İki gün beklediğimden de hızlı geçmişti. Bir daha kızımla ne zaman kalabilirdim bilmiyorum. Sırf ağladığını görmeyeyim diye evden fazlaca erken ayrılmıştım. Canımı en çok yakanlar arasında Min ah'ın ağlaması zirvedeydi.
Asayiş şubeye vardığımda hızlıca asansöre yönelmiştim. Her gün, işlenmiş yeni cinayetler ve çözümsüz vakalar karşımıza çıkıyordu. Bu sefer neyle karşılaşacaktık kim bilir. Asansör kapıları açıldığında, derin bir nefes alıp düşüncelerimi dağıttım ve kapının hemen sağındaki, üzerinde büyük harflerle 'Shadows' yazan ofise doğru adımlarımı hızlandırdım. Gelen biri var mıydı acaba? Sabah bu kadar erken saatlerde pek kimse olmazdı.
Ofise girdiğimde, gözlerim masaların üzerini taramıştı. Aradığım gibi bir dosya yoktu. Dosya göremeyince kendi masama yönelip oturmuş, bilgisayarımı açmak için düğmesine basmıştım. Bilgisayarın açılmasını beklerken, ofisin sessizliğinde etrafımı incelemeye koyuldum. Her zamanki düzensiz ama tanıdık manzaraydı; kalabalık masalar, üzerinde yığılmış belgeler... Bilgisayarın ekranı nihayet açılınca, hemen ekibin görev sayfasına göz atmıştım fakat bu da neydi? Hiçbir görev gözükmüyordu. Oysa ki müdür bize görevi altın tepside sunacağını söylemişti.
Tam o sırada kapı açıldığında bakışlarım kapıdan tarafa dönmüştü. Jungkook elinde bir dizi dosyayla içeri girmişti. Gözlerimiz bir an için buluştuğunda, markette karşılaştığımız anların izleri aklıma hücum etmişti. İçimde bir yer, o anın ağırlığını hâlâ taşıyordu, ama bunu bastırarak derin bir nefes aldım ve sesimi mümkün olduğunca sakinleştirmeye çalışarak selam verdim.
"Günaydın."
Jungkook, başını hafifçe eğerek karşılık vermişti. Dosyaları dikkatlice masanın üzerine bırakırken, merakla ona doğru yaklaşmıştım.
"O dosyalar ne?"
"Cinayet dosyası. Masanın üzerindeydiler, diğer ekip üyeleri için birkaç kopya daha çıkardım." diye cevaplamış, ardından siyah kapaklı dosyayı bana doğru uzatmıştı. "Buyurun."
Dosyayı almış, kapağını aralamıştım. İçinde, birkaç fotoğraf ve olay yeri raporları vardı. Jungkook, diğer kopyaları dikkatlice masa kenarlarında dizili olan sandalyelerin hizalarınca yerleştiriyordu. İyi düşünmüştü; aksi takdirde, her zamanki gibi bu iş bana kalacaktı.
Bir an herhangi bir vaka yok diye şaşırmıştım. Ayrıca Jungkook neden bu kadar erken gelmişti ki? Henüz herkesin toplanma saatine biraz daha vardı.
Elime aldığım dosyanın kapağını açtığımda ilk olarak tarihe gözüm takılmıştı. 11 Aralık 2019. Evde bulunan bir ceset vakasıyla karşı karşıyaydık.
İlgili Ekip: Shadows
Ölen Kişi: Lim Soo Rin, Lim Şirketi'nin CEO'su.
Ölüm Tarihi: 11 Aralık 2019
Sicil: Temiz
Ölüm Nedeni: Kan kaybı
Ölüm Saati: 01:25Rapor, Lim Soo Rin'in ölüm sebebini açıkça belirtmişti. Boyun atardamarındaki derin kesik, katilin acımasız bir şekilde hareket ettiğini gösteriyordu. Otopsi raporunda ise, boyundaki kesik izinin sağdan sola doğru çekildiği ve bu izden katilin solak olduğunun tespit edildiği yazıyordu. Bu detay, katil hakkında ilk ipucumuzdu. Ancak işin ilginç tarafı, Lim Soo Rin'in karın bölgesinde de üç ayrı bıçak darbesi bulunmuştu. Bu, cinayetin planlı ve birden fazla hedefle gerçekleştirildiğini düşündürüyordu. Katilin, sadece öldürmek değil, aynı zamanda acı çektirmek niyetinde olduğu açıktı.
Olay yerinde herhangi bir parmak izine rastlanmamıştı. Bu, katilin oldukça dikkatli ve profesyonel olduğunu gösteriyordu. Fakat dosyada asıl dikkat çeken şey, cesedin yanında bulunan bir zarftı. Zarfın katil tarafından bırakıldığı barizdi; içinde bir not kağıdı ve çelikten yapılmış bir haç sembolü vardı. Notta yazanlar ise oldukça ürperticiydi:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shadows ❦ JJK
Fanfiction- 𝐁𝐞𝐧, 𝐲𝐞𝐧𝐢𝐝𝐞𝐧 𝐲𝐚ş𝐚𝐝ığı𝐦ı 𝐡𝐢𝐬𝐬𝐞𝐭𝐦𝐞𝐤𝐭𝐞𝐧 𝐤𝐨𝐫𝐤𝐮𝐲𝐨𝐫𝐮𝐦.. 11.01.2020 08.12.2020