Bölüm Altmış Üç: "Cadı Taşı"

629 54 14
                                    





@bihter_demir

instagram: shadowhunterstv.turkey dizi ve filmlerin olduğu sayfam ise multiverseofscenetr





-Destek olmak için yorum atmayı ve oy kullanmayı unutmayın, iyi okumalar.


-

Magnus'ın doğum günü partisinden sonra Alec ile beraber Magnus'ın odasına döndüler. Dışarıda kar şiddetli bir şekilde yağmaya devam ediyordu, ikisi kısa bir süreliğine manzarayı izlemek için durmuşlardı ve sonra yollarına devam etmişlerdi.


Gecenin ve dansın vermiş olduğu yorgunluk ve mutlulukla birbirlerinden destek alarak yürüyorlardı. İçki içmişlerdi ve kafaları üçüncü şişeden sonra güzel olmuştu. Magnus o haliyle bile Anita'nın fazla içmediğinden emin olmuştu.


Magnus dengesini sağlayamadı ve Alec'in boynuna uzandı. Alec gülmemek için kendini tutmaya çalışsa da kıkırdaması ağzından çıkmayı başarmıştı. Arkadaşlarından aldıkları hediyeleri odanın bir köşesine -ellerinden geldiğince dikkatliydiler ama bu konuda iyi oldukları söylenemezdi- koydular.


Zar zor kapıyı açıp kendilerini yatağa attılar. İkisi de rahat bir nefes aldıktan sonra bir sessizlik oldu.


İkisi de bu sessizliği komik bulmuş olmalıydı ki aynı anda kahkahalar atmaya başladılar.


Alec yüzüstü yatağa uzanmıştı ve Magnus tavanda gördüğünü sandığı yıldızları izliyordu. Gülmeleri bitince Alec yan dönüp Magnus'a baktı. Elini kafasına yerleştirerek destek verdi ve onu seyrederek yüzünü inceledi.


Alec uzanıp Magnus'ın yanağına bir öpücük kondurduktan sonra "Burada bekle." dedi. çekmeceden bir şey almak için gitti ve tökezledi Magnus "Oyuncakların mı var yoksa?" diye iğrenç bir espri de yapmıştı.


Alec eline aldığı bir şeyi bedeninin arkasında gizleyerek geldi. O sırada Magnus yattığı yerden doğrularak oturur pozisyona gelmişti. Tam karşısında duran Alec'e merakla baktı.


Alec elindekini ona uzattı. Yuvarlak bir hediye paketiydi. Bir avuç kadar falan olmalıydı. "Bu da benim hediyem." dedi Alec.


"Oow, seni tatlı yavru. Hiç gerek yoktu." dedi Magnus. Kafasının güzel olmasının verdiği bir etkiyi yaşıyordu.


Magnus eline aldığı şeyin beklediğinden ağır olduğunu anladı. Bir ara elindekini tartmaya bile çalıştı. "Ne olduğunu çok merak ediyorum." dedi Magnus. Paketi açmaya koyuldu.


İçinden bir taş çıkmasını beklemiyordu.





"Benim gibi birine verebileceğin en iyi hediye buydu sanırım." dedi Magnus, ama bunu kinayeli bir şekilde değil, gülerek söylemişti.


"Ters tutuyorsun, Mag." dedi Alec gülmeden edemedi.


"Mag? Sevdim bunu." dedi Magnus. "Bende sana Al diyeyim mi?"


Alec göz devirmeden edemedi ama bu hareketi yaparken gülümsüyordu da.


Elindekini çevirdiğinde üzerinde bir sembol gördü. Mor bir taşın üzerinde altın rengi bir sembol vardı.


"Gölge Avcısı işareti olduğunu anlayacak kadar kafam güzel, ama hangisi olduğunu bilecek kadar değil." dedi Magnus. Elini işlenmiş taşın üzerinde yavaşça gezdirdi. Cilalanmış ve üzeri parlatılmış bir taş olduğunu anlamıştı. Mor tonları altın rengi sembolün öne çıkmasını sağlamıştı.


ALWAYS [MALEC]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin