"Ben mi?" dedi ve şaşkınlıkla parmağını kendine çevirdi. Ne yapmıştım biraz önce ben? Cidden böyle mi söylenirdi?! Yer yarılsa da içine girsem bu durumda söylenirdi herhalde.
"Bak ben..." dedim ve derin bir nefes aldım. Nasıl başlayacağımı bilmiyordum. Ah, cidden hiç bu işe bulaşmamalıydım.
"Hiçbir şey beklemiyorum tamam mı?" dedim hızlıca ve dolan gözlerimi ondan kaçırdım. Bu çok acı vericiydi. Ona ondan vazgeçeceğimi söylemek. Kalbimde bir şeylerin kırıldığını hissettim.
"Nanami ben..."dedi ama sözünü kestim. Onun üzgün olduğunu duymaya ihtiyacım yoktu ya da herhangi başka bir teselliye. Çünkü hiçbiri kalbimi biraz daha kırmaktan başka bir işe yaramıyordu.
"Hayır,tamam. Bunlar insan kızların aptal aşk düşünceleri işte. Merak etme, aramızda bir şey olmayacağını fark edince genelde vazgeçeriz. "dedim ve gülümsemeye çalıştım. Ama ne kadar başarılı oldum bilemiyorum.
"Zaten hiçbir şey beklemiyorum demedin mi? Ümit olmayınca vazgeçmek için farklı bir kategoridesin sanki?"dedi ve tek kaşını yukarı kaldırarak soru sorar bir ifadeyle bana baktı. Bu dediği kalbimin "ezilmesine" neden olmuştu.
"Hayır, tam olarak o kategorideyim. Bekle ve gör. "dedim ve hışımla ayağa kalktım.
"Ben bir insanla çıkmam. "dedi ve beni olduğum yere mıhladı. Sinirle ona döndüm.
"Bende tilkilerle çıkmıyorum. "diye bağırdım ve koşarak kaldığım odaya girip kapıyı arkamdan kilitledim. Tomoe peşimden geliyordu. Ayak sesleri yaklaştı yaklaştı ve kapımın önünde son buldu. Hemen sonra da kapı tıklatıldı.
"Yanlış anladın. Lafımı bitirmeme izin vermiyorsun ki."dedi ve kapıyı açmaya çalıştı. Sesindeki gizli öfkeyi sezdim. Belki cidden yanlış anlamıştım ama her halükarda o beni sevmediği için değişen pek bir şey olmuyordu.
"Git."diye mırıldandım ve sesim ağladığımı ele verdiği için kendime küfrettim. Kapıda biraz daha dikildikten sonra sessizce pes ederek gitti ve bende yatağımda büzülerek uyuya kaldım.
Bir el saçlarımda geziniyordu. Sonra yanağımı okşadı. Tüm bunlar uykudayken Tomoe'yi düşündüren huzur veren şeylerdi. Ta ki kapının kilitli olduğunu hatırlayana kadar. Hışımla gözlerimi açtım ve karşımdakinin gerçekten de Tomoe olmadığını gördüm. Karanlık olduğundan yüzü belli olmuyordu ama tanıdığım biri olduğunu neredeyse emindim.
"Sen kimsin?"dedim ve sesim ikinci defa beni ele verdi.Korkuyordum. Biraz önce yanağımı okşayan el yanımdaki abajura uzandı ve ışığı açtı.
"Burada ne işin var?"dedim ve istemsizce kaşlarım çatıldı. Nasıl girmişti bu buraya derken gözlerim açık balkon kapısına takıldı. Tabi ya.
"Selam."dedi Kurama ve otuz iki dişlik bir sırıtış gönderdi. Yıllardır deli gibi takip ettiğim Kurama şuan yatağımda oturmuş bana gülümsüyordu. Kesin rüya görüyordum.
"Tomoe seni burada görürse seni öldürür."dedim ve gitmesi için işaret ettim. Ama o yatağa uzandı.
"Kapı kilitli."dedi ve tekrar sırıttı. Kendi düşen ağlamaz derler. Yani gözlerimi devirerek Kurama'ya baktım.
"Ne istiyorsun?"
Yattığı yerden gözlerini kısarak bir süre beni izledi ve sonra diklenip benimle aynı hizaya geldi.
"Bazı şeylere açıklık getirmek. "dedi ve tam o sırada Tomoe'nin kapıyı tıklatması duyuldu."Nanami! O karganın orada ne işi var?"diye bağırdı ve kapıya birkaç tekme attı. Kurama'ysa bir eli havada kıkırdıyordu. Kapının neden hala kırılmadığı buradan anlaşılıyordu. Kurama kırılmaması için büyü yapıyordu. Gözlerimi merakla kapıdan Kurama'ya çevirdim. Benimle ne konuşmak istiyordu ki bu kadar zahmete girmişti ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kamisama Hajimemashita
FanficBorçları yüzünden evinden atılan Nanami babasının da onu terk edip gitmesiyle tek başına kalır. Çaresizce parkta otururken gelen bir adam ona tanrının güçlerini verecektir. -Kamisama Hajimemashita