2-Gelinlik İstemiyorum.

12.7K 439 121
                                    

Lütfen canım okuyucularım satır arası yorumlarınızı ve oylarınızı esirgemeyin.
Sizi seviyorum.

Multimedya; Ahugüzar'ın gelinliği.

2- gelinlik istemiyorum.

Mardin/31 Temmuz 2016
Pazar

Ahugüzar en son çocukken geldiği küçük konağın bahçesini hatırlıyordu. Babasının merkezde ufak bir kahvehanesi vardı. Evin geçimini sağlamaya yetiyordu. Dükkanın kendilerine ait olması çok iyiydi. Merkezde ufakta olsa öyle bir yerin kirasını karşılamaları imkansızdı.

Üvey kardeşleriyle zamanında çok koşturduğu bahçeye şimdi gelin olarak çıkmak için gelmişti.

Hasret hanım suratsız bir halde karşıladı misafirlerini. Esma'nın yüzüne bile bakmıyordu. Valizlerini içeriye taşıttırmadı. Nasıl olsa bir kaç saat sonra bütün curcuna bitecekti.

Hasret'in çocukları, Ahugüzar'ın kardeşleri çıktı hemen bahçeye. Onları az çok tanıyordu. En büyüğü Hülya ortanca Dicle en küçükleri Hasan. Hülya ile sımsıkı sarıldılar. Hülya iki yaş küçüktü Ahugüzar'dan. Birbirlerini görmeseler bile abileri Kerem'in telefonundan sık sık görüşüyorlardı. Ahugüzar annesi ile babası boşanmış olsada hiç bir zaman onları suçlamadı. Annesini de babasını da dinlediğinde her ikisine de hak vermeye çalıştı. Kerem abisiydi. Sık sık görüşemiyor olsalar da Kardeşleriyle arasında güzel bir bağ vardı. Sıradan kardeşler gibi olamamış olsalarda hayatlarının getirisi olan durumu kanıksamışlardı.

Ahugüzar on iki saat içinde değişen hayatının ona yapılan bir eşşek şakası olmasını istiyordu. Ona bunu yapanları hayatının sonuna kadar affetmek istemiyordu. İçine düşürüldüğü çaresizliği kendi kendini hayal kırıklığına uğratıyordu. Yıkılan hayallerinin, elinden alınan geleceğinin hesabını kimden soracağını, en kötüsü de onu bundan sonraki hayatında nelerin beklediğini bilmiyordu.

Kendini bir koltuğa atar atmaz gözlerini kapadı. Bir saatte olsa uyumaya ihtiyacı vardı. Gece uyumamış bir de yolculuk yormuştu. Şimdi bir dal sigara yaksa öyle iyi gelirdiki ama kimse bilmiyordu sigara içtiğini. Ve İstanbul'da ki cesaretinin nereye kaçtığını merak ediyordu. Şimdi babası karşısına çıksa ne yapıyorsun dese sanki çok umurunda olacaktı. En fazla sizin üstüne bir bardak soğuk su içtiğiniz hayatıma bir çakmakta ben çakmışım fazla mı derdi.
Çaresiz gözlerini kapatarak uykunun yorgun bedenini esir almasını bekledi.

Gözlerini açtığında dışarıdan gelen sesleri duydu. Tok sesli bir adamın sesiydi.

"Hanım ağam gelinlik seçsinler dedi. Ben sizi götüreceğim. Gelin hanımında eşyaları taşınacakmış. Birazdan gelip alacaklar."

Ahugüzar sesleri duymamazlıktan gelmeye çalışsada tekrar uyuyamayacağını anladığında kalkıp bahçeye çıktı. Annesi, babası, Hasret cadısı ve kardeşleri oradaydı. Sabah geldiklerinde ortalıkta olmayan ağabeyinin köşede başını eğmiş durduğunu fark etti. Hemen yanına gitti.

"Ağabey."

Kerem hemen kız kardeşine sarıldı. Hayatını ona borçlu olduğunu biliyordu. Kız kardeşinin geldiğinin haberi Ağa'ya verildikten sonra serbest bırakmıştı sevdiği kızın ailesi genç adamı. Onun için çok büyük bir fedakarlık yapıyordu Ahugüzar. Daha da sıktı kollarını. Başını omzuna gömdü. Yüzüne, gözlerine bakmaya cesareti yoktu.

"Bağışla beni." Diye fısıldadı Kerem.

Hiç bir şey diyemedi Ahugüzar. Ne söylese boştu. Gülümsemeye çalıştı. Beceremedi. Ağabeyinin kollarından ayrılırken yüzüne bakmadı. İçinden geçenleri söyleyip kurtulmak istiyordu bir yanı.

DOĞUNUN KIZILI-AHUGÜZAR(tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin