00.7

100 12 3
                                    


Görkem'den devam ediyor...

Elime telefonunu alınca gördüğüm şeyle bende onun gibi gözlerimi pörtletip ekrana baktım. Hasiktir bu gerçek miydi?

"Ekin de böyle bi orus-" hıçkırık sesi konuşmasını yarıda kesince ona döndüm. Telefonun ekranını kapatmadan önce o saçma fotoğrafı sildim. Yüzünü eliyle kapatmış ağlıyordu. Ellerini yüzünden çektim.

"Sanki seni daha önce hiç ağlarken görmedim. Niye şu kurban olduğum yüzünü kapatıyorsun?" Sorumun havada kalmasını zerre umursamadım ve kafasını tutuğum gibi göğsüme yasladım. Küçük ellerini ensemde birleştirip ağlama seansını devam ettirdi.

"Bebişim biraz daha ağlarsan annen seni dövdüğümü falan düşünecek. Kes artık şu lanet şeyi. İçim parçalanıyor seni böyle görünce." Kafasını avuçlarımın arasına aldım ve bana bakmasını sağladım. Yüzüme küçük bir gülümseme yerleştirdim. Gülümsemem ona da bulaşınca daha çok sırıttım.

"Ha şöyle güzelim. Şimdi söyle bakalım o saçma fotoyu kim sana attı?"

Omuz silkti ve dudaklarını büktü ağlamaktan kısılmış sesiyle cevap verdi. "Bilmiyorum ki bi instagram hesabıydı. Fotoyu attıktan bir kaç dakika sonra mesaj atmaya çalıştım ama atamadım. Engellemiş olduğunu düşünüp fake hesabımdan ulaşmaya çalıştım ama hesabı kapatmıştı."

Bir süre boyunca sesizlik oldu.

"Sadece ben ve o kız biliyor o iti sevdiğini değil mi?" Cevabı biliyordum ama yine de sormak istemiştim. Kafasını iki yana salladı. "Saçmalama Görkem tabiki de sadece siz biliyorsunuz." Kafamı onaylarcasına salladım haklıydı. Elini tutup ayağa kaldırdım.

"Hadi kalk güzelim. Sana biraz yemek yedirelim. Çok güzel bi çiğ köfteci keşfettim. Bu muazzam tadı sende denemelisin. İtiraz istemiyorum."

Ellerini ellerimden çekti ve kaldırdığım yere geri oturdu. "Görkem beni nerden vurman gerektiğini çok iyi biliyorsun ama kendimi çok kötü hissediyorum. O lanet görüntü gözümün önünden gitmiyor." Yutkunu ve devam etti. "Benim daha dokunamadığım dudakları o muşmula suratlı yercesine öpmüş. Bende bunu hiç kafaya takmayıp senle çiğ köfte yemeye mi gelicem?"

Tek kaşını kaldırmıştı. Ciddi duruyordu ama bana daha çok komik gelmişti. Kafamla onayladım.

"Aynen öyle güzelim. Hem o fotoğraf eski. Ekin'in saçlarını görmedin mi? Çok kısaydı. Ekin geçen senenin başlarında öyle dolaşıyordu. Yani bu da demektir ki geçen seneden kalmış saçma bir fotoğraf için üzülmene gerek yok." Konuyu değiştirmek istercesine kafamı iki yana salladım. 

"Biraz daha direnirsen bu pembe pijamayla gelmek zorunda kalıcaksın." Üstüne şöyle bi baktım. "Aslında böylede güzelsin. Bence vakit kaybetmeden çıkalım." Elini tutup odadan çıkarmaya çalıştım beni durdurmasıyla arkamı döndüm.

"Tamam tamam 2 dk bekle değiştireyim şunları geliyorum. Ama çiğ köfteler iddia ettiğin kadar güzel değilse geri dönerim." Piç smile atıp önüme döndüm. Bu 'yaw he he' demenin kısa yoluydu.

Annesinin yanına geçip oturdum.

"Eeee Hatice abla durumun nasıl ?"

Elindeki o her evde olan kutsal sarı bezi katlayıp tezgahın üstüne indirdi. Yavaşça bana döndüğü zaman çok boktan sorular soracağını anlamıştım.

"Boşver evladım benim durumumu. Ne konuşunuz içerde? Çok ağladı meleğim. Hıçkırık sesi ta buraya kadar geliyordu." Hı çok güzel Allahtan çalıştığım yerden gelmişti soru. Yüzüme ağlamaklı bir ifade yerleştirdim.

"Şimdi dedikodu yapmak gibi olmasın Hatice abla ama meleğinin bi kız arkadaşı var. Şöyle uzun boylu kara kaşlı bir kız adını bilmiyorum abla. Bilirsin ben onun dışında kızlarla pek konuşmam."

Çarpılıp çarpılmadığımı anlamak için kısa bir ara verdim konuşmaya. Çarpılmadığımı anlayınca devam ettim.

"Ha işte onun kuzeni ölmüş. Bu da onunla çok konuşmuştu araları da iyiydi. Geçen gün kalp krizinden hık diye gitmiş. Sende yanında bu konuyu çok fazla açma abla daha kötü olmasın."

Birilerini öldürüp olayı kapatmam saçma olmuştu. Ama aklıma gelen ilk yalan buydu. İkna olup olamadığını anlamak için kısa bir süre sessizce bekledim. Kısa bir süre sonra onaylarcasına sesler çıkardı ve sarı beziyle tezgahın üstünü silmeye devam etti.

İçimden kötü kadın gülüşleri atıyordum. Yalanım sandığım kadar saçma değilmiş demekki ya da Hatice abla konuyu daha fazla uzatmak istememişti. İlk seçeneğin olması için dua ederken bebişimin bana hazır olduğunu söyleyen sesini duyunca yerimden kalktım ve Hatice ablayı öpüp dışarı çıktım.

Sigaramı yakıp duvara yaslanmıştım. Dumanı ciğerlerime kadar doldurdum ve dışarı bıraktım. Bir kaç defa daha tekrarladım bunu. Arada yuvarlaklar da çıkarıp olayı eğlenceye çevirdim. Yaptığım hareketin saçmalığı gözlerimi yaşartırken sigaranın bittiğini fark ettim. Ucunu duvara bastırıp söndürdüm ve çöpe attım. Arkamı dönmemle meleğimi gördüm.

"Şükür bitti sonunda. Yaklaşık 15 dakikadır kapının arkasında şu zıkkımı bitirmeni bekliyorum." Bu kızı ciddi anlamda seviyordum. Bi çok şeyimi detayına kadar biliyordu. Üstündekilere göz gezdirdim. Diz kapağının üstünde vücuduna oturmuş siyah bir elbise giymişti ama altındaki topuklu ayakkabılara çok şaşırmıştım. Topuklularla yürüyemediği için genelde giymezdi. Elimi saçlarının arasına koyup saçlarını karıştırdım.

"Sen normalde kendine bu kadar özenmezsin. Ekin beyin yanına gidiyoruz da benim mi haberim yok?" Tek kaşım istemsizce yukarı kalkmıştı. Gülümseyip saçlarını düzeltti. 

"Yok yiğido biraz özeneyim dedim."  Kaşımın hâlâ havada olduğunu görünce oflaya puflaya açıklama yapmaya devam etti.

"Yanında erkek gibi dolaşıyorum. Annem geçen gün alış veriş yapmış bana. Aldıklarını kullanmasaydım eve dönünce katliam çıkardı."

Bu söylediklerinin ardından ikimizde gülme krizine girdik. Çiğ köfteciye geldiğimizde içerdekileri görünce anlık bir duraksama yaşadım. Ekin ve bir kaç arkadaşı içerde oturmuş yemek yiyorlardı.

*
Yazana kadar kolum koptu diğer bölüm anonimin ağzından olacak. Görkem bu kadar yeter bence arada yine Görkem'in ağzından bölüm atarım.

Buraya kadar okuduysan bilki değerlisin. Şu yıldızı parlatıp yorum atanlar sizler daha değerlisiniz öpüldünüz  <3

Anonimm (Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin