Vuslat mı?

8 1 0
                                    

Bera İldeniz Kaya



"Beni iyice anladığını düşünüyorum Bera. Bu oyunun kusursuz olmasını istiyorum. Oğlumun gözlerinde ki ışığı geri getirmeni istiyorum. Onu mutlu et. Bunu senden başka kimse başaramaz."

Handan Hanım gelini olacak kadına motive edici cümleler kurarken aynı zamanda oğlunun yüzünde oluşacak o gülümsemeyi hayal ediyor ve içi içine sığmıyordu.

Bera bunca yıl aldığı eğitimin, dinlediği anıların verdiği özgüvenle müstakbel kocasını beklemeye başladı. Adamı görmeden, sadece fotoğraflarına ve videolarına bakarak aşık olmuştu. Şimdi onun karısı olma düşüncesi midesinr amansız ağrılar sokuyordu. Heyacanla - bu gün defalarca kez yaptığı gibi- aynın önüne geçip mor şalını düzeltti. Kendini güzel bulan bir kadındı Bera. Orta boylu , bryaz tenli ve gök mavisine benzeyen gözleriyle ortalamanın baya üzerindeydi. Üstündeki beyaz, uzun gömlek elbise onun narin vücudunu ortaya çıkarsa da üzerine püskülleri olan mor uzun bir yelek giymişti. Ayağında ise ten rengi kısa topukluları vardı. Bir bakanın bir daha dönüp bakacağı kadar güzeldi. Aynada ki yansıması onun özgüvenini katlıyordu. Adını ve gelecekte ki soyadını tekrar etti içinden 'Bera İldeniz Hancı' . Muhteşem geliyordu ismi kulağa. Sonra birden 4 yıl önce ki hali geldi. Üniversteye ilk başladığı o gün sadece 'İldeniz Kaya' olduğu günler... Ama sonra kendini bu anıdan hemen kurtardı. O artık eski İldeniz değildi. O şimdi Sancak Hancı'nın, Bera Kaya'sıydı. Ve ömrü boyunca öyle kalmaya devam edecekti.


Konağın kapısı hiç durmadan çalınınca içinden tekrar etti ^Sancak Hancı'nın, Bera Kaya'sıyım^

Kapıya heyacanla koşup ,açtı. Karşısında uzun boylu, kumral saçlı, yeşil gözlü adamı artık adı-soyadı kadar tanıyordu. O'ydu işte Sancak Hancı...

Genç adam güzel gözlü kadınına bakarken donup kalmıştı. Gerçekten O'ydu. Bera'sı karşısında durmuş gülümseyen gözleriyle ona bakıyordu. Sonra kısa bir an çenesinin yanında ki gamzeye bakma gereği duydu. Ama gamze yoktu. Umursamadı. Yıllar O'dan gamzesini almış olmalıydı.

Kadın buğlu sesi ve nemli gözleriyle adını bir dua gibi fısıldadı

"Sancak"

İşte o an adamın kaskatı bedenin çözüldüğü andı. Dizlerinin üstüne çöküp kadının ayaklarına kapandı. Gözlerinden ,yaşlar bardaktan boşanırcasına dökülüyordu. O göz yaşlarına binbir özlem, binbir dua, yaradana binbir şükür vardı. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu koca adam.

İldeniz kısa bir an vicdan azabı ve kıskançlık yaşadı. Bu denli sevilen bir kadın olabilmek ve bu denli seven bir adamı nasıl kandırmalı diye. Sonra sildi bu düşünceleri. O gerçek Bera'dan daha çok seviyordu bu koca adamı. Gerçek Bera'dan daha çok hak ediliyordu sevilmeyi.


Ayaklarını adamdan kurtarıp O'da eğildi Sancak'ın önüne ve boynuna sarıldı.

"Sancak... Sevdalım, sevdiğim, çocukluğum..."

Adam gibi hıçkırarak ağladı. İki genç aşık eski konağın kapısının önünde dizleri üstünde birbirlerine sarılmış hıçkırarak ağlıyordu.

Adam aşkını bulduğunun zannetmesiyle, rüya gibi grlen bu anlara ağlarken; Kadın sonunda mutlu olacağının bilunciyle ağlıyordu. Artık onları mutluluk bekliyordu.


Yalnız Handan Hanım'ın ve İldeniz'in bir şeyi atlamışlardı. Gerçek Bera ve Sancak illa ki bir araya geleceklerdi ve mutlaka birbirlerine ait olduklarını anlayacaklardı.

Bu hikayenin mutlu sonu bu kare değildi. Onların önünde uzunca bir ömür vardı ve kaderin ağları doğuştan ilmek ilmek işlenmişti...











Ben geldim. Güzel okurlarım. Bölüm şarkım: Manuş Baba/Gitme


Sancak HANCI








BOŞ SOKAKLAR (SOKAK SERİSİ-1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin