha da kötüye giden Anneliese'nin içine şeytan girdiğini düşünüyordu artık... Genç kadının 1975-1976 senesi aralığında farklı bir dilde konuşmaya başlaması ise onları iyice korkutmuştu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.