Çalıların arasında aniden uyandım. En son ağlayarak buraya gelmiştim ve ağlamaktan uyuya kalmıştım.
Nerede miydim? Babamı kaybettiğim uçurumdaydım. Onu çok özlüyordum.. Ve kaçabileceğim en iyi yer burasıydı. Burada beni kimse bulamazdı. Okulda olanlar sinirlerimi bozmuştu. O alçak sürtük ile beraber olmasına inanamıyordum. Benim en hassas noktama basan bir sürtükle? Anlaşılan o ki çekici öğretmenime güvenecek kadar aptaldım.
Telefonum üst üste titredi.
Evan; Neredesin prenses?
Evan; Senin için endişeleniyorum.
Evan; Lütfen iyi ol Ivy.
Endişelenmesi tatlıydı.. Aynı zamanda Jace tarafından 56 tane cevapsız arama vardı. Rekor?
Jace; Ivy neredesin tanrı aşkına?
Jace; O piçi geberteceğim.
Jace; Sana bunu yaptığı için geberteceğim.
Ortalık karışıyordu ve benim ortadan kaybolmam her şeyi kötüleştiriyordu. Sanırım dönmeliydim. Buraya kadar nasıl yürüdüm onu bile bilmiyordum.
Okul ile burası neredeyse 8 kilometreydi. Ve saatlerdir buradaydım. Jace'i aramaya karar vermiştim ki şarjım bitti ve telefonum kapandı.HARİKA!
Ayağa kalkıp üstümü silkeledim, her yerim toprak olmuştu. Hava karardığı için yol net gözükmüyordu, hatta kapkaranlıktı. Yürüyordum ama o kadar bitkindim ki.. Ayaklarım eziyet çekiyormuş gibi hissediyordum. Çok uzun sürmeden yere düştüm, dizim büyük bir ihtimalle kanıyordu ama umrumda değildi. Ben sadece ne kadar boktan bir durumdayım onu düşünüyordum. Beni en çok üzen kısım da şuydu, hâlâ Bill'in olmasını istiyordum, bana yaptığı onca şeyden sonra hem de.. Göz yaşlarım yanaklarımdan süzüldü.
Yolun bir tarafı ormandı ve garip sesler geliyordu, korkuyordum ve üşüyordum ama elimden bir şey gelmiyordu. Uzaktan gelen arabanın farları gözlerimi kamaştırdı, ellerimle gözlerimi kapattım. Araba önümde durdu ve içinden biri indi.
Tanrım, lütfen yine partideki geceye benzer bir şey yaşamayayım.
Farlar yüzünden inen kişiyi göremiyordum. Yerden kalkamayacak kadar da halsizdim. Ne söyleyeceğimi bilemediğim için sadece inen kişinin yüzünü algılamaya çalışıyordum.
"Kimsiniz?" Yanıma yaklaşınca anladım. Zaten böyle güzel bir suratı nasıl unutabilirdim? Ama beni nasıl bulmuştu ki?
"Kalk, eve gidiyoruz." kaşlarımı çattım. Onunla hiçbir yere gitmiyordum.
"Hayır, ben kendim gideceğim." yerden zorla kalktım ve âdeta bir sarhoş adam gibi yürümeye başladım. Bu kadar yolu yürüyemecektim ama söylediğim gibi onunla asla gitmeyecektim.
"İşleri zorlaştırmakta üstüne yok Ivy."
Bir anda belimde bir kol hissettim ve beni aniden kucağına aldı."Bırak Bill! Seninle gelmeyeceğim."
"Buna sen karar vermiyorsun." Beni arka koltuğa bıraktı kapıyı kapattı. Ön koltuğa hızlıca bindi. Kapıyı açmaya çalışıyordum ama kitlemişti bile.
"Bill seninle gelmek istemiyorum, hem beni nasıl buldun!?" Bana dönüp sırıttı.
Buradan kimseye bahsetmemiştim, sadece günlüğümde yazıy-
Ses tonuma hakim olamayıp aniden bağırdım " Sen benim günlüğümü mü okudun?!?!?"
Üstelik konumdan bahsetmiyordum, araştırıp bulmuş olmalıydı. Lanet olsun Ivy, günlüğünü sınıfta unutma bir daha!
