3.bölüm

72 5 0
                                        

       Hayat kimseye ikinci şansı tanımıyor. Ölüm elbet bir gün bizi de alıcak. Bu yüzden yaptığım şeylerden pişman olmamaya çalışıyorum. Keşkem olsun istemiyorum. Bu kısa ömrümde kimseyi kırmakta istemiyorum. En çokta kardeşimi. O yüzden geldiği anda ondan özür dileyeceğim. Sırf bu yüzden okuldan geldiğimden beri en sevdiği yemekleri yapmakla uğraşıyorum.

         Bugün Jer okula gelmedi tüm günü merak içinde geçirdim. Zaten Damon ve Stefan'ın kavgasından da hiçbir şey anlamamıştım. Gerçi beni ilgilendirmezdi de. Günün geri kalanıda derslere kafa yormakla geçti. Çıkışta bizimkiler tabi ki kafeye gittiler. Ben de sırf Jeremy'den özür dilemek için eve koştum.

          Fırındaki tavukta hazır olunca fırını kapatıp masaya son olarak su dolu sürahiyi de koydum. Kapının açılıp kapanma sesiyle gülümseyip salona geçtim.

-"Tam zamanında geldin kardeşim sana harika bir sofra hazırladım."

          Jeremy hızla yanıma gelip bana sarıldı. İlk başta şok olsamda hızla etkisinden çıkıp ben de sarıldım.

-"Elena, özür dilerim. Seni kırmak istemedim."
-"Ben de özür dilerim kardeşim, ben de seni kırmak istemedim."

          Gülümseyerek geri çekildim. Jeremy kaşları çatık bana bakıyordu. Umursamadan koluna girip mutfağa yönlendirdim. Masayı görünce çatık kaşları düzeldi ve tebessüm etti.

-"Ben çok açım. Eminim sende açsındır. Patlayana kadar ye."

         Jeremy'nin masaya oturmasıyla fırındaki tepsiyi çıkarıp tezgahın üzerine koydum. Jeremy'nin en sevdiği yer tavuğun göğüs kısmı olduğu için gögüs kısmını ayırıp tabağına koydum. Parmaklarıma üfleyip tabağı masaya koydum.

-"Bak bakalım beğenicek misin?"

         Jer tabağındakileri hızlıca yerken surat ifadesinden ben zaten sorumun cevabını almıştım. Tekrar tezgâha dönüp kendime de bacak ve kanat alıp masaya oturdum. Bardaklarımıza kola koyup birini Jer'e uzattım.

-"Al iç boğulma."

       Kafasını tabaktan kaldırıp koladan bir yudum aldı. Ağzı hâla doluyken bana baktı.

-"Çok gozol olmoş, olono soğlok."

        Ağzı doluyken konuştuğu için dediklerinden hiç bişey anlamamıştım. Zaten konuşurken ağzında ne varsa masaya saçmıştı. Gülerek yanımdaki peçeteden bi dal koparıp ona uzattım.

-"Al ayı ağzını yüzünü sil. Ağzın doluyken de konuşma bir daha."

        Peçeteyi elimden alıp ağzının önünde tuttu. Öksürerek kolaya tekrar uzanıp içti. Ağzındaki bitince tekrar boşluğu doldurmaya başladı. Önüme dönüp kendi tabağımdakilere odaklanarak ben de karnımı doyurmaya başladım.

        İkimizde sessizce yemeğimizi yedik. Tabaklarımız bittiğinde Jer içeri geçip televizyonun başına kurulurken ben mutfakla savaş içerisindeydim.

         Temizleme işi bitince salona geçip Jeremy'e baktım. Üçlü koltuğa uzanmış televizyon izliyordu. Tekli koltuğa oturup parmaklarımla oynamaya başladım. Onunla konuşmam gerekiyordu ama yine tartışmakta istemiyordum. Kendi içimde düşüncelerle boğulurken Jer oflayarak televizyonu kapatıp doğruldu. Gözlerini üzerimde hissedince ona baktım.

-"Tamam Elena hadi konuş."
-"Boşver güzel bir akşam bozmayalım."
-"Sen haklısın Elena ama ben böyle iyiyim. Hayatıma karışma."

        Bak sonra niye Elena bana öğüt veriyorsun der. Vur götüne otursun oturduğu yerde.

Son'umHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin