5- develop a new self identity

153 30 21
                                    

Yeni bir kişilik geliştir.

Bu maddeyi düşünmek bile beni korkudan titretmeye yetti.

Yeni bir kişilik geliştirmek, yeni biri olmak...
Senin tanımadığın biri haline gelmek.

Bunu yapamam.

Bir gün yeniden karşılaşacağız H.

Tenha bir sokakta, çok kalabalık bir caddede, en güzel güllerin olduğu gül bahçesinde, mezarlıkta, cennette, cehennemde...

Bir gün seni yeniden göreceğim.

Gözlerine uzunca bakıp seni sevdiğimi haykırabileceğim.

Ben buna inanıyorum H, ben bu hayalle yaşıyorum.

Ve işte o gün geldiğinde beni gör istiyorum.

Ruhumun en içine bakmanı ve hiç değişmediğimi gör istiyorum.

Hâlâ aynı olduğumu; senin olduğumu bilmeni istiyorum.

Benim her bir parçam sen olmuşken ben nasıl kendimi değiştirebilirim H?

Kendimi azıcık da olsa seviyor olmamın tek sebebinin senin beni sevmen olduğu gerçeğini bilerek nasıl senin sevdiğin parçalarımı öylece terk edebilirim?

Bilmiyorum, belki de taklit yapmalıyım.

Son zamanlarda en iyi yaptığım şey o zira.

İnsanlar beni iyi sanıyor.

•••

Sensiz dışarı çıkmak fazla zor olduğu için internetten bir çift kahverengi lens siparişi verdim.

Kahverengi göz rengini seviyorum.

Çünkü çoğu insan sevmiyor, oysa anlamıyorum.

Kahverengi güzel bir renk; bir kere içinde kahve geçiyor.
İçinde kahve olan bir şey nasıl güzel olmaz? İlla ki olur.

Sıradan diyor insanlar, oysa sıradan olmak kötü bir şey mi?

Sıradan bir çift olup birlikte yaşlanmayı her şeye tercih ederdim.
Hayır, sıradanlık kötü değil.

Kendime bir de mavi bir peruk aldım.

İlk taktığımda beni epey güldürdü, eminim sen de güldün.

Ama aslında o kadar da kötü olmadı, zaten biraz pahalıya aldım.

Normalde asla giyinmeyeceğim kıyafetler sipariş edip giyindim.

Bu kıyafetlerin senin tarzına benziyor olmaları beni mahvetti. Ama şimdi bunu konuşmayalım.

Belki de haftalar sonra ilk defa parfüm sıktım ve dışarı çıktım.

Yürümeyi yeni öğrenen bir bebek gibi ne yapacağımı bilemedim, inanabiliyor musun?

Sen gittiğinden beri her şeyi yeniden öğrenmem gerekti.

Meğer her şeyim sen olmuşsun fark etmeden.
Sen gidince her şeyim gitti.

Bir süre dolaştıktan sonra bir bara girdim; daha önce seninle girmediğimiz bir yer olmasına çok dikkat ettim.

Ne kadar içtim bilmiyorum ama çok içmiş olmalıyım ki yanıma yanaşan insanları bu sefer söylediklerimle korkutup kaçırmadım.

Bir süre sonra bir adam oturdu yanıma.
Gözlerinin rengine dikkat etmedim.

Konuşmasını dinledim; sözlerini.
Güzel konuştu H.

Bir an için seni unuttum.
Ya da öyle umdum.

Ona adımın Blake olduğunu ve saçımın renginin doğal olduğunu söyledim.
O da güldü.
Hangi yalanıma güldü o an anlayamadım.

Senin hakkında hiçbir şey söylemedim, yemin ederim.

Ama sanırım gözlerim söyledi.
Adam acımı anlamış gibi baktı H, korktum.

O an fark ettim ki seni aslında unutmadım.
Ve asla unutamayacağım.

Ama o akşam başka biriydim.
Senin hakkında konuşmadım.

Adam bana birini kaybettiğini söyledi. Çok sevdiği biriymiş.

Bense öylece baktım.
Senin hakkında konuşmadım. Görevi tamamlamam lazımdı.

Konuyu değiştirip ona kendisi hakkında sorular sordum, o da bana sordu.

Sanırım konuşmamızın arasında bir yerlerde çok sevdiğim bir şarkı çıktığı için dans ettik.

Çok güldüm, eğlenceli biriydi.
(Senin kadar değil ama. Kimse senin kadar değil.)

Daha sonra konu nasıl olduysa yine kaybettiği kişiye geldi.

Onun hakkında konuştu, konuştu, konuştu.

Bir süre sonra kendimi tutamayıp ağlamaya başladım.

Konuşmasını kesip hiçbir şey sormadan bana sarıldı.

Anladı dedim ya sana, anlamıştı.

Adama tek kelime etmeyip bardan çıkıp tüm gücümle eve koştum.

Biraz daha içtim, peruğu yaktım ve lensleri bilmem nereye fırlattım.
Seni unutmak imkansız, artık bunu anladım.

Hoş, zaten seni unutmaktansa ölmeyi yeğlerim.

Ama şey...

Kokunu unutuyorum sanırım H.

Bu beni mahvediyor.

Özür dilerim.

Unutmamak için belli aralıklarla tişörtlerini kokluyorum, yastığını.

Ama kokun uçup gitmeye başladı her şeyden; seni takip ediyor sanırım.

Geçen gün oturup saatlerce ağladım bunun için.
Kokuna da elveda demek zorunda bırakıldım.

Olsun.

Kokunun bana hissettirdiklerini hatırlıyorum.

Beni nasıl gülümsettiğini...
Dünyadayken nasıl cennetteymişim hissi verdiğini hatırlıyorum.

Bununla yetinmek zorundayım.

Ama sadece şimdilik H, senin yanına gelene kadar.

Sahi, eminim ki şuan cennettesindir; ait olduğun yerde.

Oralar nasıl H?

Tanrı zorla çekip yanına aldığına göre seni çok seviyor olmalı.

Benim seni özlediğim gibi sen de beni özlüyor musun?
Umarım bu kadar özlemiyorsundur.
Canının bu kadar yanmasına dayanamam.

Seni hâlâ çok seviyor ve özlüyorum.

healing your grieving heart |l.s.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin