Gülmemek için yanaklarımı ısırdığımı hatırlıyorum, ama bunu anladığında kendisi kahkaha attı. Bu iğrenç durum ona da komik geliyordu.
Babasız bir piç olmak.
"Peki?" dedim aklımdaki soruyu yöneltmek için ama gülümsemesi yüzünde soldu.
"Bilmiyorum."
Victor Van Art.
Evet, senin Victor'un.
"Peki onların ölmesine neden izin verdin?"
Nereden cesaret bulduğumu, sorularımı ona korkusuzca ve telaşsızca yöneltebildiğimi bilmiyorum.
Victor rahatsız olmadı, yalnızca "Böyle olması gerekiyordu." dedi.
Kırmızı şarapla doldurduğu bardağı avucuma bırakırken yeniden gevşememi söyledi.
"Ölümsüz bir hayat-" dedim "Mükemmel olmalı."
"Sonsuza kadar yaşamak ve sonsuza dek genç kalmak, başına gelebilecek en harika şey insanın."
"Sonsuz bir hayat." diye fısıldamıştım kendi kendime.
O an ötesinde durduğum şey buydu, ölümsüzlük.
Reddedilmesi ihtimal dahilinde bile olmayandı.
Söylesene, sen reddeder miydin?
"Sonsuz hata şansı da veriyor kişiye bu." dedi Victor "Aynı hataları binlerce kez yapma lüksü- Ya da yaptığın hiçbir şeyi hata olarak görmez, bunun için üzülmezsin."
"Neden ben?" dedim aptal bir kız gibi.
Gülümsedi "Bu sesin ziyan olmasını istemeyiz, değil mi?" kadehini kaldırdı dudaklarına götürmeden önce, o andan sonra artık gözleri Victor gibi bakmıyordu.
Olduğu şey gibi bakıyordu gözlerime.
Bir canavar gibi.
Bir canavarın avına baktığı gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benny Bart
Non-FictionMükemmelliğin ete kemiğe bürünmüş haliyim- ve şey, ölümsüzlüğün de kusursuzluğuna sahibim.