Bölüm Altmış Beş: "Kan Damlaları"

792 61 25
                                    

İnstagram: shadowhunterstv.turkey

Diğer Malec kitaplarım Glorious ve Malec Aşkına'ya bakmayı unutmayın.

Ayrıca masterofmalec ile yazdığım Disney x Malec temalı hikayeyede bekliyoruz hepinizi ♥️

İyi okumalar.

-

Laila diz çöktüğü yerden kalktığı sırada bembeyaz dişlerini göstererek gülümsedi.


Gülümsemesindeki karanlık, karşısındakini içine çekiyordu. Kar tanelerinin üzerine toplandığı soğuk toprak gibiydi, bir damla kan o beyazlığı ve saflığı anında yok edebilirdi. Ve Laila'nın gülümsemesi karların üzerindeki kan damlası kadar tehlikeliydi.


"Sözleriniz benim için emirdir efendim," dedi Laila, ardından arkasını dönüp bulunduğu karanlık yerden dışarı ardına bakmadan çıktı.

-


Matt ani bir göğüs sıkışmasıyla uyandı.


Öksürüp nefes almaya çalıştığı sırada yanına duran Jack'in varlığını neredeyse unutuyordu. Matt kendini yataktan yere attığında sertçe yere düştü. Jack öksürüklerin sesiyle uyandığı sırada Matt'e bakıp adını bağırıyordu.


"Matt? Matt iyi misin?! Merlin adına!" dedi Jack. Elini komodinin içindeki çekmeceye attı ve steleni çıkardı. Hemen sırtına bir iratze çizdiği sırada Matt'in öksürükleri azalmıştı.


Sonunda doğru düzgün nefes alabilmeye başladığında bazı görüler zihnini ele geçirdi. Babasının taşa dönüşmeden önceki son sözleri. Arkadaşlarının onu kurtarmak için kendilerini öne atışı. Ve ona doğru sinsice bakan bir çift göz...


Matt uykusunda geziyor, mide bulantıları ve öksürüklerle mücadele ediyordu. Uyur gezer olduğu günden bu yana neredeyse bir hafta geçmişti. Jack sonrasında bayılmıştı ve Matt onu revire götürmüştü. Matt bu olanlardan kendisini suçlayıp durdu, Jack bunu sorun etmese de Matt kendisini affedemiyordu.


Gözleri parladığı sırada canının yandığını hissederek çığlık attı. Elleri gözlerine sertçe gitti. Yapabilseydi gözlerini parçalamak isterdi. Derin nefesler aldı, kan ter içinde kaldığından dolayı bütün vücudu yanıyor, ıslak saçları ensesine yapışıyordu.


Gözlerindeki acı kaybolunca sırtını yatağa yaslayarak oturmuştu. Bedeni sürekli hızlı hızlı derin nefesler alıyordu. Titremişti ve Jack ona olanlardan dolayı korkuyordu. Elini omuzuna koydu. "Matthew, iyi misin?" dedi Jack.


Gözlerinden düşen yaşlara engel olamadı. Kırpmadığı zaman bile gözyaşları yanaklarından süzülüp halıya damlıyordu. "Değilim..." dedi Matt. "Gözlerim, zihnim... bedenim... istemediğim şeyler yapıyor. Kontrol edemiyorum." dedi Matt, yutkunduğunda adem elması yukarı ve aşağı hareket etti.


O bu haldeyken, Jack'in başına bir şey gelmemesini nasıl sağlayabilirdi? Daha önce kendini kontrol edememişti. Şimdi nasıl edebilirdi ki?

"Jack..." dedi Matt kendisini bile şaşırtacak kadar güçsüz bir sesle. Jack koyu renk gözlerini onunkilere dikti.


"Bir süre ayrı kalsak iyi olacak." dedi Matt gözlerini kapattığı sırada. Bunu söylediğinde Jack'in yüzünde oluşan görüntüyü görmek istemiyordu.


"Ne? Neden bahsediyorsun sen?" dedi Jack şaşkın bir sesle. Dışarıda yağan kar ve rüzgar yüzünden uğultulu sesler duyuyorlardı.


ALWAYS [MALEC]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin