3.Bölüm

54 27 3
                                    

Nisa'nın babası kalp annesi beyin cerrahı olduğu için neredeyse her gün eve geç geliyorlardı, bugün de o günlerden biriydi. Nisa bakıcısı Şevval Hanım'la birlikte yemek yiyordu. Duyduğu sesle hemen ayağa kalktı ve odasına koşmaya başladı tabi Şevval'de arasındaydı.Daha önce sadece sesini duyduğu çocuk karşısındaydı birkaç eşyayı devirmişti.
"Sen Klaus'sun dimi" dedi çekingen bir tavırla o sırada Şevval kızı kendine doğru çevirip
"Tatlım Klaus kim burda kimse yok ayrıca ne kadar garip bir isim o öyle "

O sırada Klaus kızın yatağına oturdu ve çok önemli bir sır verir gibi "Beni yalnızca sen görebilirsin " dedi.
"Ama bu çok saçma bana izlettikleri çizgi filmlerden bile saçma "

Şevval  büyük bir şaşkınlıkla kızı izliyordu.
Daha fazla dayanamayarak "Nisa'cım kiminle konuşuyorsun canım"
"Hiç...hiç kimseyle Şevval abla benim uykum geldi çıkar mısın? "Şevval çok üstelemese de bu durumu kesinlikle Mustafa Bey'e anlatıcaktı.  Kız bakıcısı odadan çıkar çıkmaz "Neden geldin ki sen " diye bir soru yöneltti.

"Belki beni özlemişsindir diye düşündüm"
"Seni özlemedim ben "
"Tüh bende seni özlediğim için gelmiştim,eğer istersen giderim"

Kız omuz silkti "Şevval abla uyumam için parmaklarımla oynardı onu senin yüzünden kovduğuma göre sen oynayabilirsin. " Klaus kızın bu haline gülmeden edemedi.

Kız çoktan yatağına girmişti üzerinde evde sürekli giyindiği yeşil geceliği vardı. Bu haliyle çok tatlıydı.
"Görünüşe aldanmamak gerek" dedi içinden Klaus

Yatağa oturdu ve kafasını yatak başlığına dayadı o sırada izlendiğinin farkında değildi.
Kızın parmaklarıyla oynayalı sadece 3 dakika olmuştu uyumuştu. Kızın bu hali o kadar güzeldi ki hep böyle kalmak istedi bunları düşünürken uyuya kaldı eli Nisa'nın üstündeyken

Alaric ve Rosaline her gece olduğu gibi kızlarını görmeye gelmişlerdi. Önce Hope'u sonra Dean'i görmeye giderlerdi ama bu sefer gördükleri manzara hoşlarına gitmiş olacak ki Rose gülmeden edemedi. Onları izlemeyi bitirdikten sonra Dean için yola çıktılar. Dean bu konuda daha şanslıydı onu çok seven bir ailesi vardı.

Klaus yattığı yerden doğrulup Hope'a baktı. Kız kan ter içinde çırpınıyordu gözleri açıktı ve canı yanıyordu bu duruma anlam veremedi Klaus. Tam o sırada içeri Mustafa Çınar ve Sevda Çınar girdi. Endişeli gözüküyorlardı. Kızlarının bu bir iki gündür anlamlandıramadıkları tavırlarından biri olduğunu düşünmüşlerdi.

Kızın bu hali Klaus'u çok korkutmuştu onlardan önce tuttu kızın elini
"Sakin ol ve bana bak " Kız onu görmüyordu bile çocuk bir anda
"Andrea!" Diye bağırdı kız durdu ve Klaus'a baktı rüyasında ki çocukta ona böyle seslenmişti "Hope Andrea" ve ailesinin kendi ailesi olmadığından bahsetmişti sonrasında ise yanan bir evi göstermişti ve kız keskin bir baş ağrısıyla uyanmıştı.

Babası kızını kucağına alıp ateşini ölçtü garip bir şekilde buz gibiydi tıpkı bir ölü gibi.
Annesi kızın başını okşadı ve sakin olmasını söyledi.

Kızıl saçları hafifçe gözünün önüne düşmüştü.

Kız bembeyaz teni kızıl saçları ve yeşil gözleriyle ailesinde ki kimseye benzemiyordu

Kız biraz daha kendine geldiğinde Klaus ortada yoktu bu kızı üzmüştü çünkü sorması gereken bir sürü soru vardı. Babası o akşam kızına çok ilgili davranmıştı annesi sabaha kadar başından ayrılmamıştı ertesi gün olunca işler değişti. ..

Hellooo bugün nasılsınız umarım iyisinizdir bugün biraz geç kalktım onun dışında evde yatmak dışında hiçbir şey yapmadan günümü bitirdim hala sıkıntıyla mutfakta oturuyorum WiFi sadece burdan çekiyor ejdjejdjd neyse hepinize mutlu günler yok böyle olmadı sabah programı gibi.Sonra görüşürüz

KAFAMIN İÇİNDEKİ SESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin