Kurama beni Tomoe’nin tüm uğraşlarına rağmen dışarı çıkartıp arabasına bindirmişti. Araba benim yaşadığım yerdeki normal arabalar gibi bir şey değildi. Onun yerine çok daha gelişmiş ve tekerleri olmayan bir arabaydı. Siyah renkliydi ve aynı bir kargayı anımsatması herkesin kendi gücüyle ilgili bir araba aldığını düşünmeme yol açtı. Daha önce kargadan ilham alınarak yapılacak bir arabanın güzel olabileceğini düşünmemiştim.
“Yüzünden ne düşündüğünü acayip belli ediyorsun.” dedi Kurama ve güldü. Sonra yalandan bir ciddiyet takınıp kafasını iki yana salladı.
“Teessüf ederim, gerçekten.”
Utançla kafamı ondan başka bir tarafa çevirdim ve yüzümü olabildiğince sakladım. O ise kocaman bir kahkaha atmıştı.
“Nereye gidiyoruz?” diye sordum ve kendimi zorlayarak bana ona baktım. Büyük ihtimalle kızarmış yüzümü görünce Kurama’nın gülmesini bekliyordum ancak sadece tuhaf bir tebessümle bana baktı.
“Utanınca ki yüz ifaden hala aynı.” dedi ve gözlerini hızla benden alıp yola odaklandı.
“Ben seni senin sandığından çok daha iyi hatırlıyorum. Seninle geçmiş olan bir hayatımız var.”
Anlamayan gözlerle ona baktım. Gerçekten, neyden bahsettiği hakkında hiçbir fikrim yoktu.
“Nasıl yani?” diye sordum biliyor olmam gereken bir şey mi emin olamayarak.
“İki hayat yaşadık Nanami. İlkinde sen ve ben çok iyi iki arkadaştık.”dedi ve Kurama’nın yüzünde acı dolu bir ifade belirdi. Özellikle arkadaş kelimesini söylerken.
“Bu senin dini inancın mı? Yani reenkarnasyon falan?” dedim ve boş gözlerle Kurama’ya bakmayı sürdürdüm. Acaba sarhoş falan mıydı? Gelmekle doğru yapıp yapmadığımdan emin olamıyordum.
Kurama dikkatini yoldan alıp bana bakınca sorduğum sorunun saçmalığını fark ettim. Bir tapınakta tanrıydım ama sorduğum soruya bakın. Üstelik ölümsüz birine. Gözlerimi yine Kurama’dan kaçırmak zorunda kalmıştım.
“Birileri eskiden yaşadığımız zamanı geri aldı ve seninle hiç tanışmamış olmamızı sağladı. Daha doğrusu senin farklı bir yerde farklı bir zamanda doğmanı sağlamışlar. En azından benim tahminim bu.”dedi. Kelimeleri yavaş yavaş ve söylerken problem çözüyormuş edasıyla söylemişti. Her şey bir yana hala pek bir şey anlamamıştım.
“Hafızamı seni gördükten iki sonra kazandım. Seni zaman geri alınıp da her şey değiştirilmeden önce tanıyordum.”
“Nanami! Daha nasıl açıklayayım.”
Kaşlarımı çatarak Kurama’ya baktım. Bir şeyler oturmaya başlamıştı ama yine de doğru olduklarını kabul etmek çok zordu.
“Peki şimdi ne yapıyoruz?”dedim hala kaşlarım çatık bir ifadeyle Kurama’ya bakıyorken.
“Eski yaşamımızda yaşıyor olan ama şu zamanda herkesin öldüğünü bildiği bir tanrı yardımcısı var. Tapınağının tanrısı öldüğü için tek başına yaşıyordu. Ama onu gördüğünü söyleyenler var. Eğer onu bulursak bir şeyler öğrenebiliriz. Onun hayatını kurtarmıştın.” dedi Kurama ve arabayı sola döndürdükten sonra hızlıca park etti.
“Geldik.”
Emin olamayarak camdan dışarıya baktığımda tapınak olup olmadığı belli olmayan bir harabeyle karşılaştım. Kurama arabadan inip de zorla beni de indirene kadar oradan uzakta kalmak için her türlü gayreti göstermiştim ama işe yaramamıştı. Kurama hemen önümdeydi ve önümüze düşen dalları kesiyordu. Nefesimi tutmuş korkmuş bir şekilde ilerlerken arkadan gelen sesle irkilerek döndüm. Gözlerimi kısarak ne olduğunu görmeye çalışırken bir anda önüme atlayan şeyle çığlık atarak yere düştüm. Zayıf tuhaf bir çocuk hayretle ve çıkaramadığım bir çok duyguyla bana bakıyordu.
“Nanami.”
Titreyen sesiyle adımı söylediğinde sonunda Kurama eğilip yanıma geldi ve elini omzumun üstüne koydu.
“Uzun zaman oldu, Mizuki.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kamisama Hajimemashita
FanfikceBorçları yüzünden evinden atılan Nanami babasının da onu terk edip gitmesiyle tek başına kalır. Çaresizce parkta otururken gelen bir adam ona tanrının güçlerini verecektir. -Kamisama Hajimemashita