Uzun zaman sonra herkese merhabalar 🙋♀️
Tozlanmış Kalpler serimiz devam ediyor!
En son yazın görüşmüştük, baya zaman olmuş ya
Özlemişim yorumlarınızı 🤭
Neyse karneler nasıl?
Tatilde neredesiniz?
İlk bölümümüzle başlıyoruz
Keyifli okumalar 💜
***
"şefim bugün erken çıkabilir miyim?". Bu söylediğime Reyhan Şef öyle kötü baktı ki bana, söylediğim an pişman olmuştum.
Kaşlarını çatarak " sebep?" demişti. Hemen " şefin bugün annemin doğum günü ve kız kardeşlerimle ona bir pasta yapacağız o yüzden ama izin vermezseniz... " derken sözümü kesmişti.
"tamam git ama yarın sabah 7 de burada olup gece 12 de çıkma şartıyla" dediğinde şaşkınlıkla birkaç saniyeye kalmıştım öyle. Ama hemen kendimi toparlayıp teşekkür ettim ve önlüğümü çıkarıp restauranttan ayrıldım.
Yolda giderken Şura ve Karsu'yu aramış, Amazon'un çalıştığı tatlıcı da yapmaya karar vermiştik. Çünkü annem evdeydi ve bir kokuyla hemen anlardı.
Kendimi tanıtayım. Ben Nilsu, üçüzlerin en büyüğüyüm. Gastronomi mezunuyum ve şuan çok ünlü bir restaurantta çalışıyorum. Tabi şef sürekli beni kötülüyor ama neyse boşverin. Yemek yapma konusunda fazla titizimdir. Biraz sonra yapacağımız pastada bir tartışma yaşanacağına adım kadar eminim. Çünkü hep böyle oluyor.
Bu düşünceler zarfında Amazon'un çalıştığı tatlıcıya gelmiş ve içeri girmiştim. İçeride birkaç müşteri dışında Elyas da vardı.
" Elyas sen nerelerdesin ya? Resim dergilerin olmasa hiç yüzünü göremiycez" diyerek dalga geçtiğim de kaşlarını çattı. " sen önce kendine bak titiz hanım"
Ah şu kelimeyi söylemese olmuyor sanki! Tamam titizim de sadece yemek konusunda! Başka bir şey için değil.
Gözlerimi devirip cevapsız kalırken Amazon yanımıza gelmişti. Kısa sarılmanın ardından kafama şef şapkasını ve üzerime de önlüğümü giydirmişti. "şef hanım tüm malzemeleri hazırladım. Mutfak sizin"
Gülümseyerek teşekkür ettiğim sırada Karsu ve Şura da gelmişti. Onlar da önlükkerini giyince hep birlikte mutfağa geçmiştik. Hadi bakalım başlasın eğlence!
×××
" annem meyveli pasta seviyor!" diyerek öfkeyle konuşan Şura'ydı. "hayır annem kakaolu seviyor!" diyen de Karsu.
1 saat önce keki hazırlamıştık. Şimdi de kreması falan yapılacaktı ama canım kardeşlerim kavga etmeye başlamışlardı. Ben demedim mi size kavga çıkacak diye? Peki ya kavganın her sene olduğu gibi aynı sebepten çıkması? O da ayrı bir ironi.
" annemin nerede kakaolu yediğini gördün?". Düşüncelerim Şura'nın sesiyle son bulmuştu. Karsu konuşacağı sırada aralarına girme gereği duydum. 5 dakikadır kavga ediyorlardı çünkü.
" kavga etmek için bu bahaneyi kullanmanıza gerek yok! İkinizde biliyorsunuz ki annem ikisini de seviyor ve her sene iki tane pasta yapıyoruz! Şimdi sesinizi kesin ve pastamıza devam edelim" diyerek sert çıkmıştım. Başka türlü beni anlamazlardı çünkü.
İkisi de sessiz kalırken Şura'ya meyveleri kesmesini, Karsu'ya da kremayı hazırlanmasını söyleyerek keki fırından çıkarmıştım. Elim yanmıştı biraz ama sorun değildi. Annem için değerdi.
Biz çalışmaya devam ederken Amazon yanında Zülal'le mutfağa girmişti. " bugün halamın doğum günü ve siz pasta yaparken beni yardıma çağırmıyorsunuz öyle mi?"
Zülal kaşlarını çatarak bu soruyu sormuştu. Zülal halamın kızıydı ve biraz dengesizdir ama onu da severim.
Zülal'e cevabı Şura vermişti. " Zülalim, sen demedin mi ' benim voleybol maçım var o yellozları sahaya gömeyim, akşam görüşürüz' diye? "
Şura'nın bu cevabına Zülal'in yüz ifadesi düzelmişti. "öyle demiştim dimi? Doğru ya". Bu haline gülüp Karsu'nun hazırladığı kremayı dikkatle kekte gezdirmeye başladım. Kulaklarım da onlardaydı.
Amazon " ben içeri gideyim size kolay gelsin" demişti ve mutfaktan çıkmıştı. Bende o gidince " dekorasyon tamam mı Zülal?" diye sordum.
Mutfakta sessizlik oluşurken bakışlarımı kekte çekip yüzlerine baktım. Üçü de benimle göz teması kurmamaya çalışıyordu. "unutuldu Di mi?"
Sorduğum soru yine sessizlikle sonuçlanırken sinirime hakim oldum ve telefonu eline alıp babamı aradım. Hemen açmıştı. "efendim prensesim"
"baba annemi hemen evden çıkar"
" anladım kızım biz kontrole gideriz şimdi"
"yanında Di mi?"
"evet prensesim"
"teşekkürler baba görüşürüz"
"görüşürüz meleğim" dediğinde telefonu kapatmıştım. Zülal'e ve kardeşlerime bakıp " şimdi üçünüzde eve gidiyor ve dekorasyonu halkediyorsunuz anladınız mı?" dediğimde koşar adım mutfaktan çıktılar. Bir kere daha sabır çekip işime devam ettim.
×××
Saat akşam 7 olduğundan sandalyede oturmuş, Amazon'un pastaları paketlemesini bekliyordum. 4 pasta yapmıştım ve pestilim çıkmıştı. Tabi aile kalabalık olunca mecbur olacak o kadar.
"evet pastalar paketlendi, çıkalım mı artık" diyen Amazon'a başımı sallamakla yetinmiştim. Konuşmak için dermanım yoktu.
2 pastayı ben, 2 pastayı Amazon eline almış ve dükkanı kilitleyerek yürümeye başlamıştık. Aslında birini arayıp bizi alması için çağırmak vardı ama Amazon'u yalnız bırakamazdım.
O da binsin diyeceksiniz ama o binemez çünkü araba korkusu var. Bundan 1 yıl önce geçirdiği kaza yüzünden artık hiçbir arabaya binmiyordu. Her ne kadar onu ikna etmeye çalışsak ta yine de ikna olmamıştı. Bizde üstüne düşmemeye, illa bir gün korkusunu yeneceğine karar verdik.
15 dakikalık yürüme seansının ardından evimize gelmiştik. Kapıyı çalmadan açılmıştı. Hemen içeri girip pastaları bıraktık. Babama gelebilirsiniz diye mesaj atıp herkesin saklanmasını sağladım.
Karsu, Şura ve ben bir pastayı elimizde tutmuş karanlık salonun ortasında bekliyorduk. Diğer herkes saklanmıştı. Annemin surat ifadesini düşündükçe gülmeden edemiyorum. Şok olacaktı.
Kısa bir süre sonra kapının kilit sesi ve annemin isyanları doldurdu etrafı. " kızlar daha gelmemiş mi? Niye yok bu ışıklar" derken ışıkları annem açmıştı ve biz iyiki doğdun şarkısını söylemeye başlamıştık. Annemin yüzündeki şaşkınlık ifadesi beni gülümsetirken annem mumları üflemiş ve pastayı kesmişti.
Pastayı masaya bıraktık ve üçümüz birden sarılmasına karşılık verdik. Üçümüzde aynı anda "doğum günün kutlu olsun Elçin Sultan" dediğimizde güldüğünü duyduk.
İyiki bizim annemizsin, seni herşey den çok seviyorum, seviyoruz.
***
İlk bölüm hakkında düşünceleriniz?Bölümü tek bir emıjiylr anlatın desem?
İyi tatiller 🙋♀️