Luna başını paramparça edecek o sesten kaçabilmek için yürümeye başladı.
Nereye gittiğini bilmiyordu, ne yaptığını da.
Yalnızca kaçıyordu işte. Kaçtığı şeyin ne olduğunu bile bilmeyerek.
Luna karlarla kaplanmış koca bir çınar bulduğunda onun gölgesine oturdu ve dizlerini kendine doğru çekti. Elleriyle kulaklarını sımsıkı kapatmıştı ve farkında olmadan sallanıyordu.
Bu sesin bir an önce kendisini terk etmesini istiyordu.
Kendisini çağıran sesin.
Bundan önce defalarca kez annesinin, hatta ölülerin bile seslerine şahit olmuştu. Ama bu ses onun bilincini kapatıyordu. Düşünme yetisini elinden alıyordu.
"Hayır." diye fısıldadı Luna "İstemiyorum."
Luna dakikalar sonra zihnindeki sesler hafiflediğinde başını kaldırdı. Hava yavaş yavaş kararmaya başlıyordu ve Hogsmeade'in dışına çıkmıştı. Buradan küçük dükkanları ancak görebiliyordu. Zorlukla.
Luna ayağa kalktı ve bir an önce Hermonie ve Ginny'in yanına gitmek için inanılmaz bir istek duydu içinde.
Belki de onlara anlatmalıydı son zamanlarda kendisini uykularından sıçratarak uyandıran bu sesi.
Kendisine destek olacaklarını biliyordu.
Onlar Luna'nın bu hayattaki tek arkadaşlarıydı. Harry Luna'nın duyduğu bu seslere karşı daha anlayışla yaklaşabilirdi, ama Harry burada yoktu ve onu rahatsız da etmek istemiyordu.
Luna yürürken zihnini meşgul eden düşüncelerden nihayet kurtuluğunda, çevresine bakındı.
Bambaşka bir yere gelmişti.
Karların üzerinde kurtların ayak izlerinin olduğu bir yer-
Luna eğildi ve ayak izlerine dokundu parmaklarının ucuyla.
Buraya nasıl geldiğini bilmiyordu, oysa Hogsmeade'ye gitmek için yürümüştü bunca yolu.
Kurtların ayak izleri çok sıktı ve Luna ensesinde bir nefes hissetti.
Korkuyla arkasına döndüğünde bunun sadece rüzgar olduğunu anlayarak rahatladı. Derin bir nefes aldı kendisini rahatlatmak için.
Ama önüne tekrar döndüğünde, rahatlamak için erken davrandığını anladı.
Ensesinde hissettiği nefesin sahibi, karşısında duruyordu.
Eğilmişti ve merakla kendisine bakıyordu gözleri.
Luna arkaya kaçmak istediğinde düştü toprağın üzerine ve poposunun üzerinde geri geri gitmeye başladı.
Cisimlenme derslerini yeni almaya başladığı için, cisimlenemezdi.
Ve bu adam-
Herkesin adını korkuyla andığı... kurtadam Fenrir Greybeck'ti!
Luna yutkundu ve karşısında bir kurdun bedeninde doğmuş ama insan özellikleri de taşıyan çirkin adama baktı.
"Merhaba." dedi ne dediğini düşünmeden.
Adam elini Luna'ya uzattı, gülümsüyordu. Luna kendisine zarar vermeyeceğine inandırmak istedi bu adamın, ne kadar çirkin olursa olsun biri kendisine gülümsediği an, Luna onun iyi olduğuna inanmak isterdi.
Yine öyle oldu.
Kendisine uzatılan eli tutarak ayağa kalktı ve Fenrir'in kanla parıldayan gözlerinde hain bir pırıltı yakaladı.
Geriye çekileceği an... Çok kötü bir şey olmuştu.
Kısacık bir anda, Fenrir ellerinde Luna'nın asasını tutuyordu.
Ve birkaç saniye sonra Fenrir'in sürüsü ağaçların arkasından çıkmaya başladı.
Luna yutkundu ve kaçmak için geriye attı adımını, asası umurunda değildi. Burada olmaması gerekiyordu.
Hayattaki en büyük korkusu karşısında duruyorken, nasıl asası için endişelenebilirdi ki?
Luna arkasına döndü aniden ve koşmaya başladı.
Taa ki birinin gergin ve güçlü kolları kendini durdurana dek.
Gözlerini kaldırdığında bu sarı saçların ve mavi gözlerin küçükken her daim birlikte oyunlar oynadığı, şimdilerdeyse kendisine düşman kesilen Malfoy'a ait olduğunu gördü.
Draco Malfoy.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tom Riddle ve Luna Lovegood
Fanfiction! İlk ve tek Luna Lovegood - Tom Riddle kurgusudur! Luna Hogwarts'da geçirdiği son günlerinde Tom Riddle güncesiyle karşılaşır ve bu günlük, sahibiyle beraber onu kendi gizemine çeker. *** "Pekala." Luna kelimeler yok olduğunda tamamen suskunluğa bü...