Son notumu ayrıca yazıcam.
Final için hepinize
Iyi Okumalar."Şu telefonunu açsan diyorum İrem."
Luke kıçını devirip yatmaya devam ettiğinde homurdanıp hızla telefonu elime aldım.
"Alo ?!"
"Merhabalar ben .. Hastanesinden arıyorum.Çağın Yıldırım.."
Kalbimin atışını yavaşlatmaya çabalarken telefonu bırakıp ayağa fırladım.
Dolaba koşup üstüme eşortman ve beyaz tişört geçirdikten sonra hızla çantamı alıp odadan çıktım.
Ayakkabımı giymeye çalışırken Luke'un ayak sesleri ile ona baktım.
"Ne oldu ?!"
"Gitmem lazım Çağın.."
Ağzımdan istemsizce bir hıçkırık kaçtığında ağlamamak için gözlerimi yumdum ve dışarı çıktım.
Luke beklediğim gibi montunu giyip kapıyı kitledi ve hızla arabaya bindik.
Ona bir şey olmuş olamazdı.İmkanı yoktu.
Hastaneye geldiğimizde karşımda gördüğüm gözleri mosmor olmuş yanlız oturan Begüme karşı acımasızca yanında geçtim ve içeri girdim.
Odayı öğrenip gittiğimizde bir sedyenin üstü kapalı bir şekilde götürüldüğünü gördüm.
O olamazdı.Olmazdı.
Hızla sedyeye doğru kendimi atıp üstünü açtığımda sarı saçlarını ve o çok tanıdık yüzü karşısında dondum.
Yüzü yaralar ve kesikler içerisindeydi.
Ağzımdan kaçan feryat ile iki kişi Kollarımdan tutup beni uzaklaştırmaya başlamıştı.
Feryat ediyor koridorda çığlık çığlığa bağırıyordum.
Içimde ki her şey ezilmişti.
Sonunda sakinleştiğimde ve Çağın görüş alanımdan çıktığında gözlerimi silip etrafa bakındım.
Luke Çağını son gördüğüm yerde donmuştu.
Ayağa kalkıp gözlerime yerleşmek için plan yapan yaşlara karşın güçlü durup Luke'un yanına gittim.
Gözleri dolmuştu.
Ve o an sadece ona sarılabilirdim.
***
''Seni affettim bana inan seni affettim.Bundan sonra yanımda olamayacağın için değil aynı zamanda en yakın arkadaşım olduğun için de seni affettim.Biliyorum geri dönmiceksin hatta birdaha asla seni göremeyeceğim.Bana söz ver her zaman burda olmasanda yanımda olucaksın.Söz ver !!''
Diye bağırdım.Boğazımda oluşan yumruyla canım ne kadar yansa da yine de hıçkırarak ağlamaya devam ettim.
Hayatımda hatalar yapmıştım hayatıma yanlış kişiler girip çıkmıştı.Yanlış yada doğru hayatımda büyük yer kaplayan bazen mutlu bazense mutsuz olmamı sağlayan birini yada herhangi birini kaybetmek farklıydı.
Daha önce ya da hala süregelmiş de olsa değer verdiğim birinin mezarının yanında durup ona konuşma yapmak belki de insanın hiç bir zaman canını bu kadar yakamazdı.
Birinin ölümü kimsenin canını bu kadar yakamazdı.
Hızla ayağa kalkıp mezarıdan birkaç adım uzaklaştım.
Begüm kenarda oturmuş mezara bakıyordu ama bir saniye bile ağlamamıştı.
Bana doğru geldiğinde durması için işaret yaptım.
"Seni affettiğimi söylemedim.Benden uzak dur ve sakın bir daha bana yaklaşma."
Begüm Gözlerimin içine dikkatle baktıktan sonra hızla gözden kayboldu.
"Hadi gidelim bücür."
Destek verircesine omuzlarımı tutan iki ele döndüm ve son kez mezara bakıp yavaşça Ordan uzaklaştım.
***
"Çağınn gel buraya !"
"Gelmem ki gelmem ki !"
Diye bağırmasınlar karşı oflayıp arkasından koşmaya devam ettim.
Bu çocuk gittikçe Luke a benzemeye başlamıştı.
Neden annesinin muhteşem özelliklerini almadıysa.
Luke sonunda onu kucağına aldığında mezarlığın girişindeydik.
Elimdeki Çiçekleri daha sıkı tutup Çağının olduğu mezara götürdüm ve koydum.
Koca bir beş yıl olmuştu.
Onsuz bir beş yıl.
Luke ile geçen bir on yıl.
Çocuğumuz ile geçen bir dört yıl.
Herşey apartmanımdaki taş ve öküz çocukla başlamıştı.
Hepimiz hayatlarımızı yoluna koymuş hatta birilerini bile kaybetmiştik.
Birbirimiz ile büyümüştük ve hiç kopmamıştık.
Her şeyi başlatan bir Apartmandı ve her şey tam burda bu mezarlıkta sona eriyordu.
Herkes kendi elleriyle bir hikaye yazmıştı.
Ve bizim sonumuzda kaybettiklerimiz yüzünden acı dolu ama mutlu sona ermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
APARTMAN
Humor#Tüm Telif Hakları Saklıdır "Seni biriyle tanıştırıcam İrem bu kuzenim Luke Ingiltereden daha yeni döndüler sizin ortaklarınızdan ve sizin apartmana taşındılar." Cidden olamazdı yani imkansızdı nasıl olabilirdi ki bu.Bizim öküz Luke en yakın arkadaş...