Eve gelince üstüme beyaz benekli siyah sıfır kol bir elbise giydim. Altıma da beyaz bot giydim. Üşüyeceğim için üstüme beyaz montunu aldım. Çok güzel olmuştum. Saçımı açık bırakıp taradım. Hafif de makyaj yapmıştım. Ablamın yatak odasına gittim. Ablam beni görünce "Kardeşim çok güzel olmuşsun. Nereye böyle." Ben "Abla sabah bahsettiğim çocuk beraber sinemaya gitmeyi teklif etti. Bende kabul ettim. Gidiyorum ben. Babama söylersin. Görüşürüz." dedim. Ve hemen evden ayrıldım ve bir taksiye bindim.
AVM ye varmıştım. Hemen Eray'ı arayıp nerede olduğunu sordum. Yemek yiyeceğimiz yerin konumunu attı. Ve oraya vardım. Eray beni görünce yanıma geldi. Beraber cam tarafındaki masaya oturduk ve hangi yemeği yiyeceğimizi seçtik. Biraz konuştuk.
Eray bana dönüp ciddileşti. "Sen beni seviyor musun?" dedi. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Okula başlayalı iki gün olmuştu. Nasıl cevap vermeliyim. Diye düşünürken ağzımdan şu sözler döküldü "Ben seni sadece iki gündür tanıyorum. Bu sebeple hislerimi henüz bilemiyorum. Üzgünüm." dedim. O da bana "Ben seni seviyorum. Ama sende hislerine karar verince konuşuruz bunu" dedi. Birinci cümlesi beni aşırı derecede şaşırttı.
Ardından yemeğimizi yedik. Eray'a dönüp "senin daha önce sevdiğin biri oldu mu?" dedim ciddi bir şekilde. O da "Evet" dedi alaylı bir şekilde. İçimden ne diye bağırdım. Sonra Eray bana "Şaka yapıyorum. Olmadı. Yoksa kıskandın mı?" dedi. Ben ona sinirli sinirli bakıp "Banane senin hayatından" diye bağırıp, ayağa kalktım ve yürümeye başladım. Bir el beni kolumdan tuttu. Arkama döndüğümde Eray ın olduğunu fark ettim. "Herhalde gitmeyeceksin. Değil mi?" dedi. Bende hayır anlamında başımı salladım. Yemeklerimiz bitmişti. Sinema tarafına gittik. Vizyonda çok fazla güzel film yoktu. Biz de bu yüzden romantik bir filme gitmek zorunda kaldık.
Sinemadan çıkınca Eray ile beraber bizim eve doğru yürüdük. Biri bisiklet ile gelip elimden telefonumu aldı ve bana çarptı. Hırsız kaçmıştı. Ben yere düştüm ve dizim yaralandı. Ayrıca telefonum da elimden gitti. Eray bana yardım edip beni kaldırdı. Sonra bana bakıp "Telefonun benim yüzünden çalındı. Çok özür dilerim. Sonuçta ben seni yemeğe davet ettim." dedi. "senin yüzünden değil, benim dikkatsizliğim yüzünden oldu. Boşver sen." dedim.
Bizim evin önüne varınca "kendine iyi bak" dedim. O da bana "sende" dedi. İçimde uçacak gibi bir duygu vardı. Noluyordu bana? Hiçbir şey diyerek kendi kendime durumu geçiştirdim. Ertesi sabah okuldan sonra Miray adındaki kuzenim ile buluşacaktım. (Ben ne zaman dışarı bir yere gidersem yanıma günlüğümü alırım.) Bu sebeple yarın için okul çantama günlüğümü koydum. Ve yatağıma girip kendimi uykuya teslim ettim. Sabah 11.00'de kalktım. Hemen duşa girdim ve 15 dakikada çıktım. Bugün beden dersi olduğu için okula serbest gidebiliyorduk ama ben okulda eşofman ile gezinmek istemediğim için okul uniformamı giydim.
Daha sonra hemen kahvaltı yemek için aşağıya indim. Ablam her zaman ki gibi erken uyanmıştı. Günaydınlaştık ve kahvaltıyı hazırladık. Ablama dün akşam olanları anlattım. Ne yazık ki telefonum da kaçırılmıştı. Babamı da görüp okula doğru yürümeye başladım. Okula doğru yürürken Eray'ı gördüm. Yanına gittim. Sınıfa beraber yürüdük. Onun yanında olmak hoşuma gidiyor ve mutlu oluyorum. Belki de ondan hoşlanıyorum- dur. Ben bunları düşünürken sınıfın kapısına varmıştık. Yonca bugün gelmişti. Bu nedenle mutlu oldum. Yonca'ya dün olanları anlattım. Sonra bana "ooooo yengem oluyorsun" dedi. Yüzüm kızardı ve Eray'a döndüm. Eray beni görünce o da kızardı.
Sonunda beden dersi gelmişti. Ben Eray'ın yanına gittim ve "yarın öğlen (yarın tatil) sahile gidelim mi istersen" diye sordum. Eray bana "Tabii ki olur canım sev...." bir an durdum. Ve bir dakika o bana ne dedi sevgilim mi? Ne? Yok canım ben yanlış duydum. Eray cümlesini baştan kurdu. "Tabii ki olur canım sevgilim." Bu neydi şimdi? Ben onu seviyor muyum? Ah keşke sormasaydım.
Sonra beraber beden salonuna yol aldık. Bana doğru dönüp "Bana küstün mü?" diye sordu. "Hayır, ama ben senin sevgilin değilim." dedim. O biraz kızarmış şekilde "özür dilerim" dedi. Bende gülümsedim. Ardından beden salonuna vardık. Ben kızlar bölümüne girdim ve çantamdan kıyafetlerimi alıp giyindim. O da ne 'günlüğüm yok' diye içimden söylendim. Ama şuan günlük ile uğraşamazdım. Hemen bizimkilerin yanına gittim. Hepsi giyinmiş beni bekliyorlardı. Ben de giyinince ısınma harekelerine başladık. Çok sıkıcıydı. Sonra hoca bizi serbest bıraktı. Biz de tenis oynamaya karar verdik. Erkeklerde oynadı.
Oyun bitince Eray yanıma gelip bana bir telefon verdi. Telefon yep yeniydi. "Ne gerek var?" "Sen kırmadım ki" dedim. Eray gözlerime bakıp "O zaman hediye olarak kabul et. Olur mu?" dedi. Bende mecbur kabul ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Okul
ChickLitGözde yeni bir liseye başlayacaktır. Orada tanıştığı arkadaşları onu nasıl karşılayacak? Sadece okuyunca anlayabilirsiniz. Kitabın yeni bölümleri gelecek. İyi okumalar :-)