6. Part

1K 54 4
                                    

"Polisi aradım, on dakika sonra burada olacaklarını söylediler. Lanet olsun kendinize bir oda bulamaz mıydınız?" diye bağıran adama tatmin olmanın verdiği yorgunlukla baktım. Kısık ve baygın olan gözlerim neredeyse kapanacağında, titreyen dizlerime yardım etmek için belimi kavrayan güçlü ellerin sahibine bakıp yorgunca iç çektim. "Seni lanet olası..." diye hırladım.

Aslında bu bir hırlama değildi, çünkü sesim bilinçsizce atmış olduğum çığlıklardan ve kendimi tutmak istememin ardından oldukça aciz ve bitkin çıkıyordu.

"Hemen eve gidelim, daha işimiz bitmedi."

Beni saran ve ayakta kalmamı sağlayan kollarından kurtulmak istiyordum. İki tarafımızda dikilen insanların bize attığı iğreti bakışlardan kurtulmak istiyordum. Yüreğime aniden çöreklenen pişmanlık duygusundan kurtulmak istiyordum. Etrafımı saran lanet şehvetten kurtulmak istiyordum. Geçmişin acısıyla, göğsümün içinde delice atan kalbimden kurtulmak istiyordum. Ayrıca bedenimdeki yorgunluktan kurtulmak istiyordum.

Lanet olsun!

Islak penisimi pantolonumun içine koyup fermuarı o şehvetle yanan kısılmış gözlerini gözlerimden ayırmayarak çekti. Derin bir nefes alıp dudaklarıma sulu ve özentisiz bir öpücük kondurup beni güçlü bedeninin önderliğinde yürütmeye başladı. "Yoldan birşeyler almalıyız bence." diye mırıldanıp aciz ve yorgun olan bedenimin etrafındaki tutuşunu biraz daha sıkılaştırdı.

***

Beni özenle yatağa yerleştirdi ve ıslak yanaklarıma bakıp suratını buruşturdu. "Karşımda ağlamanı sevmiyordum. Hala daha sevmiyorum Kyungsoo." diye mırıldanıp yutkundu. Yatağın ucuna oturup emekleyerek yanıma yaklaştı. Titreyen, aciz bedenimi soğuk duvara yaslayarak ona yer açmamı sağlayacak kadar hafifçe beni ittirdi. "Polislere yakalanmadık ha?" diye mırıldanıp konuyu değiştirmeye çalıştı. Ancak nafileydi....

"Bu yanlış..." diye mırıldandım. Pişmanlık ve şehvet duygularıyla atan yaralı kalbimin üzerine ellerimi bastırıp, derin derin nefesler almaya çalıştım. "Sen ablamla evlisin Kai. Yanlış yapıyorsun ve buna beni de sürüklüyorsun!"

Duvara kapanıp yaptıklarımın ve hissettiklerimin doğrultusunda delice ağlayacakken gövdesini bana doğru döndürdü. Suratına garip bir ifade hakimdi. Bu ifadenin altında yatan garip bir pişmanlık ve hüzün hüküm sürüyordu.

Yutkunup, boğazının orta yerindeki adem elmasını hareket ettirdi ve öpmeye doyamadığım o şekilli, kalın dudaklarını işini bilen diliyle yaladı. Titredim. Elimde olmadan titredim.

Neden ona sarılmak istiyordum?

Neden ona sarılmak ve kulağıma mırıldandığı tatlı sözcükleri duymak istiyordum?

Neden bedenindeki sıcaklığı arzuluyordum?

Neden onun sadece bana gülümsemesini istiyor, sadece benimle olmasını diliyordum?

Bu yanlıştı. O ablamla evliydi. Ablamla. Öz be öz ablamla...

"Yanlış olduğunu bende biliyorum." diye açık bir itirafta bulundu. Demek biliyordu. Birbirimize sahip olamayacağımızı biliyordu ve bunu kabullenmişti. Öyleyse neden beni zora sokuyordu? Neden yüreğimin pişmanlıkla atmasına neden oluyordu?

"Ama ablanla evlenmemin nedeni sendin, bebeğim..."

"Neden?" diye çıkışıp sözünü kestim. Gözlerinin içine bakmaya çalışırken, acı tohumlarıyla çevrelenmiş olan aciz ve bulanık bakışlara sahip gözlerimi kısa bir süre kapattım. "Bana, beni bir daha görmek istemediğini söylemiştin!" diye çıkıştığında ise gözlerimi açıp tüm öfkemle ona baktım.

*Yasak Aşk*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin