Yitirmek
Bugünün diğer günlere nazaran daha farklı olacağını umarak uyanmıştı Jimin. Birçok işle uğraşmış aklına Taehyung ya da Jungkook'u getirecek her şeyden sıyrılmıştı. Öyle ki bulaşık makinesi olmasına rağmen bulaşıkları elinde yıkamış, etrafı toplarken de bir şarkı mırıldanarak moralini yükseltmeye çalışmıştı.Tam tamına iki gün geçmişti. Ne onun eli telefona uzanmıştı ne de karşı taraftan bir arama almıştı.
Hoş biliyordu ki Taehyung onu çoktan arayıp ikna etmeye çabalardı fakat Jungkook ona bir fırsat yaratıyordu. Düşünmeli ve en doğru kararı vermeliydi fakat düşünmeyi bile düşünmek istemeyen bir duruma gelmişti."Jimin çok fazla düşünüyorsun, ay pardon ya da düşünmüyorsun mu demeliydim? Üzerinden neredeyse iki gün geçti ve bence artık senin bir karara varman gerekiyor. Bu tarz bir durumu bu kadar geciktirmek mantıklı değil."
Yoongi her zaman ki sürekli bir şeyler yapmam konusunda ahkam kesmekle meşguldü, oysaki yaşadığım şeyleri o da yaşadığı halde bu kadar rahatça dillendirebilmesi artık sabır sınırımı zorlar vaziyetteydi. Havluya elimi kurulayıp masada karşısına gelecek şekilde oturdum. Artık aklımdan geçenleri ona tek tek anlatmalı ve bu işin içinden sıyrılmam gerektiğini düşünüyordum. Bu, bu kadar kolay değildi elbette ne kadar anlatırsam anlatayım asla anlamayacaktı.
Kimilerinin sorunu diğerine çok basit bir şeymiş gibi görünebilirdi, bu doğanın kanunu olmaya başlamıştı. Ama en çok o anlamalıydı beni. En çok o arkamda durmalıydı. Sallanan masa ile dikkatimi Yoongi'ye vermeye çalıştım. Stresli olduğu zamanlar hep aynı şeyi yapıyordu.
"Şu masayı sallamayı kes hyung ayrıca ben kararımı tam iki yıl önce verdim ve kararım sonucunda da buradayım. Eğer devam etmek isteseydim yerim orası olurdu, burası değil."
"Ben bir şey yapmıyorum."
Yoongi hyung ışık hızıyla ayağa kalkarken bir süre avizeye baktı. Yaptığı hareketleri gözlemlerken ne olduğunu ne yapmaya çalıştığını idrak etmeye çalışıyordum. Masayı eliyle sabitlemeye çalışırken, sallanma şiddetini arttırarak devam ediyordu.
"Jimin. B-bu?" Yoongi yerinden kıpırdamazken olanlar ve olacaklar gözümün önünden teker teker geçmişti. Yapmam gerekenlerin listesi beynime doluşurken, içimi kaplayan huzursuzluk ile kilitlenmiş ve hiçbir şey yapamaz bir hale gelmiştim. Yoongi hyungun ağzından kaçan hıçkırık beni kendime getirirken, gözünden akan tek damla yaş ile harekete geçmiştim.
Onu kolundan tuttuğum gibi masanın altına sokarken "Hyung masanın altından ne olursa olsun çıkma!" diyerek hızlıca yerimden kalkıp dolabın yanında duran raftan deprem çantasını alarak hyungumun yanına girmiştim.
Kolumdaki saate bakarak sarsıntının saniyesini tutarken bir an önce bitmesi için yalvaracak hale gelmiştim. Sarsıntı uzun sürdüğü halde şiddeti yıkım yaratacak vaziyette değildi fakat bizde açtığı yaralar oldukça derindi.