ep.4

453 50 56
                                    

(Günümüz)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Günümüz)

"Sana gerçekten onu öldürmeyi düşünmüyorsun değil mi?" Arkadaşım Jisoo korku dolu gözlerle bana bakıyordu.

Bilmiyordu ki yaşadıklarımı.

"Düşünüyorum tabiki Jisoo. Düşünmesem böyle bir şeyin içine girer miydim sence? Çocuk oyuncağı mı bu iş?"

Beni pür dikkat dinliyordu. Söylediklerimle gözlerini devirdi.

"Sana bak saçmalıyorsun. Jungkook öleli 6 sene oldu. Bunca sene hiçbir şey yapmadın. Niye şimdi onu anlayamıyorum."

Hiçbir şey bilmiyordu. Olanlardan sonra her şeyi, herkesi bırakıp kaçmıştım, onların olmadığı bir yere.

"HİÇBİR ŞEY BİLMİYORSUN JİSOO! Tek bildiğin şey beni bu oyundan vazgeçirmek ama onu da beceremeyeceksin. Çünkü o benim hayatımı aldı anladın mı? Ve ben onu öldürmeden Jungkook'a olan borcumu asla ödeyemeyeceğim."

Gözlerimden yaşlar sicim sicim akıyordu. Jisoo haklı olduğumu bildiği için hiçbir şey söyleyemedi.

Söyleyemezdi de zaten.

Onun yediği bokları da biliyordum. Herkes beni aptal yerine koymuştu fakat her şeyin farkındaydım.

"Sana ben çok özür dileri-" Bana sarılmak için yaklaşırken aniden geri çekilip sözünü kestim.

"Biliyor musun Jisoo sen gerçekten çok aptalsın. Anlamayacağımı mı sanıyordun?"

Şaşkınlıkla baktı bana. Anlamamış olmalıydı.

"Senin Tae'ye aşık olduğunu biliyorum. Hatta gidip tüm bu oyunu ona anlatacağını da biliyorum ama umrumda değil. NEDEN? Çünkü kim senin gibi bir sürtüğe inanır ki?"

Yanına yaklaşıp parmaklarımla çenesini sertçe kavradım.

"Bu yüzden artık bana karışma ve hayatımdan defol!" Bana anlamaz gözlerle bakıyordu. Gözünden akan yaşı sildi.

"Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?"

"Senin için neler neler düşünüyorum ama söyleyerek ağzımı kirletemem."

Ağzı açık, gözleri dolu dolu kalktı oturduğu yerden.

"P-peki. Öyle olsun Sana.. ama unutma ben senin arkadaşınım onun değil. Beni bu zamana kadar şu kadarcık tanıdıysan dostlarımı asla satmayacağımı bilmen gerekirdi.."

Yaşlı gözlerini silip kapıya ilerlerken de konuştu.

"Bana bunu kondurabildiğine inanamıyorum gerçekten. Beni hiç tanıyamamışsın. Bundan sonra görüşmesek daha iyi."

Montunu ve kaşkolunu alıp üzerine sararken dolu gözleriyle son kez baktı bana.

"K-kendine iyi bak Yeppuda Sana. Merak etme hiç kimseye bir şey demeyeceğim.."

Ve kapıyı çarparak çıktı.

Bense sadece gidişini izledim. Çünkü malım.

Gün geçtikçe yok olmaya daha da yaklaşıyorum.

Arkadaşlarım gidiyor benden teker teker. Yaşama hevesimi kaybediyorum. Zaten var mıydı orası meçhul..

Bu zamana kadar sadece hayatta kalmaya çalıştım fakat olmadı. İçimdeki intikam hırsı o kadar büyük ki onu öldürmeden eskiye dönebileceğimi sanmıyorum.

Çünkü yapamıyorum artık.

Yıllar önce kalbimde açılan o yara tüm vücudumu kapladı sanki. Asla kapanmıyor.

Ne yaparsam yapayım daha da büyütüyorum onu.

Birini kapatayım derken diğerine zarar veriyorum. O büyüyor ve diğerine zarar veriyor.

Sonu olmayan bir kısır döngüde gibiyim.

Etrafımda kimse kalmadı.

Yine yalnızım.. En baştaki gibi.

Üstelik bu sefer oyunu kaybetmiş bir yalnız.

nameless || taesakookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin