Hepinize merhaba 🙋♀️
Yeni bölümle karşınızdayım 😍
Keyifli okumalar 💜
***
Sabah gözlerimi annemin öperek uyandırmasıyla açmıştım. Yattığım yerde gerinip gülerek anneme baktım. " günaydın Lisa Sultan"
" sana da günaydın prenses Ji Min, hadi kalk artık! Uçağını kaçırmak istemezsin Di mi?". Kafamı olumlu anlamda sallayıp yataktan kalktım. Annemde odamdan çıkmıştı.
Lavaboda işlerimi halledip üzerimi giyindim ve son kez bavulumu kontrol edip aşağı indim. Bavulu kapının girişine bırakıp annemin hazırladığı kahvaltıyı ettim. Kahvaltı etmeden gidersem neler olurdu haberiniz var mı? Neyse söylemiyim, bir gün zaten öğreneceksiniz.
Yarım saatin sonunda kahvaltımı etmeyi bitirmiştim. Annemde hazıelanınca beraber evden çıkıp havaalanına yol aldık.
×××
Geçen 2 saat sonunda gelmeyi başarabilmiştik. Trafik çok yoğundu ve yarım saatte varacağı Oz yere 2 saatte gelmiştik. Olmaz olsun böyle trafik!
Düşüncelerim annemin konuşmasıyla dağılmıştı. " uçaktan inince beni aramayı unutmuyorsun" dediğinde kafamı olumlu anlamda sallamış ve sarılmıştım.
Senem Teyze " orada kendinize dikkat edin oğluşlarım tamam mı? Samya, bu iki bebek sana emanet" diyerek sahte kızgınlıkla konuştuğunu duyduğumda gülüp annemden ayrıldım.
Samya " merak etme Senem teyze ikisi de benim gözetimimde" diyerek ona sarıldığında diğer annelerin de nasihatler kulaklarıma dolmaya başladı. Gülmeden edememiştim açıkçası.
" anne Amazon gelmedi mi?" diye soran Elyasla bende merak etmiştim. Bizi uğurlamaya geleceğini söylemişti oysa ki.
Senem teyze " gelmedi oğluşum hadi gidin artık" dediğinde Nazlı teyze bağırmıştı. " bekleyin!"
Hepimiz Nazlı Teyzeye garip garip bakarken o elindeki yiyecek kaplarını hepimizin eline birer tane olmak üzere vermişti ve bavulları uza koymamız söylemişti.
Vedalaşma faslı bittikten sonra kontrolden geçip uçağa bindik. Hepimiz bir yere dağılırken koltuk numaramı bulunca hemen oturdum. İyi ki cam kenarıydı, çok şanslıyım.
Uçak harekete geçerken gözlerimi kapattım ve uykunun derinliklerine daldım.
×××
Yazar'dan...
Çocuklar uçakta yolculuğa başlamışken, Amazon'un ablası Ayşegül kardeşi telefonlarını açmayınca endişelenmiş ve evin yolunu tutmuştu.
Her Bir adımında endişesi biraz daha artarken koşmaya başlamıştı. Kardeşine bir şey olacak düşüncesi onu yiyip bitiriyordu.
Apartmanlarının önüne geldiğinde asansörü beklemeyip, merdivenlerden koşarak 3 kat çıkmıştı.
Kapılarının önüne geldiğinde kapının sonuna kadar açık olduğunu görünce korkak adımlarla evin içine girmişti. "Amazon?"
Sesi yankılanmıştı ama yine cevap yoktu. Sırayla mutfağa, salona, lavaboya baktığında Amazon'un odasına ilerledi.
Amazon'un odasının kapısına yaklaşmaya başladığı sırada yerdeki kanı farketti ve olduğu yerde kala kaldı. "Amazon!"
İsmini fısıltıyla söylemişti. Hemen kendine gelip odanın kapısını aniden açınca yerden kanlar içinde yatan kardeşini görünce çığlık atmıştı bu sefer " Amazon!"
Hemen kardeşinin yanına eğilip yanağına hafif tokatlar atıyordu ama kardeşi gözlerini açmıyordu.
Telefonunu cebinden çıkartıp ambulansı aradı ve komşularına yardım için seslendi. Ama kimse onlara yardıma gelmemişti.
O sırada Ayşegül, Amazon'un elindeki buruşuk kağıt parçasını fark etti. Kağıdı hemen alıp içinde yazanları okudu. Okudukça gözyaşları arttı.
' seni uyarmıştım Ayşegül! Çevrene dikkat et demiştim. Sen beni hiç takmadın, bende kardeşinin canını alırken hiç acımadım. Kardeşine son kez sarılmışsındır umarım!
Sevgiler Bayan M. E. Y. '
×××
Uçak inişe geçtiğinde yanımda uyuyan Emre'yi kısa süre izleyip uyandırdım. " Birtanem hadi geldik, uyan"
Emre uyku mahmur gözlerini açtı. " öperek uyandırsan olmaz mıydı?". Kafamı olumsuz anlamda salladım. " şimdi değil, başka zaman"
Emre bu sefer sessiz kalmıştı. Ayağa kalkıp ikimizin de bavullarını aldı ve uçaktan indik. Az ilerde bizi bekleyen tayfamızın yanına ilerledik.
Tabi bu koca tayfayla tanışmamın ve en iyi arkadaşlarım olmalarının şerefi Emre'ydi. Onun sevgilisi olarak tayfaya katılmıştım. Onlar beni ne kadar sevdiyse ben de onları o kadar sevmiştim.
Düşüncelerimden tayfanın yanına varınca sıyrılmıştım. Ji Min büyük bir heyecanla " hadi beni takip edin" demişti ve önden ilerlemeye başlamıştı.
Hepimiz onu takip edip havaalanına çıktık ve taksilere binerek yola koyulduk. Bizim bindiğimiz Takside ben, Emre, Giray ve Arya vardı.
Arya seyahat etmeyi çok seven biri olarak öne oturmuş ve boynunda asılı fotoğraf makinesiyle güzel görüntüleri kayıt altına almıştı. Tabi bu durum Giray'ı biraz üzmüştü.
1 saat süren taksi yolculuğunun da ardından otelimize gelmeyi başarmıştık. Taksi durduğu an kendimi dışarı atmıştım. Bir an önce odama çıkıp uyumak istiyorum!
Hepsi taksiden inince bavullarımızla beraber otele girdik. Resepsiyondan oda numaralarımızı öğrenip odalara gittik.
Odaya geldiğim an kendimi yatağıma attım ve uykuya teslim oldum.
×××
Akşam olmuştu. Ji Min hepimizi odalarımızdan zorla çıkarmıştı ve şuan dolaşıyorduk. Bu kızdaki enerjiden istiyorum şuan!
Ji Min, her geçtiğimiz yerin tarihini anlatırken Arya da elindeki deftere not alıp fotoğraf çekiyordu. İlgi çekici bir şey varsa çevresindeki insanları unutan tek kişi Arya olmamalı bence. Sizce de öyle mi?
" burası tek kelimeyle efsane!" diyerek fotoğraf çekmeye devam eden Arya'ya gülümsedim. Ela " buraya efsane az kaldı Arya" dediğinde bir bakıma haklı olduğunu düşündüm.
Bosna Hersek cidden efsane kelimesi için az kalır. Burayı tanımlayacak bir kelime var mı onuda bilmiyorum ama herkesin ölmeden önce görmesi gereken yerlerden bir tanesi!
" yarışma ne zaman Ji Min?" diye sordu Zülal. Ji Min heyecanla " yarın" demişti. " iyi de hiç alıştırma yapmadın" dedim şaşkınlıkla.
" buraya gelmeden önce yaptığım alıştırmalar bana yeter" dedi Ji Min ve ekledi. " artık otele dönelim mi? Yarın büyük gün sonuçta"
Hepimiz onu onayladık. Çünkü fazlasıyla yorgunduk ve baya derin bir uykuya ihtiyacımız vardı. Yürüdüğümüz yolları geri dönüp otele vardık.
Odama girdiğimde üzerime pijsmamı giydim ve öğlen hemencecik uykuya daldığım gibi uyudum.