08

872 95 24
                                    

"gerçekten felix'le tanışmak mı istiyorsun?" chan sordu. şu anda, hyunjin ve chan telefonda konuşuyorlardı. 2 gün içinde 3. kez. hyunjin chan'ın şaşkınlığına güldü ve evet dedi. hemen ardından felix mutlulukla çığlık attı. "CHAN'IN ERKEK ARKADAŞI BENİMLE TANIŞMAK MI İSTİYOR?"

"o benim erkek arkadaşım DEĞİL!" chan felix'e çıkıştı. "evet chan, sen öyle diyorsan." felix güldü, chan'ın tepkisini komik bulmuştu.

chan ifadesizleşti. "hyunjin onunla tanışmana izin vermiyorum."

hyunjin iç çekti, henüz vazgeçemezdi. bu kadar kolay değil, her neyse. "lütfen, channie."

"hayır."

"channie."

"hayır."

"channie."

"hayır."

"channie."

"hayır."

"channie."

"hayır."

"channie."

"hayır."

"bal—"

"felix ayakkabılarını giy!"

artık kesinleşmişti. hyunjin felix'le tanışacaktı.

birkaç saat sonra, hyunjin kapının çaldığını duydu. felix ve chan gelmişti. kapıyı açar açmaz iki çocuğu hemen içeriye aldı.

çocuklar etrafa bakındı, hyunjin'in hemen arkasında duran diğer çocuğu fark ettiler. felix onu göstererek sordu "hyunjin bu erkek arkadaşın mı?"

seungmin vurulmuş gibi davranarak yere düştü. "hyunjin gibi biriyle çıkacağımı düşünmen... standartları fazla düşük olan biri gibi mi görünüyorum?"

hyunjin seungmin'e dik dik bakıp kaburgasına tekme attı. nazikçe seungmin'i gösterdi.

"felix, chan, bu seungmin. şeytanın çocuğu olarak da bilinir." hyunjin dişlerini gıcırdatarak söyledi. "seungmin, bunlar felix ve chan."

seungmin ayağa kalkıp felix ve chan'ın elini sıktı. "memnun oldum."

felix kafasını salladı, seungmin'e gülümsedi. kahve saçlı olan gülümsemesine karşılık verdi.

"pekala jinnie. neler planladın?"

"şey aslında—"

hyunjin  ne planladığını açıklamak üzereydi ki seungmin araya girdi. "felix gelip peluşlarımı görmek ister misin? onlardan... yüzlerce var." platin saçlı çocuğa bakarak gülümsedi.

felix'in gözleri parladı ve hızlıca kafasını salladı. "evet çok isterim!"

seungmin hemen felix'in bileğini kavradı ve küçük bir koridordan odasına doğru götürdü.
birkaç saniye sonra, hyunjin ve chan felix'in mutluluk çığlıklarını duyabiliyorlardı, hemen ardından seungmin kapısını kapattı.

"sanırım sadece sen ve ben kaldık. o zaman... ne planlamıştın?"

hyunjin DVD oynatıcısını göstererek gülümsedi. "sadece biraz film izlemek istiyordum mesela..." DVD yığınında göz gezdirdi. "lilo ve stitch?"

chan kafasını salladı, hyunjin filmi açarken onun koltuğuna yerleşti. zaman zaman felix'in kahkaha attığını duyabiliyordu.

"mısır patlatmalı mıyım? veya battaniye getireyim mi? bekle hayır. cevaplama. belirli cevap evet. geri geleceğim." hyunjin minik bir çığlık attı, biraz fazla heyecanlanmıştı. battaniye alıp mısır patlatmak için gitti.

sadece birkaç dakika sonra tekrardan oturma odasına döndü. koltuğun önündeki kahve masasına patlamış mısır kasesini yerleştirdi.

"battaniyeyi paylaşmak zorundayız. seungmin diğer battaniyelerin hepsini aldı." hyunjin omuz silkti. genç olan chan'ı battaniyeye sararken chan sadece gülümseyip başını salladı.

hyunjin chan'ın yanına oturdu ve patlamış mısır kasesini aldı. battaniyenin altına girdi ve uzaktan kumandadan oynata bastı.

ilk başta, chan ve hyunjin birbirinden mümkün olduğunca uzaktı. ama zaman geçtikçe ve daha fazla film izlemeye başladıklarında işler değişti.

sonunda hyunjin sırt üstü uzanıyordu, kafası koltuk yastığındaydı. şu anda 3. filmlerindelerdi. zootopia. ve bitmek üzereydi. chan adeta bilinçsizce birazcık gerindi, hemen ardından hyunjin'e doğru kıvrılıp göğsüne uzandı. büyük olan hyunjin'in göğsüne sokuldu ve iç çekti.

"en çok seninleyken mutluyum jinnie."

uzun olan kıkırdadı ve chan'ın kıvırcık saçlarıyla oynadı, büyük olanı rahatlatıp uykuya sürükledi..

"biliyorum. iyi geceler, benim sinirli çocuğum."

EDGY. hyunchan ✿ [tr çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin