1. Part

3.7K 125 5
                                    


Altı kişilik, kahverengi, ağır ve tahta masada yanımda ablamın kocası Kai ile yan yana oturmuş ablamı da karşımıza almış yemek yemeğe çalışıyorduk. Daha doğrusu onlar yiyor ben ise kafamı eğmiş, birazdan geleceğini adım gibi bildiğim lanet atağı geçiştirmek için bir şeyler düşünüyordum. 

Tabii bastırmaya çalıştığım suçluluk duygum ve kötü düşüncelerim de vardı.

Kaliteli porselen tabaklara konulan lanet yemeğe bakmaktan başka bir şey yapmıyordum. Bir de dudaklarımı kemiriyor ve kahverengi masanın üstünü kaplayan yeni dantelli örtünün desenini inceliyordum. 

“Neden yemiyorsun Soo?” 

Ablamın telaşlı sesiyle kafamı kaldırırken derin bir nefes alıp ciğerlerime doldurdum. Beyaz suratı, kaygıyla kasılmış iri gözleri ise garip bir hüzün rengine bürünmüştü. Suratının ortasındaki, küçük, naif ve oldukça hoş duran dik burnu benim ardımdan aldığı nefesle birlikte hızlı bir kalkış ardından ise yumuşak bir inişe geçmişti. 

Uzun, bakımlı ve kadınsı parmaklarını eski masanın üzerine dirseklerini yerleştirerek birleştirdi ve kafasını öne uzatıp gözlerime, tam gözlerimin içine baktı. “Sen makarna çok seversin Soo.”
Gözlerimi kısıp derin bir nefes aldım ve dudaklarımın uçlarını kıvırdım. “Canım bir şey istemiyor.”diye mırıldanıp yarısına kadar dolu olan su bardağını alıp dudaklarımın üstüne götürdüm. 

Dudaklarımın arasından ağzıma dolan suyla birlikte boğazımdaki yumru mideme gitti ve beni biraz olsun rahatlatıp yüreğimdeki yangını azaltmaya başladı. “Neden Soo’cum?” 

Kadife ve tapılası sesiyle mırıldanan ablamın biricik kocası, benim ise biricik azgın tacizcim aniden yanımdaki sandalyesinde biraz kıpırdanıp kafamı ona yavaşça döndürmemle kolunu yavaşça kaldırdı. Üzerimdeki kot pantolonun kenarından baskı yapan parmaklarla kafamı aşağı eğip beklediğim lanet atağın aniden gelmesiyle gözlerimi iri iri açıp baktım. Lacivert pantolonun üzerinde gezinmeye ve yumuşak dokunuşlarla kayan parmaklar bacağımı sıktırırken dudaklarımı ısırıp karnımda, kasıklarımın tam üzerinde biriken arzuyla baş etmeye çalıştım. 

“İyi misin Soo?”diye soran varlığın parmaklarının gezintisinden kafamı kaldırıp ona buruşmuş suratımla bakarken aniden ayağa kalkmaya yeltendim. “Ablan bu yemekleri yapabilmek için çok uğraştı Soo! En azından tadına bakmalısın…”diye mırıldanıp bana gizli bir göz kırparken kollarımı kaldırıp gerindim. Boğazımdaki yumruyla duygularımın esiri olmamak için omuz silkip ablama baktım. “Sanırım midem bulanıyor, ayrıca uykusuzum, siz yiyin afiyet olsun.”diye çıkışıp bacağımdaki elin üzerine tırnaklarımı geçirip ablamla göz iletişimimi bozmayarak gülümsedim. “Ahhh…”
Acı dolu bir inleme biricik yavşak tacizcimin dudaklarından döküldüğüne ablamın telaşlı kıpırdanışı ve kaygılı suratı içimin burkulmasına neden oldu. “Bebeğim ne oldu?”

Bacağımın üzerindeki elini aniden çekip vücudunu tam karşıya, ablama döndürürken tırnak izimin batan teninde oluşturduğu yarım ay şekillerine kaşlarımı çatarak baktım. “Aniden mideme küçük bir ağrı girdi?”

Ablam yerinden telaşla kalkıp “Dur ben sana hemen hap getireyim.”dediğinde ağzımı açıp söylemek istediklerimi beni taciz ettiğini, geceleri gizlice odama girdiğini ve geçen gün mutfakta sıkıştırdığını ablama haykırmak istediğimde kolumda hissettiğim sıkı elle birlikte boğazımdaki yumrunun ve midemdeki korkunun esiri oldum. 

“Sesini çıkartırsan seni çamaşır makinesinin üzerinde acımadan beceririm…”

Kısık ve tehlikeli bir şekilde tıslayan yanımdaki adama dönüp gözlerimdeki telaşın farkına varmaması için Tanrı’ya dualar ederken hemen karşımızdaki kapıyı aralayıp içeri koşuşturarak giren ablamın ardından elinin pantolon ağıma hareket etmesiyle nefesimi tuttum. “Sesini çıkarma bebeğim… Bana bakışlarını görmediğimi mi sanıyorsun?”

Sorusuyla aniden dolan gözlerimde geçmişin pişmanlığı vardı! Geçmişin acısı, şimdiki zamanın ise korkusu ve telaşı!

-ASDF:d

*Yasak Aşk*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin