Şimdi baştan söylüyorum evet kısa bir bölüm ama size söz veriyorum cuma gününe kadar tam tamına 4000 kelime hatta daha fazlasını yazıcam.
Bölümü sizi bekletmek istemediğim için erken yükledim.
Hikayemiz asıl şimdi başladı diyebiliriz.Uzun yorumlar ve vote bekliyorum..
Multimediadaki şarkıyla dinleyin canlarım ^,^
İyi Okumalar..
"Kalk artık ne bu uyku."
"Beş dakika daha anne."
"Gerizekalı annemler uçaktan çoktan indi sayende Lukela bende burda kaldık."
Gözlerimi açtığımda Selinin arada bana baktığını gördüm.
"Ya beklemeyin banane."
"Irem ben geçemiyorum bilmem fark ettin mi?"
"Uç kaç bir yerden sürün ne biliyim ben uyucam rahat Bırakın beni."
"İREMMM!!"
Selinin bağırmasıyla yerimden fırladım.Kulaklarımı oluşturmaya başladım.
"Desibel diyorum fazla mı yüksek oldu Selin."
Gülünce sinirle çantamı aldım.Tabi birde koltuğa takılıp beni sinir etmese olmaz.Luke hızla çektiğinde çanta tokası ile birlikte yere yığıldı.
"Ben senin ananın Luke."
Piç smile yapmasıyla omzuna tüm gücümle geçirdim.
"Çok acıdı ya."
"Luke seni pıçahlamadan uza buralardan."
Çantamı toplamaya başladığımda bir hostes taş ötesi kadın yanımıza geldi.Yuh açsaydın heryerini.İnsan sergisine geldik sanır bunu görende.
"Hanım efendi biraz hızlı olabilir misiniz acaba uçağın boş olması gerekli temizlik yapıcaz."
Tam ağzına sıçmak üzereyken Luke konuşmaya başladı.
"Özür dilerim kuzenim biraz sakarda eşyalarını düşürdü toplar toplamaz gideriz Sibel."
Çüş artık düşseydin kızın içine.Tam müsait zaten kıçı başı dışarıda.Allahım ya sabır ver bana.
"Pekala ama lütfen beni zor durumda bırakma.Ah bide bu numaram."
Eline numarayı yazıp göz kırptığında uzaklaşmaya başladı. Yok artık ya ıslak odunla üzerine balıklama atlayasım sonra da kurbağa yüzüp beynini patlatasım var.
Çantamı toparlayıp uçaktan hızla çıktığımda Selin koşarak yanıma gelip koluma girdi.
Valizlerimiz alınıp çoktan arabaya yüklendiği için hemen arabaya bindik.Hay allahım uykum kaçtı işte ya.
Kocaman bir binanın önüne geldiğimizde gözlerim Hamburger büyüklüğünde açıldı.Neden Hamburger demeyin 13 saat 43 dakika süren (internetten baktım) bir yolculuk beni feci derecede acıkdırmıştı.
Indiğimizde gözlerimi ihtişamlı binadan alamıyordum.Allahım sen beni neyle sınıyorsun yarabbim.
Los Angeles filan demem bu ne bina ya bizim İstanbul kadar vardır herhalde.
Binaya girdiğimizde gözlerim daha da açılmıştı.Luke'a baktığımda çok taş bir çocukla konuştuğunu gördüm.Allahım Los Angeles dedik cennete geldik ne bu heryerden fışkıran bebeler.
Luke yanıma geldiğinde odanın anahtarı elindeydi.
"Hadi odaya çıkalım Selin nerde ?"
"O çocuk kimdi?"
"Oda arkadaşımız tanıştırırım."
Göz kırpıp Selinin yanına gittiğinde bende yanlarına gittim.
"Hadi çıkıyoruz odaya."
Asansöre bindiğimizde çocuk bana bakıp göz kırptı.Eriyorum şu an evet arkadaşlar çünkü şekerler sıcakta erir.Evet arkadaşlar şu an ego problemim tavanlarda.
28.kata geldiğimizde heryerin cam olduğu çok ama çok lüks mor ve beyaz renklerin hakim olduğu bir salona gelmiştik.
Evi gezmeye başladığımızda ki ilk ben gezmiştim en büyük odaya eşyalarımı bırakıp burası benim diye bağırmayı da ihmal etmedim.
Birinci kat kocaman salon ve açık mutfaktan oluşuyordu.İkinci katta beş oda vardı.Dediğim gibi en büyük oda benimdi.İçinde kocaman iki kişilik bir yatak karşısında bir şömine yatağın yanında gri oturma takımı, tatlı küçük bir pencere ve şöminenin üstünde de LCD Televizyon vardı.
Odamın en güzel tarafı ise ev gibiydi. Yani küçük bir koridorum ve koridorun sonunda banyom vardı.
(Multimediada odayı görebilirsiniz)
Odama gelen valizleri hızlıca yerleştirdiğimde yatağa uzanıp etrafa göz attım.
Tek kelimeyle Muhteşemmm..
Banyoya diş fırçamı,macunu,asetonu ve pamukları koyup ojelerimi çekmeceye yerleştirdim.Çekmeceye çok çok çok özel my best diarie mi de koydum mu tam olmuştu.
Hızla odadan çıkıp karşı odaya girdiğimde taş çocuğun tişörtsüz bir şekilde telefonla konuştuğunu gördüm ve evet beni görmüştü.
"Okay maybe talk later."(tamam belki sonra konuşuruz.)
"Yes..Yes but I'm busy now."(Evet evet ama şu an Meşgulum.)
"Sorry.."(üzgünüm)
"Thanks."(teşekkürler)
"Good days."(Iyi günler)
Telefonu kapatıp bana döndüğünde içimden Sıçtım dedim.Karşı odamda bir taş vardı ve ben yarıçıplak onun odasına dalmıştım.Ass.
"Beni bu kadar istemene şaşırmadım taş gibi çocuğum neticesinde."
"Bişey dicem hani sen burda yaşıyorsun bilirsin hem."
"De."
"Buradaki herkes senin gibi ego problemi filan mı yaşıyor."
"Bilmem yaşıyor herhalde."
Sinirle arkamı dönüp kapıya doğru yürümeye başladım.
"Hey odama neden girdiğini öğrenebilir miyim?"
"Karşı odamda kim var öğrenmek istedim."
"Yani en iyi odayı sen kaptın."
"Aynen öyle."
Kahkaha attığında hızla kapıdan çıktım.Son duyduğum şey arkamdan ismini bağırmış oluşuydu.
Cidden mi..?Bildiğimiz Aidan mı şimdi ismi.Allahım çok cool ya..
![](https://img.wattpad.com/cover/22006252-288-k724721.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
APARTMAN
Humor#Tüm Telif Hakları Saklıdır "Seni biriyle tanıştırıcam İrem bu kuzenim Luke Ingiltereden daha yeni döndüler sizin ortaklarınızdan ve sizin apartmana taşındılar." Cidden olamazdı yani imkansızdı nasıl olabilirdi ki bu.Bizim öküz Luke en yakın arkadaş...