8.Bölüm- Haftasonu

208 19 1
                                    

                         Kaan evine gittikten sonra Gamze yanıma geldi ve ablamı da çağırdı. Bize konuştuklarını anlattı. Sanki onu benden daha çok seviyordu. Tabi ki böyle diyerek dalga geçiyordum. Yarın tatil olduğu için hiç saati önemsemeden üçümüz beraber romantizm filmi izledik. Çok güzel bir filmdi gerçekten. Saate baktığımda saat 02.30'du. O yüzden yatağımıza girip uyuduk.

     
              Sabah erkenden kalktık. Hep beraber cafeye gittik ve kahvaltıyı orada yaptık. Sonrada çay içtik. Tatlı yedik. Biraz sahilde yürüyüş yaptık. Sonra da eve gittik. Eve kuzenim Miray gelmişti. Miray benimle aynı yaşta. Evde yapacak bir şey bulamayınca lunaparka gitmeye karar verdik. Lunaparka babam, Emir, Gamze, Miray ve ben beraber gittik. Miray'ın anne ve babası Miray'ın babaannesi hasta olduğu için İstanbul'a gitmişlerdi. Okul nedeniyle Miray'ı götüremediler.

             Lunaparkta ilk önce hızlı trene bindik. Hızlı tren 5 kişilikti ve bizde zaten beş kişi olduğumuz için fazladan tren gerekmedi. Çok eğlenceliydi. Ardından korku trenine ve dehşet oteline girdik. Dehşet oteline Emir ve babam girmedi. Emir korktuğu için girmek istemedi. Babam ise Emir tek başına kalmasın diye onun yanında durdu. Korku trenine hepimiz bindik. Pek korkutucu değildi. Sadece Emir korkmuştu. Daha sonra dönme dolaba bindik ve akşam yemeği yemek üzere restorana gittik. Yemek yedikten sonra eve gittik. Miray yarında bizde kalacağı için bu akşam bizde kaldı. Eve geldik ve hep beraber komedi filmi izledik. Daha sonra hepimiz yatağımıza girip uyuduk.

          Ertesi sabah kalktığımda herkes yatağımın başında toplanmıştı ve saat 16.20'ydi. Neden bu kadar geç uyandığımı anlamamıştım.

          Sanırım çok yorgundum. Babam "Kızım maşallah. Ne yattın böyle. Vallahi hepimiz bayıldın sandık. Ben doktor aramayı bile düşündüm." dedi endişeli bir şekilde. Sonra ben "Üzgünüm ama çok fazla yorulmuş olmamdan kaynaklanıyor" dedim. Sonra birden kapı çaldı. Kapıyı Gamze açtı. Yanıma gelip kulağıma "Gözde çabuk hazırlan Eray geldi." dedi. Ne olamaz! Unuttum! Ah! Bugün beraber yemeğe ardından da sinemaya ve ordan da lunaparka gidecektik. Ama bu olmayacak. Hepsi benim yüzümden. Hemen pijamaları mı çıkardım ve mavi kot bahçıvan tulumumu giydim. Saçımı hızlıca at kuyruğu bağladım ve kapıya gittim.

         Eray "Hani bugün saat 13.30'da buluşacaktık." dedi kızarcasına. Ben "Of! üzgünüm. Çok yorgundum ve 10 dakika önce uyandım." dedim üzgün bir ifadeyle. Eray "Sorun değil. O halde hadi şimdi gidelim. Kaybedecek vakit yok." dedi. Babama "Ben gidiyorum. Geç gelebilirim. Görüşürüz." dedim ve Eray'ın yanağına bir öpücük kondurup bisikletime bindim. "Gözde bisikletle gitmyelim. Hem ben bisikletimi getirmedim. Yürüyelim." dedi Eray. Bunun üzerine bisikletimi bıraktım ve yürümeye başladık. Eray elimi tuttu ve gidene kadarda bırakmadı.

          Aç olmadığımız için lunaparka gittik. Ben hemen dönme dolaba binmek istedim. Bilet aldık ve bindik. Tam en yüksekteydik ki bir anda dönme dolap durdu. "Ah hayır ben çok korkuyorum." dedim. Eray bana sarılarak "Merak etme sevgilim" dedi. Bende ona gülümsedim ve korkmuyormuşum gibi davranmaya çalıştım. Eray yanağıma bir öpücük kondurdu. Yaklaşık 20 dakika sonra dönme dolap çalışmaya başladı.

         Sonra hızlı trene bindik. Aşırı derecede hızlıydı. Bu yüzden inene kadar Eray'a sarıldım. İndikten sonra benim karnım çok acıkmıştı. Bu nedenle restorana gittik. Ben köri soslu tavuk istedim. Eray ise tavuk pirzola yedi. Ardından çay istedik ve sohbet ettik. Telefonum mesaj geldiğini haber vermek için çaldı. Mesaj ablamdan gelmişti.

Ablam
Gözde biz Miray'ı evine bırakıcaz. Bu sebeple eve çok geç gelicez. Sen Yonca'ların evinde kal.

Ben
Tamam abla. Siz dikkatli gidin.

         Ardından Eray'a döndüm. "Şeyyy bugün sizin evde kalmam gerekiyor. Tabi size uygunsa." dedim. "Sorun değil. Kimdi mesaj atan?" "Ablam mesaj atmış. Kuzenimi evine bırakacaklar. Bu yüzden eve baya geç geleceklermiş." "Hmmm tamam o halde hadi bizim eve" dedi Eray ve onlara doğru yürüdük. Kapıyı Mert açtı. İçeride Tuba vardı. "Oooo kanka naber?" dedi Tuba ve Yonca. "İyiyim siz nasılsınız?" dedim. İkisi de aynı anda "iyiyiz" dediler. Yonca bir kahkaha attıktan sonra "Bak bu da yeni yengem" dedi ve sonra hepimiz kahkaha attık.

 
           "Kızlar bugün ben burda kalıyorum" dedim. Mert "uno oynayalım mı?" dedi hepimize hitaben. Tuba "Bence D/C oynayalım. Ne dersiniz?" hepimiz onu onaylamak adına başımızı salladık.

           İlk turda Tuba ve Yonca çıktı. Tuba, Yonca'ya sordu. "D mi C mi?" "D" "Eray'ı mı daha çok seviyorsun Mert'i mi?" "İkisinide aynı seviyorum." dedi. Tuba zaten böyle diyeceğini biliyordu. Bu yüzden bişey söylemedi.
           İkinci turda ben ve Mert çıktı. Ben, Mert'e soruyordum. "D mi C mi?" "C" "hmmm salonun ortasında yüksek sesle Tuba'yı çok seviyorum diye bağır." Bunun ardına Sokağa çıkıp "Ben Tuba'yı çok seviyorum" diye bağırdı.
  
          Hepimizin çok uykusu geldi. Bu nedenle oynamayı bıraktık ve Yonca misafir odasına yatağımı kurdu. Bende Yonca'dan bir pijama istedim. Getirince giydim ve yatağıma girince kendimi uykuya teslim ettim.

Yeni OkulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin