"Haru?"ismimin seslenilmesi ile önüme dönüp kahveleri ve kurabiyeleri aldım.Masaya döndüğümde bir an boş masa ile karşılaşınca etrafıma hızlıca bir bakış attım ama kimse yoktu.
Hadi ama beni böyle bırakıp gitmiş olamazdı dimi ? Kaçmış mıydı ?
Masaya oturup etrafıma tekrardan göz gezdirince onu tuvaletten çıkarken gördüğümde nerdeyse sesli bir oh çekecektim.
Karşıma oturduğunda vanilya kokusunun aksine sanki daha tatlı bir koku almıştım.çilek ya da çiçek gibi bir şey daha şey ,kız gibi ?Tedirgince gülümseyip "Beni bırakıp gittin sandım neden gideceğini haber vermedin eşyalarına senin için bakardım en azından." dediğimde gözlerini sevimli bir gülümseme ile kısarken,
"Seni bırakıp gitmem,merak etme acil bir işdi sadece" diyip utangaç bir şekilde konuştuğunda şaşırdım.Daha konuşkan ve daha şeydi sanki , ah herneyse amacımızdsn sapmayalım haru sorularını sor duymayı tahmin ettiğin cevaplarını duy ve git.akşam yemeğine gecikmemem lazım ,onu kızdırmamam lazım."Buranın Elmalı kurabiyelerin tadı çok güzeldir.Baksana tadına. Ah ismini Önce sormalıydım ismin ne ? Ben haru "
Beklentiyle tam gözlerinin içine bakıyordum sanki irislerinde yazılıydı ismi ama bir farklılık vardı bakışlarında sanki gözleri farklı gibiydi.
"Teşekkür ederim ismim Yos-Aki tanıştığımıza memnun oldum.Ve tatlı çok severim teşekkürler afiyetle yiyeceğim.""Memnun oldum Akio."
"Hayır,hayır yakışıklı olan manasında değil son bahar çocuğu manasında olan aki."
"Ah öyle mi ? Pardon Akio daha çok uyuyor sana ama aki de olur." Diyerek gereksiz bir yorumda bulunduğumda gülümsemesi genişlemiş ve kafasını yavaşça eğmişti teşekkür etmek için.
Alalen yakışıklısın dediğimi farketmeyecek kadar aptal oluşumu ise sadece görünen şeyi söylediğimi düşünerek kapatmak istiyorum.
Sanırım biraz ortama alıştı ya da konuştukça açılan tiplerden olsa gerek saha sıcak kanlı gelmişti.Bundan cesaret alarak anlatmaya başladım.
"Resim çantanı açmamak için çok direndim ve inan baya bekledim de ama resimlere bakmayı çok severim ah zaman buldukça da müze ve sergilere giderim o yüzden tutamadım kendimi ve tek kelimeyle muazzamdı."
Hızlı hızlı sıraladığım cümleleri elindeki kurabiye ve iri iri açtığı gözleriyle dinliyordu.Devam ettim."Bir eğitim aldın mı ,yoksa doğuştan mı ?Kesinlikle doğuştan olmalı çok doğal ve rastgele çizilmiş gibiydi.Ama inan hiç zarar vermedim sadece açık kalan bir defter vardı resme bir şey olmasın diye kapadım kapağını."
"Ah hepsine bakmışsın demek güzel çizilmiş dimi ?"
3.bir şahıstan bahseder gibi konuşması beni şaşırtırken "kim?"diye sordum."Resimler senin değil mi ?"onun sanmıştım.
"O-tabiki benim sadece bir an anlatışın o kadar güzeldi ki sanki kendi çizimlerimden değil de çok iyi çizen bir sanatçının resimlerinden bahsediyordun.
"Tabiki bir sanat inan çizimlerin çok karakteristik.Ve ah şey ..." pekala şimdi ben Cümleye nasıl girecektim, ne diyecektim ? Direk soramazdım hayır sen değilsin derse tamam ben gidiyorum O zaman mı dicektim bu kadar bekleyişimi bir kelimeye mi dayandırmıştım.Ya ne olmasını bekliyordum evet derse ne diyecektim ? Ah nasıl bir drama içindeydim.
Kendi iç hesaplaşmam uzun sürmüş olacak ki gözüme doğru sallanan ince uzun parmaklarla bayım elleriniz çok güzel bir dakika ,nasıl böyle ince uzun ve kemikli olabilir tam da sanatla uğraşan ellerin narinliği vardı sanki diye bir daha iç dünyama girdiğimde
Bu sefer de ellerine dalmış olacağım ki hızlıca ellerini kendine çekip,bir ters bir düz çevirerek ellerine bakıp "bir şey mi var elimde ?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİLLAGE *Jikook*
Short Story"Bir koku seni ne kadar etkileyebilir ?" "Peki bir kokunun peşinden gitmek hayatını ne kadar değiştirebilir?" "Soruyorum o zaman bir koku ne kadar sarsar kalbini?" ------^^----- Sillage,Fransızca bir kelime ve anlamı "kokunun izi".Sevdiğin ya da...