8. Part
2. Kısım
Bana doğru uzatılmış olan kolun, güçlü ve uzun parmakları dudaklarımın üzerine yerleştiğinde onları istemsizce aralamış bulundum. Sancıyan ciğerlerimin oksijen ihtiyacından değil de, bunu karşımdaki karanlık ve şehvetli bakışların sahibi olan adamın sözünü dinlemek için yaptığım gerçeğini kabullenmeye çalıştım.
Karmakarışık olan lanet duygularım, yakıcı bakışların sayesinde dikkatimi belirli bir noktaya toplandı, şehvetin yeniden vücudumu küçük bir çember içine aldığını fark etmeme neden oldu.
"Hadi..." diye sabırsızca çıkıştığında dudaklarımdan içeriye davetsizce girmiş olan uzun ve güçlü parmakları emmeye başladım.
Gözlerim damağımda yayılıp, ağzımda patlayan tuzlu tenin tadını daha iyi hissetmek istercesine bilinçsizce kapandı, altımda titreyen çamaşır makinesinin sayesinde vücudum şehvetin sıcaklığıyla birleşerek ona ayak uyduruyordu.
Birazdan gerçekleşecek olaylar zihnimde belirirken, dilimi ağzımdaki parmakların etrafında döndürdüm. Onları tüm gücümle sömürmeye başladım.
Yanıyordum.
Keskinlikle kor ve acımasız ateşlerin içine atılmışçasına yanıyor ve kavruluyordum.
Dudaklarımın arasında hüküm sürüp, tükürüğümle birleşen, pütürlü dilimle dövülen parmaklar nezaketen bile olsa izin istemeden ve bir hoşçakal demeden beni terk etti. Bu terk ediliş bende garip bir boşluk oluşturdu.
Bir de büyük bir hayal kırıklığı...
Gözlerim şehvetin üzerine çöreklenen duygularla açıldı. Ardından ise aşağı taraflarda hissettiğim nemli parmakların dokunuşuyla boğazıma bir yumru yerleşti.
Suratındaki alaylı ve pişkin gülümsemesiyle, eteklerini toplayarak tam orta yere çöreklenen bu yumru boğazıma otururken kafasıyla yapmacık bir selamı bana lutfetti.
"K-K-Kyun-Kyungsoo..."
Uğuldayan kulaklarıma ulaşan adım onun dudaklarından dökülmüştü, dikkatim yeniden tamamiyle Kai'nin üzerine yoğunlaştı. Şuan boğazıma oturan yumru kadar alaylı bir surat ifadesi taşıyan ancak ondan daha karanlık bir şekilde bana gülümseyerek ihtiyaçla bakan adamın üzerine tüm dikkatim toplanmıştı.
Islak parmakların lanet gezintisi, deliğimin etrafında daha da hızlandı, orada tur atarken, bana ihtiyaçla bakan esmer adam dudaklarını ısırdı. Gözlerini kısıp çamaşır makinesinin ritmine uyarak titreyen vücudumun üzerine eğilmeden önce bacaklarımı yeniden omuzlarına yerleştirdi.
Şehvetin yüceltilmiş gücüyle titreyen aciz bedenim, bununla birlikte iki büklüm oldu, dudaklarım büyük bir iniltiyle, onun dudaklarıyla buluştu.
Ağzında fazla yoğun olmayan tadımı, dilini dişlerimin arasından içeriye gönderdikten sonra algıladım. En az ıslak ağzı ve dili kadar yakıcı bir sıcaklığa sahip tenini bana daha çok bastırırken, iki büklüm olan vücudumun sızladığını hissettim. Bir de deliğimin etrafında gezen parmaklarından bir tanesinin yavaşça içeriye girmesiyle kasıklarımın daha şiddetli zonkladığını...
Onun nemli ağzına maruz kalan erkekliğim acı dolu bir feryatla çığlıklar atarken içime giren baş parmağının etrafında kasıldım. Bu yeni ve garip olan hisse, dilimi diliyle kavga ettiren adamın ağzına inleyerek tepki verdim.
Altımdaki çamaşır makinesinin titreşimine akıl almaz derecede uyum sağlayarak içimde dönmeye başlayan baş parmağı sayesinde bir kere daha inledim.