"kahvaltı hazır hadi gel." yüzüme baktığında dolu gözlerimi fark etmemesi için çabalıyordum.
"sen ağladın mı?"
"h-hayır,ben üzerimi değiştirip geleyim." elini bacağıma koydu.
"bak,ben yıllarca sana annelik yapamadım kara kuzum,hiçbir anında yanında da değildim. mutlu olduğunda,üzgün olduğunda,kızgın olduğunda.. ilk yanında olması gereken kişi bendim ve ben olamadım. ama artık bazı şeyleri değiştirmek istiyorum. biliyorum geç kaldım,bu zamana kadar annelik yapmadın şimdi mi aklına geldi diyeceksin,haklısın. geç de olsa farkına vardım ve yanında olmama izin ver kızım,lütfen."
omzunayaslandım ve gözyaşlarımı serbest bıraktım.
"anne ben çokyoruldum. sevilmemekten,fark edilmemekten.. o kadar yıl boyunca herkesi gören o,bir kez olsunbeni göremedi. anne ben sevilemeyecek kadar kötü bir insan mıyım?" gülümsedi.
"seni fark etmiştir ama mecbur kalmıştır belki. insan mecbur kalır bazen. evlendiği kişiyle evlenmeye mecbur kalır,birini seviyor gibiyapmaya mecbur kalır,bilemezsin. azer belki mecbur kalmıştır başkasını seviyor gibigözükmeye. ya da aşık olmuştur zaten gözlerinde bakarken kaybolduğuna." alnımı öptü.
"hayat pes etmen için çokkısa ama pes etmemen için de bir hayli uzun. pes etme güzelkızım." sıkıca sarıldım. ••• "efendim."
"kapıda seni bir hediye bekliyor kara kuzu,giyin gel. kapınınönündeyim."
"hayırdır ne oldu?"
"bekliyorum." dedi ve yüzüme kapadı,bi kez öküzlük yapmasa şaşarım.
merakla evin kapısını açtım. siyah bir kutu ve üzerinde bir not vardı.
•Damla, damla sevgili. Bir gün akıp gideceğiz hayata. Duvarlar yıkılacak, açılacak bütün kapılar bilesin. Benim yüreğim sensin şimdi, seni vurur durur. Ve yine damla, damla çoğalıyorsun içimde. Yılmaz Güney
kalp ritmim hızlanırken heyecanla kutu ile odamaçıktım. içinde o gün aslı için aldığı kırmızı elbisevardı.
elbiseyi giydim ve saçımı düzelttikten sonra hızlıca evden çıktım. arabanın içinden bana yolladığı hayran bakışlar beni fazlasıyla heycanlandırsa da bir şey belli etmemeye çalışarak arabaya bindim.
"neden aslı için aldığın elbiseyi bana gönderdin?"
"elbisenin gerçek sahibi sendin çünkü." anlamazca ona baktım.
"aslı'nın bundan haberi var mı?" ofladı.
"gidince anlatacağım her şeyi."
"nereye gidiyoruz?"
"pavyona gideceğiz karaca." çatıkkaşlarla ona döndüm.
"karılarla yiyişmelerini izlemek istemiyorumsağa çek ineceğim azer."
"yav kızım bi otur oturduğun yerde,şaka ettim bizim eve gideceğiz." kafa salladım. ••• "azer annenler ne-" aniden beni duvara yasaldı.
"bi sus allah aşkına,şimdi susturucam olmayacak." gülümsedim ve yakasını tutup kendime çektim.
"aslı'yla sevdiğim içinsevgili değildim. geçen gün vurulmuştum ya hani,beni vuran aslı'nın babasıydı. babası ile düşmandıkve sadece onu bitirmem için kızına ihtiyacım vardı. aslı da bana yardım etti sadece bunun için. gerçi benim bitirmeme gerekkalmadan kendisi intihar etmiş. her neyse kısacası bunu söylemekistedim."
ağzım açık söylediklerini dinlemiştim. annemin dediği doğru çıkmıştı,o bir şeylere mecbur kalmıştı.
"yani?" göz devirdi.
"kızım bir de bana odundersin. o kadar şey anlattım."
"yanlızca aslı'yı sevmediğini anlattın ne diyeyim azer?" kolumdan tuttu ve beni kaldırdı.
"bir şey deme karaca." dudağıma yapıştığında başta idrak edemesem de sonradan ben de karşılık verdim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.