Luna'nın farkında olmadan gözleri doldu. Luna elini Dobby'e benzeyen ev cinine doğru uzattı, ev cini şaşırmıştı -bugüne dek insanlar tarafından iyi muamele görmemişti ne de olsa. Ama sonra Luna'ya güvenebileceğini anladı ve onun kendine uzanan eline bıraktı küçük parmaklarını. Diğer ev cinleri bu yaşananları pörtlemiş gözlerle izliyordu.
Luna "İsmin ne?" diye fısıldadı.
Ev cininin gülümseyen yüzü soldu bir anlığına ama sonra Luna'nın mavi ve şefkat dolu bakan gözlerine değdiğinde bakışları yeniden gülümsedi "Bir ismim yok."
"Mmm." dedi kendi kendine Luna "Sana bir isim vermeyi teklif etsem bu kabalık olur mu?"
"Efendim?" dedi ev cini insanı yerinden sıçratacak kadar tiz sesiyle. Sean gözlerini devirde bu sese ama Luna hiç etkilemiş, rahatsız olmuş görünmüyordu "Bir isim mi vereceksiniz bana?"
"Hayır- yani evet ama eğer sen de istersen, lütfen beni bağışla sahibin gibi davranıyorsam.."
"Hayır hayır hayır, siz çok iyisiniz efendim." Yere eğ'ileceği sırada Luna onun kibar omuzlarından tuttu "Size nasıl teşekkür edebilirim? Daha önce kimse bana böyle iyi davranmamıştı."
Ev cininin pörtlek gözleri yaşla doluyordu, Luna ona sarılmaktan kendini alamadı. Diğer yandan da teselli etmeye çalışıyordu ev cinini.
Gece sona ermeden önce Luna ona 'Dobby' ismini teklif etti, ama eğer başka bir isim varsa aklında bunu kendisine söylemesi gerektiğini de ekledi- ne de olsa ikisi beraber karar verebilirdi ancak isim konusunda.
Ev cininin gözleri parıldayarak kabul etmişti, Dobby'nin hikayesini o da duymuştu her ev cini gibi.. ama diğer ev cinleri gibi korkmamıştı o Dobby'nin özgürlük aşkından, ona özenmişti ve bundan sonraki hayatı boyunca onun ismini gururla taşıyacaktı.
***
"Aniden gitmek zorunda kaldığım için üzgünüm Tom." diye yazdı Luna, Dobby'le konuştuktan sonra ve onu mutlu ettiğinden de bu yana çok huzurlu hissediyordu kendisini "Ve eğer seni kırdıysam özür dilemek istiyorum."
"Hayır, beni kırmadın Luna."
"Bunu duyduğuma sevindim." Luna sohbeti nasıl devam ettirebileceğini merak etti ya da en azından bitirecekse bunu kırıcı olmayacak şekilde belirteceğini.. Gözleri inatla kapanıyordu, haddinden fazla uyumasına rağmen hala uykusu vardı "Bana anlatmak istediğin bir şey var mı?"
"Ne duymak istersin?"
"Ruhunun bir günlüğün içine sıkışıp kalmasını... eğer bu doğruysa, sana yardım etmek istiyorum."
"Ancak kurtulmak isteyenlere yardım edebilirsin Luna."
"Peki sen?"
"Hayır, ben burada olmaktan memnunum."
Luna, Tom'un haklı olduğunu biliyordu- ama yine de içindeki bir şey -vicdanı- onun ruhunun bir günlüğe hapsolmuş olmasına karşıydı... üstelik orada mutlu olduğuna da inanamıyordu nedense.
"Yardım etmemi istediğin an burada olacağım."
"İnsanlar.." yazdı Tom, nasıl devam edeceğini bilemedi birkaç saniye "İnsanlar birbirine yardım etmez Luna, birbirlerinin ayağını kaydırır."
