İstanbul
30 Temmuz 2016
CumartesiBiz, gelecek için planlar yaparken yaşadıklarımız gerçek hayattır.
Çocukluktan çıktığımız ama tam manasıyla büyükte olamadığımız dönemdir ergenlik. Kimi zaman; asi, saldırgan, huysuz olduğumuz, çoğu zamanda hala çocuk olduğumuz dönemdir. Aileye şımarmak, şımartılmak için en güzel yaşlardır.
Genç kız, giyimde her zaman birinci tercihi olan siyah jean pantolonun üzerine bol kesim beyaz tişörtlerinden birini giymişti ve önden tişörtün eteğini pantolonun içine sokuşturmaya çalışıyordu. Becerebildiğinde istediği sonucu elde edebilmiş mi diye aynaya baktı. Krem rengi üç kapaklı onun için fazlasıyla geniş olan dolabın ikili kapağındaki aynalar da kendine baktığında görüntüsüden memnun oldu.
Üzerinde şirin papatya motiflerininde bulunduğu küçük mavi makyaj çantasından çoklukla kullanmayı tercih ettiği siyah göz kalemini ve rimelini çıkarttı, aynaya bakarak sürdü. İçinde nadiren kullandığı çilekli dudak parlatıcı, -Serenin zoruyla alınmış- fondöten ve pembe tonlarında allık olan makyaj çantasına kalemle rimeli de koyarak unutmamak için çalışma masasının üzerine koydu.
İnatçı bir kıvırcıklığa sahip uzun kızıl saçlarını at kuyruğu yapıp akşamdan hazırladığı çantasını kapının arkasındaki askıdan aldı. Makyaj çantasınıda içine yerleştirdiğinde hazırdı.
Saate baktığında hala bir kaç dakikası olduğunu gördü. Akşam biraz dağıttığı odaya göz atınca annesinin karşılaşınca hiç hoşlanmayacağı bir manzara olduğunu gördü.
Hızla tek kişilik olan ve duvarla birleştirilmiş yatağının, çalışma masasının üzerindeki dağınıklığı toparladı. Akşam dolabını komple bir gözden geçirmiş ve giymediğine karar verdiği bir kaç pantolon ile tişörtünü ayırmıştı. Onları ayrı bir poşete koyduktan sonra artık çıkması gerektiğini düşündü. Geç kalırsa Seren'in çenesini çekmek zorunda kalmak istemiyordu.
Odasından çıktığında dar koridorun karşısında ki mutfakta annesinin kahvaltı masasını topladığını gördü.
"Ahugüzar çok geç kalma. Telefonunu sakın kapatma merak ediyorum sonra." Dedi annesi Esma hanım.
Ahugüzar havai bir genç kız değildi. Yine de annesi imtina ile ikaz ediyor ne olur ne olmaz söylemekten vazgeçmiyordu.
Annesine sarıldı Ahugüzar."Anne sadece bizim kızlar olacak. Hepsini iyi tanıyorsun ve yabancı kimse olmayacak. Ayrıca akşam döneceğim."
Esma hanım her anne gibi biraz evhamlı ve biricik kızına çok düşkündü.
"Nereye gidecektiniz?"
"Şile'ye anne. Biliyorsun Seren'in ailesinin orda yazlığı var. Önce anne babasına uğrayacağız ordan da denize gireceğiz."
Ahugüzar beyaz spor ayakkabılarını giydi. Portmantonun üzerindeki aynada bir kez daha kendini izledi. Dar kalıp kot pantolonu hafif çıkıntılı poposunu -ah Ahugüzar kesinlikle kilolu değildi birazcık balık etliydi- belirgin hale getirmişti. Hoş ama nahoş bir görüntüydü. Biraz daha durursa üzerini değiştirmek için dönebilirdi.
Kapıyı açtı."Doğru düzgün kahvaltı bile yapmadın." annesi peşinden kapıya çıktı.
"Anne, kızlarla yeriz birşeyler beni bekliyorlar." Annesine tekrar sarıldı.
Esma hanımın içi hiç rahat değildi. Kızı merdivenlerden inerken kapıyı kapatıp mutfağa girdi. Bir kaç gecedir uyku uyuyamaz olmuştu. Garip rüyalar görüyor, kendisini sürekli huzursuz hissediyordu. Ocaktaki kaynar suyla kendine hazır kahve yaptı, kupasını alıp salona geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOĞUNUN KIZILI-AHUGÜZAR(tamamlandı)
قصص عامةİstanbul'da yetişmiş, parlak bir gelecek hayali olan bir genç kız. Mutlu bir evliliği, çok sevdiği bir karısı olan bir adam. Onların yolları birbirini çok seven kardeşleri ile kesişti. Aşk hep doğru hissettirir mi? #özgürçicek