"Olayları sonradan fark etmen çok hoşuma gidiyor." Son zamanlarda hoşuna giden tek şey Lexi gibi görünüyor ama sen bilirsin. Tabii bunu içimden söyledim. Onunla kavga edecek modda değildim.
Eve varmamıza çok vardı ve onunla aynadan göz göze gelip duruyordum.
"Benden gözlerini kaçırma." sesi katıydı.
Dizimdeki kanı fark edince yüzümü ekşittim. O kadar sert düştüğümü fark etmemiştim, bacağım parçalanmıştı neredeyse...
"Ne oldu?" ben cevap vermeyince arabayı durdurup arkaya döndü.
"Dollface neden hiç dikkat etmiyorsun?"
Arabanın önünden ilk yardım çantasını çıkarttı ve arabadan inip arka koltuğa yanıma geldi. Yüzüne bakıyordum ama konuşmuyordum, böyle yapmaya 5 dakika önce karar vermiştim... Dizime pansuman yapmaya başladı ve pamuk ile bir şey sürünce canım yandı, istemsizce ağzımdan bir inleme kaçtı. Kafasını kaldırıp yüzüme baktı.
"Özür dilerim." neden böyle davranıyordu? Sabah gördüğüm başka biriydi sanki.
"Beni seveceğini düşünecek kadar aptal olmam senin suçun değil." Sonda sesim titremişti, sikeyim.
Dizimi sarıp bant yapıştırdı ve elini yanağıma koydu.
"Hepsi benim suçum Ivy."
"Ne demek istiyorsun?"
Cevap vermeden kapı kolunu tuttu, açmasına izin vermedim ve elini tuttum.
"Sabah beni rezil edip kalbimi kırmana rağmen hâlâ seni öpmek istiyorum."
"Ivy lütfen yapma bunu."
"Ne yapıyorum? Sadece benimle olmanı istiyordum, hatta senin de istediğini sanıyordum ama ben çok aptalım değil mi Bill?" Bağırıyordum ve gözlerim dolmuştu, o ise yüzüme bakıyordu... sanki bir bebeğe bakarmış gibi.
"Bill, lütfen bir şey söyle, benimle oyun oyn-" Dudaklarını dudaklarıma bastırdı, yavaş ve nazikçe öpüyordu. İçimde bir şeyler oluyordu ve bu sadece o bana yaklaşınca oluyordu, partide de öyle olmuştu... içim içime sığmıyordu.
Karşılık veriyordum ki dudaklarımdan ayrıldı. Yüzüne anlamsızca bakıyordum.
"Yapamam Ivy."
"Neden?" Bana bir şey söylemeden kapıyı açıp öne geçmek için gitti. Başımı eğdim, beni başımı eğerken göremezsiniz ama konu o olunca eğiyordum işte. Ona bağlanmıştım ve bu garipti.
Bill'in telefonu vitesin yanında duruyordu ve birden ekranı açıldı. Bildirim gelmişti, telefon bana dönüktü ve kendimi tutamayıp oraya doğru eğildim.
Yeni Mesaj
Lexi; Ivy aptalına yarın yapacağım şeye hazır ol.
Lexi; Engellemeye çalışırsan o malum videoyu okuldaki herkes izler bebeğim. Bunu istemezsin değil mi?
Gözlerim yerinden fırlayacakmış gibi açıldı ve çığlık attım. Ani tepkilerime alışmamış olabilirsiniz ama ne yapayım?
"Ne oldu Ivy?" Bill hiçbir şey anlamamıştı, haklı olarak... Tehdit edildiği için benden uzak duruyordu? Beni hâlâ önemsediğini biliyordum. Sikeyim onu öpmek istiyorum.
Tek kaşımı kaldırdım ve konuşmaya başladım. "Görünüşe göre o sürtük seni oynatabileceğini düşüyor ama ona kötü haberlerden bahsetmelisin... benim olanı hiç kimse elimden alamaz Babacık".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bubblegum bitch//skarsgard
Fanfictionidc if your with a friend we're going to fuck because your getting me really hard daddy kink +18 sahneler olacak rahatsız olanlar okumasın ♡