Luna o anda Draco'yu düşündü, ama ona artık kızgın değildi. Nefretse hiçbir zaman etmemişti. Kendisini bir canavarın önüne iterken buna mecbur kalmış olmalıydı, kimse bunu yapmazdı kendi isteğiyle ne de olsa. Gülümsedi "Yanılıyorsun Tom, insanlar birbirinin ayağını kaydırmaz.. buna ancak mecbur kalabilirler ve bu bile düşük bir ihtimal."
"Nasıl buna inanabilirsin?"
"Dünyaya baktığım pencerenin önüne çiçekler ektim." Luna kıkırdadı "Evet, bunu yapmadım ama yakında evime döndüğümde yapacağım. Biliyor musun? Babam çiçekleri çok sever."
"Babanın öldüğünü sanıyordum." yazdı günlük.
Luna ona bu ayrıntıyı ne zaman verdiğini hatırlayamadı, dahası verdiğinden bile emin değildi.. ama umursamadı "Yalnızca bedenen aramızda değil, ama o hep yanımda, annem de öyle."
"Baban neden öldü?"
"Babam-" Luna yutkundu, kötü anıları ısrarla zihninin ötesine atıyordu ve şu an babasının ölümü tüm çıplaklığıyla karşısındaydı "Onu karanlık taraftakiler öldürdü."
"Karanlık taraf.." Luna gözlerini kırpıştırdı yazıları atlamamak için "Kimdi onlar Luna?"
"Birçok insan karanlık taraftaydı, ama geçen yıl her şey bitti- dünyamız kötülükten tamamen kurtuldu."
"Her zaman kötüler olacak Luna."
"Ve iyiler de."
"Artık uyuman gerekiyor."
Luna kapanan göz kapaklarını zoraki açtı ve gülümsedi günlüğe bakarak "İyi geceler Tom, kendine iyi bak."
"Bana söz vermen gerekiyor."
"Pekala, söz."
"Neyin sözünü istediğimi sormayacak mısın?"
"Sana güveniyorum Tom."
"Teşekkür ederim Luna." Luna ayağa kalktı ama gözleri hala kağıttaydı "Daha önce kimseden bana güvendiğini duymamıştım. Ve yarın vakit geçireceğiz, bunun sözünü vermeni istemiştim."
***
Luna Hermonie'nin kolları kendini sarmış halde uyandı. Ginny de ikisinin ayak ucunda uyuyordu. Luna ayağa kalktı ve arkadaşlarına baktı, normalde yarım saat öncesinden kalkmış olmaları gerekirken hala tembel tembel yatakta yatıyorlardı.
Luna, Ginny'in yanına yanaştı ve kızın yüzüne dökülen kızıl saçlarını parmaklarıyla yüzünden çekti "Ginny tatlım."
Ginny arkasını döndü ve elleriyle kulaklarını kapattı "Biraz daha uyuyacağım Luna."
"Geç kalacaksınız." Ginny yeniden rüya alemine dalmış görünüyordu, Luna bu kez Hermonie'ye yanaştı. Kızın çalı kadar dağınık saçları tüm yüzünü gölgeliyordu. Luna onun burnuna dokundu "Herm hadi uyan."
"Sabah mı oldu?" Hermonie yatağında doğruldu ama gözleri hala kapalıydı "Yeni uyumuştum ama."
"Ginny uyanmıyor."
Hermonie ayağıyla Ginny'i dürttü "Ginny uyan hadi, kahvaltı yapamadan derse gireceksin yoksa."
"Sen kendine bak Herm." dedi Ginny, sanki az önce inatla uyuyan o değilmiş gibi birden ayağa kalktı ve rutin işlerini halletmeye koyuldu. 10 dakika sonra tamamen hazırdı ve Hermonie'nin başında dikilen bu kez oydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tom Riddle ve Luna Lovegood
Fanfiction! İlk ve tek Luna Lovegood - Tom Riddle kurgusudur! Luna Hogwarts'da geçirdiği son günlerinde Tom Riddle güncesiyle karşılaşır ve bu günlük, sahibiyle beraber onu kendi gizemine çeker. *** "Pekala." Luna kelimeler yok olduğunda tamamen suskunluğa bü...