6.Tek bir işaret!
Güne her zamanki gibi erken saatlerde başlanan Haznedar konağında kızlar telaşla kahvaltı masasını hazırlıyordu. Çeşit çeşit kahvaltılıklar en güzel sunumluklarla masaya özenle yerleştirilirken porselen demlikler sabah güneşinin ışıkları ile rengarenk görüntüsüyle masayı süslüyordu. Baş köşe her zaman olduğu gibi emektar Yadigar hanımın böreğinindi.
Baray ağa ceketi elinde odan çıkıp merdivenlere yöneldiğinde peşinden de Ahugüzar annesiyle misafir odasından çıkıp merdivenlerden indi.
"Günaydın." Dedi Ahugüzar sandalyesine otururken. Sesi biraz durgundu.
"Baray sabah erkenden Fatma Ana aradı. Seninle küçük gelini bu gün beklediğini söyledi." Dedi ablası. Baray çay dolduran Narin'e baktı. Onunda kendisine baktığını görünce ikisininde aklında aynı düşünce olduğunu anladı.
Fatma ana Baray'ın babaannesiydi. Baray'a 'Kendine doğurgan bir kadın bulana kadar karşıma çıkma.' demişti. Kaç senedir Bayram'lar dışında kendisini ziyaret etmesine izin vermiyordu. O vakitte sadece elini öpmesine izin veriyor hiç konuşmuyor hatta yüzüne bakmıyordu. Baray babaannesinin ilk göz ağrısı, en sevdiği torunuydu. Bir kaç sene öncesine kadar da beraber yaşıyorlardı. Baray'ın ona karşı gelmesinden sonra köydeki evine taşınmış yanına da, köyden kimsesiz kalmış bir kızı evlat edinmiş birlikte yaşıyorlardı.
Baray uzun süren sessizliğini babasının masaya oturmasıyla bozdu.
"Bu gün olması şart mı?"
Kendide biliyordu babaannesi lafının ikiletilmesinden hoşlanmazdı. Yine de şansını denemek istiyordu. Bu gün Narin'le olmayı planlalıyordu. Onun ne kadar yıprandığını dün akşam fark etmişti. Biraz dışarıda yalnız kalmak ikisinde iyi gelebilirdi."Babaanneni daha fazla bekletme Oğul." Kenan ağa yine son noktayı koydu.
Herkes kahvaltısını sesizce ediyordu. Fidan bile bu sabah her zamanki neşesinden yoksundu. Baray Ahugüzar'a döndü. Önündeki tabakta bir kaç zeytin, bir dilim peynir vardı. Peynir çatal darbelerinden delik deşik olmuş, zeytinler de ağır yaralıydı.
Dün akşam odaya gittiğinde çoktan uyumuş olduğunu görmüştü. Gece bir kaç kez kalktığını balkonda sigara içtiğine şahit olmuştu. Sabahta telefonun alarmından önce uyanmış hiç konuşmadan hazırlanıp odadan çıkmıştı. Yüzü asık olmasada oldukça solgun duruyordu. Bir sorun olduğu belliydi. Narin'in boşalan bardağına çay doldurduğunu gördü.
Narin kocasının Ahugüzar'a olan bakışlarını başını ona çevirdiğinden beri izliyordu. Kızın bu sabah düşünceli bir hali vardı. Akşam misafir odasında Ahugüzar'ın yukardan ona baktığını görmüştü. İstediğini elde etmiş eve geldiğinden beri suratından eksilmeyen saçma gülümseme o an solmuştu. Narin kocasının sadece kendine ait olduğunu göstermişti.
"Ahugüzar kendine ufak bir çanta hazırla akşam büyük ihtimal orda kalırız." Dedi Baray.
Ahugüzar başını sonunda tabaktan kaldırdı.
"Şimdi mi gidiyoruz?" Göz göze geldiler. Baray Ahugüzar'ın zümrüt yeşili gözlerinde ne olduğunu anlamaya çalıştı. Nafile, o kadar boş bakıyordulardı ki Baray'a kendisini önemsiz hissettirdi.
"Köy biraz uzak, yolumuz uzun, şirkette halletmem gereken ufak bir kaç işim var gelir gelmez gideceğiz." Baray sandalyesinden kalktı. Narin'de arkasından. Kapıya vardıklarında günler sonra Narin'in onu uğurlamasında mutlu oldu.
"Bana da bir çanta hazırla olur mu?" Narin kocasına parlayan gözlerle baktı. Ona üzgün olduğunu belli etmek istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOĞUNUN KIZILI-AHUGÜZAR(tamamlandı)
Ficción Generalİstanbul'da yetişmiş, parlak bir gelecek hayali olan bir genç kız. Mutlu bir evliliği, çok sevdiği bir karısı olan bir adam. Onların yolları birbirini çok seven kardeşleri ile kesişti. Aşk hep doğru hissettirir mi? #özgürçicek