Bölüm 3"Çocukluk"

4 1 0
                                    

Kalbimde yaşanan bu hisse anlam veremiyordum. Garip bir heyecan ve korku içine girmiştim. Gelme umudunu kesmişken tamamen şimdi aniden gelmiş olması beni bozguna uğratmıştı. Ayakkabılarımı tabiri caizse hızla fırlatarak çıkardım ve içeri girerek"nerede o" dedim Damlaya bana salonu işaret ettiğinde hızla salona geçtiğimde arkası dönük bir şekilde çocukluk fotoğraflarımıza bakıyordu.

Kumral dalgalı saçlarıyla hiç değişmemişti. Sadece görmeyeli çok büyümüştü. Geldiğimi anladığında yavaşça bana döndü ve yeşillerini benimle buluşturdu.Elimde olmadan yavaşça dudaklarımı içe doğru bükerek gülümsedim. Bana önce tepkisiz bakarken gözlerinde ki özlem her şeyi ele veriyordu.

Yıllar sonra o gelmişti. Küçüklüğüm gelmişti. Abim gelmişti. Küçük kardeşim gelmişti. Uzay yıllar sonra tekrar gelmişti.

Ona sarılmak için kendimi zor tutarken o bunu anlamış gibi kollarını açmıştı. Gülerek yanına gittim ve kollarının arasında kayboldum. Bu çocuk neden bu kadar büyümüştü ki.Bir süre sarıldıktan sonra yavaşça o güvendiğim kollardan çıktım ve yine aynı ruhsuz kıza dönerek bakmaya başladım ona bu değişimime şaşırmış olsa da bir şey demedi. Onun yerine "Ç-Çok büyümüşsün" demeyi tercih etti.

Ben hala açıklama yapmasını beklerken o ısrarla sessiz kalıyordu. Bu sırada Damla da yanımıza geldi ve Uzay ve bana bakmaya başladı. Ona hala düz bakışlarla bakıyordum. Çünkü en son gidişinde kavgalıydık. Benim mafyaya katılmamı istemiyordu duygularımı yitirmemi acımasız bir katil olmamı istemiyordu. Ama yanlış yaptığı şey ben daha 12 yaşımda katil olmuştum. 12 Yaşımda duygularımı yitirmiştim. 2 yıl olmuştu ve ortalıklarda yoktu. Ben 16 yaşımda çeteye katıldıysam o bana kızıp bizi ter etmişti. Ve şimdi 18 yaşımda karşımdaydı.

Konuşmaya başlamasıyla dikkatimi ona verdim. "Özür dilerim. Ne olursa olsun bırakmamalıydım sizi. Bunun affı yok farkındayım bunca zaman nerede ne yaptığımın açıklamasını da yapamam size. A-Ama sizi gerçekten çok özledim beni affeder misiniz?" Bir adım attı ve başını eğerek bana bakarak "Affedebilecek misin beni güçlü kızım?" diye sordu.

Bunca zaman nerede olduğunu biliyordum her şeyin farkındaydım o da zor şeyler yaşamıştı çünkü bunca zaman onu takip ettirmiştim ama asla karşısına çıkmaya cesaretim olmamıştı.Ona bir süre baktım ve önce gözlerimde ki duygusuz bakışları sildim "özür dilerim çimen gözlüm" diyerek bende ona sarıldım.

Bu sırada Damla'nın öksürme sesiyle onuda kollarımız arasına aldık. Yine beraberdik. Damla birden kollarımızın arasından çıktı ve hızla ellerini bir birine vurarak hadi yemeğe diye bağırdı. Bağırmasıyla suratımı buruştururken Uzay gülüyordu.

Mutfağa geçtik ve yemeye başladık. Damla her zaman ki gibi hiç durmadan konuşuyordu. "Ay itiraz istemiyorum artık bizimle kalıyorsun gerekirse Mehir koltukta yatar ama artık buradasın" dedi. Ben bu dediğine göz devirdim çünkü evde boş kullanılmayan bir oda vardı yani silahları çıkardığımızda boş oluyordu. Birden yana döndüğümde Uzay'ın kaşlarının çatılmış olduğunu gördüm.

Sonra Damla'nın Mehir dediğini hatırladım ve bu yüzden suratımı buruşturdum.Sahte bir sırıtışla "karşında Mehir Aksoy duruyor." dedim. Bu dediğime daha da kaşlarını çatarken "peşimde adamlar var onlardan kurtulmak için yaptım ama bugün birisi sanırım beni buldu ama konumuz bu değil kaşlarını düzelt ve yemek ye uzun zamandır midene doğru düzgün bir şey sokmuyorsun" diyerek hem açıklama yaptım hem de neler olduğunu bildiğimi belirttim.

Kaşları bir süre daha öyle kaldı ve sonra yavaşça düzeldi onu umursamadan yemeye devam ettim. Sonra aklıma gelen şeyle kafamı kaldırdım ve Uzay'a bakarak sırıttım. "Yarın okula hep beraber gideriz artık" dedim.

İçtiği çorbayı zorla yutarken "nasıl lan" diye soru yöneltti. Bende "bildiğin iki okuldan da atıldım bu sonuncu ve sizin okuldayız" dedim. "Damla ne alaka sen atıldıysan ?" dedi bu soruya Damla atladı hızlıca "hanımefendi beni peşinde sürüklemeye bayılır da " bu imasına göz devirirken Uzay'ın sorusuyla bir kaç dakika bekledim "Peki Sa- pardon Mehir" imasına tepki vermedim o da devam etti "sen neden okula gidiyorsun okuldan nefret ederdin şuan istesen okumayabilirsin" dedi "evet istesem gitmem ama Damlayı korumam gerek benim üzerimden ona da zarar vermeye çalıştılar çünkü" bu dediğimle kaşları çatıldı ve Damlaya baktı o pek umursamıyordu bu konuyu çünkü bana çok güveniyordu. Ama güvenmemeliydi.

Yemek yedikten sonra Damla ile beraber sofrayı topladık. Uzay'ın da yatacağı yeri hazırladıktan sonra herkes odasına çekilmişti.

Odamın içi siyah olmasına rağmen bu beni rahatsız etmek yerine huzur veriyordu. Bu gece de uyuyamayacağımı bilmeme rağmen yinede gözlerimi kapattım ve içimde ki çocuğun sesini duydum yine.

Ona göz kulak olacak biri geldi neden hala yaşıyorsun. Artık dayanacağı biri var sonuçta. Kabul et yakında sana ihtiyacı kalmayacak bu yüzden geçmişine bırak kendini  , bırak yaşamayı kavuş artık huzura. Beni huzura kavuştur. 

Dinledim yine bu sefer cevap vermedim ama haklıydı sadece biraz daha kalıp sevdiği birine  kavuştuğunu görmek istiyordum. Bu yüzden bu sefer yüzleşmedim ve kendimi boşluğa bıraktım düşünmedim kimseyi uyuyamadım da.

* * *

Bunu tam nerede bitireceğimi bilemedim ve bölüm hiç içime sinmedi eğer sizde beğenmezseniz bunu silip yenisini yazabilirim bu aralar fazla zamanım olmadığı için bunu yazabildim ancak.Ve sanırım yazdığım en uzun bölümdü.

Uzay hakkında ne düşünüyorsunuz ?

Yada Sayenin diğer adıyla Mehir'in çocukluğu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kitapta olmasını istediğiniz bir şey var mi peki ?

Sizi seviyorum...



Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 01, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GölgeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin