Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın ♥
"Ne vardı?" dedim, itici bir sesle. "Gecenin bu vaktinde kapıma dayanacak?"
"Şöyle davranma, sinirimi bozuyorsun," dedi.
"Bana ne?" dedim, duygusuz bir tonla.
Kolumu tutup, beni kendine çekti. "Ne bu tavırlar?" dedi, sinirle. "O çocuk kimdi kızım, söylesene!"
Kolumu sertçe çekip kurtuldum ondan. "Ben sana soruyor muyum o kız kim diye?" dedim, sinirle.
Anlamazca kaşları çatıldı, "Hangi kız?"
"Birden fazla var birde," dedim, kaşlarımı kaldırarak. "Vay be! Serseri çocuktan şaşırtmayan hareketler,"
Aydınlanma yaşamış gibi kaşlarını kaldırdı. "Spor salonunda kapıyı hızla çarpıp giden sen miydin?" dedi, şaşkınca. "Sen ondan bana kızdın..."
Gözlerimi saniyelik olarak kaçırıp geri ona baktım. Piç piç sırıtıyordu ibne.
"Güzelim, o benim-"
Elimi kaldırdım durması için. "Bana açıklama yapmak zorunda değilsin," dedim düz bir sesle. "Aynı benim sana açıklama yapmak zorunda olmadığım gibi."
***
Sabah olduğunda Hilmi'yi ve Yelda'yı bize çağırıp, Alpaslan ile olan biten her şeyi anlattım.
İlk tepki Yelda'dan geldi. "Kızım sen ağır salaksın," dedi. "Yemin ederim sende gram akıl yok,"
Hilmi, "Geri zekalı, çocuğun açıklama yapmasına müsaade etseydin bari," dedi. "Allah'ım, ben acaba böyle aptal bir arkadaşla mı sınanıyorum?"
"Bana hakaret etmeyi kesin!" dedim, bir anda patlayarak. İkisi de şaşkınca bana bakarken, "Kafam çok karışık, neden anlamıyorsunuz? Hissettiğim şeylere bir türlü anlam veremiyorum, içim daralıyor, sebepsiz yere ağlayasım geliyor! Onu bir kızla yan yana oturmuş gülüşürken gördüğümde içimi tarifsiz bir acı kapladı! Bunları anlamıyorum ben, bana yardım edin ya! Görmüyor musunuz, haftalardır ne haldeyim ben? Onu sürekli düşünmekten hasta oldum, hasta!" dedikten sonra, sesli sesli ağlamaya başladım. "Korkuyorum, anladınız mı? Çok korkuyorum!"
Hilmi ve Yelda, adeta transa geçmiş gibiydi. İkisi de sanırım benden bu yükselişi ve ağlama krizini beklemiyordu. Haklılardı. Sürekli gülüp eğlenirdim, asla hayat enerjim düşmezdi ama Alpaslan yüzünden son zamanlarda gerçekten hiçbir şey yapasım gelmiyordu. Ondan uzak durmaya çalışıyordum, olmuyordu. Yakın olsam ayrı bir sıkıntı çekiyordum. Yakınımda olduğunda kalbim hızlanıyor, ellerim terliyor, heyecanlanıyor, sürekli temas etme isteğim oluyordu. Bunlar beni yoran hislerdi. O fiziksel olarak yanımda olmasa bile zihnimden çıkmıyordu, onu sürekli görme isteğimi asla bastıramıyordum.
Ama korkum, hepsinin önüne geçiyordu. Korktuğum için ondan köşe bucak kaçıyor, eskisi gibi mesaj atmamaya çalışıyordum.
Yelda, "Kuzen," dedi ve kaşlarını çatarak duraksadı. "Ya da bir şey demeyeceğim. Hilmi, sende sakın bir şey söyleme, kendisi anlasın. Birisinin söylemesiyle olmaz bu, kendisi yaşayıp görmeli,"
"Ben sadece şunu söyleyeceğim," dedi Hilmi, buruk bir tebessümle. "Benim kızım artık büyüyor," dedi ve ellerime uzanıp, ellerimi tuttu. "Korkulacak hiçbir şey yok... Sal gitsin, o zaten olacağına varır."
-Bölüm Sonu-
Awww Hilmi aşkem, yine çok tatlı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serseri Çocuk || Texting
Short StoryCanım sıkıldı, ben de okulun en seri çocuğuna mesaj attım. Sonra olanlar biraz garip tabii.