=SANA AŞIK OLAMAYACAĞIM=

614 42 35
                                    

     Tekrar en başa dönmüştük. Hayatıma devam etmeye başlamışken tekrar o gelmiş ve her şeyi karıştırıp gitmişti. Fakat bu sefer yıkılmayacaktım, ona boyun eğmeyecektim. Bu kadar basit olamazdı her şey! Ne yani o beni özledi diye tekrardan ona mı dönecektim? Böyle bir şeyi yapmak yerine canımı veririm daha iyi! Bana, Efulim demişti. Unuttuğu bir şey vardı, artık onun hiçbir şeyiydim. Son gözyaşımı da elimin tersiyle itip, Burak'ın elini tuttum. Cenk şaşkın bakışlarla ellerimize bakıyordu. Burak da halinden mutlu olacak ki derin bir nefes verdi. "Önümüzden çekilirsen iyi olur çünkü yemek yemeye gideceğiz." kendimden emin ve ciddi bir şekilde konuşmuştum. "Bu kadar kolay pes etmeyeceğim Sinem, unutma!" kapımın önünden ayrılıp kendi motoruna binip hızlı bir şekilde uzaklaştı. Biz de hiçbir şey olmamamış gibi arabaya binip ordan uzaklaştık.

     Geldiğimiz kafe çok samimi ve şık bir yerdi. Altın rengi ağırlıklı olsa da samimiyetinden ödün vermiyordu. Fakat bu ortamj bozan tek şey vardı, Burak oturduğumuzdan beri çok dalgın davranıyordu, onu ilk defa böyle görüyordum. Dayanamayıp sordum,

   - Her şey yoldunda mı?

   - Sence Sinem? Yolunda olmasını bekleyemezsin benden. Ben de aynı şekilde senden. Hayal ettiğim gibi olmadı, bütün hayallerim suya düştü. Bunu bir randevu olarak değil de arkadaşça bir yemek olarak düşünelim olur mu?

    Çok şaşırmıştım. Aslında sanırım doğru olan bu olacaktı. Böyle bir günde ilişkiye başlamak saçma olurdu. Ona sadece kafa sallamakla yetindim. Sonra da yemekleri söyleyip gelmesini bekledik.

    O süre zarfında ikimizin de ağzını bıçak açmıyordu. Benim konuşacak cesaretim yoktu, Burak da fazla konuşmak istiyor gibi görünmüyordu. Ona hak veriyordum. Ne de olsa bugün yaşanan olay pek iç açıcı değildi. Tesadüfün de bu kadarıydı! Cenk'ten gittikçe soğuyordum. Ona karşı sempatim çok azalmıştı. Zaten olması gereken de buydu. Aramızdan kaç yıl geçmişti, daha çocuktuk bile diyebilirim. Ben yine düşüncelere dalmışken Burak'ın telefonuna mesaj geldi. Telefonuna uzun uzun baktıktan sonra, "Çok çok özür dilerim Sinem ama kalkmam lazım, sonra telafi etsek olur mu?" sadece kafamı sallamakla yetindim.

     Çok bozulmuştum, neden kalktığımızı bile söylememişti. Konuşmayı geçtim yüzüme bile bakmıyordu. Bu halimizden memnun olmadığımı belirtmek için atakta bulundum.

     "Burak neden böyle davranıyorsun? Gerçekten üzülüyorum. Cenk konusu elimde olan bir şey değildi. Geleceğinden haberim bile yoktu. Bana soğuk yapman çok anlamsız."

Kafasını yoldan ayırmadan konuşmaya başladı.

     "Sinem kafanın karışık olduğunu hissedebiliyorum. Çocuk değilim, değiliz. Benim ne hayallerle geldiğim evin yolunda eski sevgilini kapıda görmem çok da iyiye  giden bir şey değil. Onu gördüğünde ağlaman bile çok saçma! O şerefsiz seni yarı yolda bırakıyor ama sen aradan yıllar bile geçmiş olsa onu görünce duygularına esir oluyorsun. Çok mantıksız değil mi? İçinde bir şeyler bitmiş olsaydı böyle olmazdı."

       Aniden fren yaptı, eve gelmiştik. Cevap vermek istiyordum ama söylediklerinde haklıydı. Ona karşı çıkamıyordum. Gözlerimin dolduğunu hissetmiştim. Elimin tersiyle sildikten sonra iyi akşamlar dileyip arabadan indim.

   Burak

     Resmen Sinem'e en sonunda randevuyu teklif etmiştim. Ne zamandır bu anın hayalini kuruyordum kim bilir? 1 saat sonra onu almaya gidecektim. Hazırlanmaya yavaştan başlamalıydım. Dolabımı açtım ve en güzel siyah pantolonumu, ona uygun bir de kemer seçtim. Üstüne de siyah gömleğimi alıp güzel bir kombin yaptım. Eğer gömleğin üstüne ceket alsaydım çok ciddi olurdu, onun yerine güzel bir mont seçtim. Aynadan kendime bakınca jilet gibi görünüyordum.

İKİZİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin