Hepinize merhaba 🙋♀️
Yeni bölümle karşınızdayım 😍
Keyifli okumalar 💜
***
Dolunay...
Akşam olduğunda Barınla birlikte evden çıkmış ve motorsiklet yarışının olduğu alana gelmiştik.
Barınla birlikte yarışın başlamasını beklerken Berat denen şahsiyet yanımıza gelmişti. Sırıtarak elini bana uzatmıştı. " merhaba güzellik tanışqbilir miyiz?"
Barın Berat'ın eline ittirirken " defol şuradan! Asabamı bozma!" diyerek öfkeyle konuşmuştu. Berat sırıtan yüzünü hiç bozmadan bana göz kırparken " yarışı kazandığım da benim yanımdasın sonuçta güzellik" dedi ve uzaklaştı.
Şaşkınlıkla Barın'a bakarken, Barın bana hiç bakmıyordu. " ne yani benim üzerimden iddiaya girdin ve kazanamazsam onunla birlikte mi olu..." derken Barın eliyle ağzımı kapatmıştı.
" Dolunay bak düşündüğün gibi değil" dediğinde elini hırsla ittim. " ne düşündüğüm gibi değil ya! Basbaya üzerimden iddiaya girmişsin! Bir süre sakın benimle konuşma!"
Barın'ın yanından geçip giderken ne kadar arkamdan seslense de bakmadım. Yoksa gözyaşlarımı görürdü.
Aradan belki 10 dakika geçti. Kaldırımda yürümeye devam ederken Yarış alanından baya uzaklaşmıştım. Sessiz sokakta yürümeye devam ederken bir araba yanıma yanaşmıştı.
Umursamadan yürümeye devam ettiğim de burnuma kapanan pamukla nefes almamaya çalıştım. Ama çok mücadele edememiştim. Bir kere nefes almam bayılmama yetmişti.
Ertesi Gün, Şura...
Sabah uyandığımda ailemle birlikte kahvaltı faslını yapmış, Karsu'nun işi olduğu için Shadow'u gezmeye çıkarmıştım.
Uzun zamandır resim atölyesinde gitmediğim aklıma gelince de, çalışma malzemelerimi ve kıyafetimi yanıma alarak atölyeye gitmiştim.
Atölyeden içeri girdiğimde benim dışımda Elyas'ın da burada olduğunu görmüştüm. 1 haftadır onu hiç görmemiştik. Demek ki buradaymış.
Elyas beni daha fark etmemişti çünkü arkası bana dönüktü. Aslında işime gelirdi.
Ondan uzakta olan bir yere oturup malzemelerimi çıkardım. Yakında Aytaç'ın doğum günüydü, o yüzden ikimizin portresini çizecektim.
Fırçayı ve boyayı elime alıp tuvale buluşturdum ki kafamda hissettiğim acıyla gözlerim karardı ve kendimi soğuk zeminde buldum.
Amazon...
" daha ne kadar burada duracağım" diyerek zorlukla konuşmuştum. Bulunduğum yer fazla havasızdı ve artık konuşmakta bile zorlanır olmuştum.
Mısra elleriyle çenemi tutup gözlerine bakmamız sağladı. " noldu canım? Nefes mi alamıyorsun?". Söylediğiyle kafamı olumlu anlamda sallarken " geber!" diye fısıldadı ve çenemi sert bir şekilde bıraktı.
Başım tekrar aşağıya düşerken çok konuşmamanın en iyisi olduğuna karar verdim. Her konuştuğumda oksijen daha fazla yok oluyordu.
Tam o sırada çarpan kapının sesini duydum ve kafamı zorlukla kaldırıp o tarafa baktım. Baygın bir halde gelen Dolunay, Elyas, Şura ve Ji Min'i görünce şok geçirdim. " onları bırakın!"
Sesim çok kısık çıkmıştı ama onlar duymuş olmalıydı. Elzem yanıma gelip " kes sesini!" diyerek tokat attığında bilincim kapanmıştı.
Taha...
"Açmıyorlar işte telefonlarını! Kesin başlarına bir şey geldi" diyerek elindeki telefonu atan Barın'a endişeyle baktım.
Barın dün akşam olanları anlatmıştı ve şuan Dolunay'a ulaşılmıyordu. Eve gelmediğini söylemişti Emre ve Giray.
" Şura'ya soralım belki o görmüştür" diyen Zülal, telefonu kulağına tutmuştu bile. " Şura'ya da ulaşılamıyor"
" nasıl lan!" diye yükseldi birden Aytaç ve o da aradı. " kahretsin! Ulaşılamıyor"
" nereye gideceğini söylemedi mi?" diye sordu Samya. Aytaç kafasını olumsuz anlamda sallarken Nilsu ortaya atıldı. " atölyeye gidecekti."
" hadi o zaman gidelim ne duruyoruz" diyen Aytaç koşarak evden çıkmıştı bile. Bizde peşinden gittik.
×××
Yarım saat sonunda atölyeye geldiğimizde gördüğümüz görüntüyle şok geçirmiştim.
Her yer birbirine girmişti ve yerde kan birikintisi vardı. Şaşkınlıktan konuşamazken bizimkilerden biri polisi aramıştım bile.
Neler oluyordu birkaç gündür?
***
Bölüm hakkında düşünceleriniz?
İyi tatiller 🙋♀️