2. Part

3.3K 102 29
                                    

Pantolon ağıma atılan iri ve esmer ellere korkulu gözlerimi çevirdiğimde kafamı da eğmiş bulundum. “Yapma…”diye mırıldanıp, boğazıma oturan acı dolu yumruyla gözlerimi kapattım, avucuma tırnaklarımın tecavüz etmesine izin vererek, dişlerimi birbirine kenetledim.

Yüreğim yanıyordu!

Korkuyla, pişmanlıkla, ablama ihanet ederim kaygısıyla ve O’na olan arzumla yanıyordu!

“Bunu istediğini biliyorum…”diye mırıldandı. “Hep istedin Soo!”

Gülümsediğini, kapalı gözlerimin ardından çalışmayı durduran beynimin gönderdiği sinyallerle anladım. Yavaşça elimi kaldırıp, aniden erkekliğimi daha sıkı kavradığı elin üzerine koydum. “Kai, yapma!”diye çıkıştım.

Ama sesim boğuk ve kısıktı! Ayrıca içler acısıydı. “Soo… Seni istiyorum.”

Kulaklarıma çarpan sesini karşımızdaki mutfak kapısının gıcırtısı takip ettiğinde, titredim ve erkekliğindeki sıkı ellerimi gevşeterek dudaklarımı ısırarak, kendime ceza verdim. “Ben…”

Aniden kuruyan boğazımdan söylemek istediklerim çıkmıyordu. Lanet olsun ki konuşamıyordum.

“Ahh… Kai… Evde ilaç kalmamış bebeğim…”

Ablamın telaşlı sesiyle lanet el beni bıraktı ve o elin sahibi yanımdaki sandalyesinde kıpırdanarak karşıya döndü. “Önemli değil aşkım, şimdi iyiyim… BİRAZ DAHA İYİYİM…”

Kısa bir duraksamanın ardından kafasını bana çevirdi, kurduğu cümleyle yutkundum ve hızla ayağa kalktım. Dolan gözlerimi açıp, karşıya bulanık görüş açımla baktım. “Abla ben çok kötüyüm, yemek yiyemeyeceğim…”

Bulunduğum açıklamanın hemen ardından telaş ve korkuyla titreyen dizlerimin, ağırlaşan göğsümün eşliğinde gövdemi taşıyamayacağını fark ettim. Masanın ucuna tutundum ve derin bir nefes alıp, hızla ciğerlerimi boşalttım.

“Ben yatıyorum… Size iyi geceler.”

Arkamı hızla döner dönmez beni hazırlıksız yakalayan ani bir baş dönmesiyle, savsaklanan vücudum gürültüyle yere sürtünen sandalye sesini algılamış ve üzerimde garip bir korumacı tavırla hüküm sürecekmiş gibi kavrayan ellerin farkına varmıştı.

“İyi misin Soo?”

O… Onun yüzünden iyi değildim! Ve şuan lanet telaşlı sesi yüzünden iyi de olamazdım! Kahretsin! Olmamalıydım.

“Bırak beni.”diye tısladığımda gevşen kollarını geri çekmemişti. “Soo… İyi misin bebeğim?”

Ablamın her zamanki evhamı yüzünden olayın büyümesi kaçınılmazdı. Buna aldırmamalıydım ama lanet olsun ki kendimi iyi hissetmiyordum. Lanet olsun ki vücudumu korumacı bir tavırla tutan ellerin geri çekilmesini de istemiyordum!

MİLYON KERE LANET OLSUN!!!

Ablamın karşıma geçmesiyle elini kaldırıp, suratımı okşamasına izin verdim. “Bebeğim sana dün gece banyo yapma demiştim, beni dinlemeliydin!”

Uyarıcı ve telaşlı ses tonu midemi kaldırırken, sırtımdaki tek ve güçlü elin sahibine vücudumun ağırlığının bir kısmını verdim.

Kesik kesik nefesler eşliğinde göğsümü parçalamak isteyen kalbime dur diyemezken, ablam telaşla ellerini çırpmaya başladı. “Ağğh! Evde hiç ilaç da kalmamış… ne yapacağız?”

Elimle onu durdurmaya çalıştığım sırada, baygın ve kısık gözlerim karardı. Öne savsaklanan bedenimle bir elin kolumu sıkıca kavradığını, ardından da bir gram bile efor sarf etmeden beni kendine çekip, kucağına aldığını hissettim. Boğuk bir inleme aniden bulunulan hamle eşliğinde dudaklarımdan dökülürken, kollarında olduğum adam, ilk aşkım ve ilk katilim “Canım bir şeyi yok, büyütmeyelim.”diye mırıldanarak bir lafıyla fazla evhamlı olan güzel kadını, ablamı sakinleştirdi. Tişörtüm yüzünden açık kalan boynuma dolanan güçlü kolun ve dizlerimi kavrayan elin sahibi beni çekiştirip, göğsüne sabitlerken “Biraz dinlensin olmadı sabah doktora götürürüz.”diye devam etti sözlerine.

*Yasak Aşk*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin