Üstüm ıslaktı dün gece ki yağmur beni hasta etmemişti ama iliklerime kadar ıslanmama sebep olmuştu. Tatilin son günüydü bugün o yüzden pazar günlerini sevmem, çünkü o azda olsa huzurlu günler sona erir. Odama çıktım temiz ve kuru kıyafetler giyip sessizce dışarı çıktım. Artık özgürdüm kaldırım taşlarının arasından çıkan yabani otlar kadar özgürüm, gerçekten yabani otlar özgür müydü bilmiyorum... Kaldırımda yürürken geçen gece uyuya kaldığım sokağı gördüm Sibel Abla beni burada görmüş evine almıştı. Belki de evi buralarda bir yerlerdedir, kim bilir...
*******
Esen rüzgarı yüzümü kaplayan kısacık saçlarımda hissetmek mükemmel bir duyguydu. Ama bu duyguyu hissetmem kısa sürdü 'Dal, canım dur ay ne hızlı yürüyor.' sese doğru döndüğümde Sibel Abla bana doğru koşuyordu. Nedense biran mutlu oldum, omzuma dokundu 'Ay yordun beni Dal, neyse akşam anneciğne söyle de bize gelin akşam...' o sırada Sibel Ablayı sokağın karşısında bekliyen kadın Sibel Ablayı çağırdı . El sallayıp yanımdan ayrıldı Sibel Abla. Ona anlatmamıştım asıl hikayemi eğer anlatsaydım annemi akşam a çağırmazdı evine, anneme birşey olur diye söylemedim Sibel Ablaya annemin aslında melek gibi olmadığını yoksa beni sevmezdi Sibel Abla, herhalde...
*******
Yürümeye yani sokakların arasına gezinip durmaya devam ettim. Yol boyunca bahçelerden gelen nane kokuları beni benden almıştı nane kokusunu buka dar çok sevdiğimi bilmiyordum. Sokağın karşısındaki pastane dikkatimi çekti burayı daha önce hiç görmemiştim. Nane kokularını oracıkta bırakıp pastaneye girdim. Sahibi yaşlı bir amcaydı. 'Buyur küçük hanım ne aramıştın.' küçük hanım evet ben küçüktüm 9 yaşında bir kızdım bazen kendimi bir yetişkin gibi hissediyorum, aslında herzaman...
'Hiç öylesine bakınıyorum.' 'Peki küçük hanım.' dedi ve ben pastaneden çıkana kadar da hiç konuşmadı amca. Pastanedeki müşterilerden biri elmalı turta yiyordu gerçektende çok güzel ve çok iştah kabartıcı duruyordu. Yanıma aldığım kitabı aldım ve boş bir masaya oturdum zamanın nasıl geçtiğni anlamadan kitap bitmişti kafamı kaldırdığımda içersi buram buram elmalı turta kokmuştu bugün ne çok şey canım çekiyor, ilk bahçedeki naneler şimdide elmalı turta. Olamaz akşam olmuştu Sibel Abla ların evine doğru koşmaya başladı. Sibel Abla el salamadan önce elime evinin adresi yazılı olduğu keğıdı elime tutuşturmuştu.
*******
'Hoşgeldin Dal a-ama şey...' anlamıştım nediğceğini 'Şey annem gelemedi işi vardı.' Sibel Abla başını tamam şeklinde salladı. Beni içeriye buyur ettikten sonra mutfağa geçti. Evi güzeldi eski tarz dı ama hoştu. Uzaktan bir yün yumağı gibi gözüken koltuğa oturup Sibel Ablanın mutfaktan gelmesini bekledim. Hiç evlenmemişti herhalde çünkü parmağında yüzük yada evlilik fotoğrafı falan yoktu etrafta, evli olanlar genelde evlilik fotoğrafı asarlar herhangibi bir yere. 'Evet afiyet olsun canım.' dedi ve masaya koydu elindekileri. İnanamıyorum bunlar bu- bunlar bir avuç nane ve elmalı turtaydı. Bütün gün yemek için can attığım şeyler önünde duruyordu...
*******
Dal o sırada bir yıldız kaydığın, annesinin elmalı turta ve nane yediğini ve hatta üzülerek 'Keşke Dalda bunlardan yeseydi...' dediğini asla bilemiyecekti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstenmeyen 21 Dilek
Novela JuvenilYıldızın kaymasını istemeyen bir Dal hayır hayır, normel bir dal değil onu adı Dal...Dal'ın hayatı berbat,kötü anneden tutun kötü bir hayata kadar herşey berbat tek kelimeyle berbat ve tabi istenmeyen 21 dileğide unutmamak lazım...