Bir süre Batu yanında üç kişi ile geldi. Grup üyelerini tek tek tanıtmaya başladı.
- "Grubumuzun solisti Kaan, davulda Oğuzhan ve bas gitarda Nicholas var." Daha sonra bizi onlara tanıttı.
Hepsi teker teker gülümseyerek ellerini uzattı. Kaan uzun boylu, kumral, kahverengi gözlü, Oğuzhan orta boylu, beyaz tenli siyah saçlı, koyu kahverengi gözlüydü. Sıra Nicholas'a geldiğinde Cansu heyecanla elini uzattı ve "Merhaba ben Cansu" dedi. Onu beğendiği her halinden belliydi, haksız da sayılmazdı. Sapsarı saçları parlak mavi gözleri, kirli sakalı vardı. Kendine has yüz hatları ve uzun boyuyla gayet dikkat çekiciydi. Kısaca Cansunun ilgisini çekebilecek bir tipti.
Tanışma faslı bittiğinde diğer grup yerlerini almışlardı. Cansu ve Nicholas muhabbeti ilerletirken, Oğuzhan ve Kaan hararetli bir şekilde aralarında bir şeyler tartışıyorlardı. Batu da bana gülerek "Grubu nasıl buldun?" diye sordu.
- "Bana pek hitap etmese de eğleniyorum. Ama açıkçası sizde daha çok eğlenmiştim."
- "Fark ettim" dedi ve muzipçe gülümseyerek " ne tarz müzikler dinliyorsun" diye sordu.
- "Genelde tür ayrımı yapmadan kulağıma hoş gelen her müziği dinlerim ama metal müziğe biraz mesafeliyim."
- "Bence biz bu gece senin fikirlerini biraz da olsa değiştirdik."
- "Kendi ağzımla beğendiğimi söylemeseydim bu özgüvenin karşısında inkar ederdim ama dediğim gibi az önce pot kırdım. Sana hak vermekten başka çarem kalmadı."
- "Bu kadar dürüst olman hoşuma gitti. Benim özgüvenim diğer mesafeli olduğun konularda da fikrini değiştirmeye yeter."
- "Tamam o zaman. Senin için bir liste çıkarabilirim."
- "Merakla bekliyorum."
Hepimiz konuşmaya dalıp saatin kaç olduğunu unutmuştuk. Hafiften sarhoş olduğumu fark ettiğimden içimde eve gitme isteği oluştu. Aralarında yemeğe gitme planı yapan Nicholas ve Cansu bizi de davet etti. Açıkçası bu plan beni rahatsız etmişti bu yüzden Cansuyu benimle tuvalete gelmesi için çağırdım.
- "Daha tanışalı bir gün bile olmadı, gecenin bu saatinde yemek nereden çıktı?"
- "Çok hoş ve kibar biri. Sanırım ondan hoşlandım."
- "Tam senlik cevap, şaşırmadım. Ama ben yokum, eve gidip uyumak istiyorum. Kendine dikkat et ve eve vardığında lütfen bana haber ver."
- "Tamam, söz veriyorum."
Masaya geri döndüğümüzde Oğuzhan ve Kaan çoktan gitmişti. Batu da bana dönerek "eee biz de gidiyor muyuz?" diye sordu.
- "Teşekkür ederim ama ben eve gideyim."
- "Tamam o zaman geç oldu seni eve bırakayım."
O kadar rahatsız hissediyordum ki sorgulamadan kabul ettim. Nicholas ve Cansuyla vedalaşıp arabaya bindik ve yola çıktık. Yol boyunca kimse konuşmadı, yolu tarif etmem dışında. Eve vardığımızda ben arabadan inerken Batu " gerçekten bu gece gelmene çok sevindim, iyi geceler" dedi. Ben de "iyi geceler" dileyip kapıyı kapattım. Apartmana girdiğimi görünce hızla uzaklaştı. Bu hareketi çok hoşuma gitmişti ve bunu sarhoş olmama bağladım. Yatağa uzandığımda kafam karışık ve hasta gibi hissediyordum. Eve geldiğimi gören Mozart yanıma uzandı. Ninni gibi gelen mırıldanışları eşliğinde kendimi uykuya teslim ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HERA
Novela JuvenilBen Doğa, üniversitede ilk yılım ve bölümüme gönülden bağlıyım. Ailem, okulum, Cansu ve birtakım hobilerim ile çoğunuza sıkıcı gelecek bir yaşama sahiptim. Ta ki biricik ödev avcım ile tanışana kadar. Zaman zaman kavga ettiğimiz, ama her zaman birli...