6

667 70 14
                                    

Ölüm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ölüm


Ölüm.

Bir şekilde insanı buluyordu. Son kurbanı ise Kim Hyun olmuştu.

Seokjin'in biricik babası.

Evine gittiğimizde aile sıcaklığını bizden esirgemeyen koca yürekli adam.

Kendisini sarsıcı bir şekilde hatırlatan ölüm ile bazı şeyleri daha iyi görebiliyordum. Daha bir hafta öncesinde, evine gidip birlikte sıcak süt içerek atları yemlediğim adamın, "Bunu yapmasam hiçbir işe tutunamam evlat." diyerek yuva bellediği yerde bu dünyadan gitmesi oldukça trajikti.

Hyun bir maden işçisiydi. Kendisini karanlık mağaralarda görmeyi sevdiğinden bahsederdi hep. Bu bana hiçbir zaman mantıklı gelmemişti. Şimdi daha iyi anlıyordum. Sevmediğin bir mesleğe hapis olmaktansa sevdiğin meslek uğruna canından olmak daha onurluydu.

Sarsıntı her ne kadar bizim olduğumuz yerde yıkıma sebep olmasa da yer altındakiler bizim gibi şanslı değildi. Hemen bölgeye giden arama kurtarma grupları birçok cansız beden çıkarmıştı göçüğün altından. Ne yazık ki bunlardan biriside akşamüstüleri birlikte gülerek süt içtiğim Hyun amcaydı.

Yaşadığım sarsıntının beni daha fazla etkilemesini istemeyerek, Jin'in yanında olduğumu belli etmek için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Bir elim sol omzunda sıkıca dururken söz söyleyemiyordum. Onun da beni dinlemeye takati yoktu zaten.

"Jimin bir gelir misin?"

Taehyung kısık sesle beni arabanın yanına çağırmıştı. Jungkook ben onun yanındayım dercesine gözlerini oynattığında elimi gevşeterek Taehyung'u takip ettim.

"Sarsıntılar daha fazla şiddetini arttırmadan merkeze gitmeliyiz Jimin. Böyle giderse daha fazla kişinin ölümünü seyretmek zorunda kalacağız. Belki de onlardan birisi biz olacağız. Bu yüzden acele etmeliyiz."

Onu anlıyordum. Hem de çok iyi anlıyordum fakat şu durumda babasından başka kimsesi olmayan Jin'i nasıl yalnız başına bırakacağımı bilmiyordum.

"Ne düşündüğünü tahmin edebiliyorum. Aklımda bir fikir var."

Gözleri ağlayan Jin'de takılı kaldığında onun bu yarayı daha iyi saracağı kanısındaydım.

"Sen ve Jungkook merkeze gidin. Nasıl olsa ben daha öncesinde konuşma yapmıştım. Biz de Jin'in yanında dururuz Yoongi ile."

Jungkook ile gitmek aklıma yatmasa da şu an için en mantıklı seçenek buydu. Onu onayladığımda diğerlerinin yanına gitmiştik.

"Jin." Sesim kısık çıkarken ona ne demek gerektiğini hâlâ bilmiyordum.

"Ben. Yani benim şimdi merkeze gitmem lazım. Bir şey olduğunda hemen arayın olur mu? En kısa sürede burada olmaya çalışacağım."

Curse of the Poseidon, jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin