~ Rüzgardan ~
Yine o alarm sesi.. Kulaklarımı tırmalıyordu resmen. Erkenden uyandım çünkü Ece'yle buluşcaktık. Zorlukla yataktan kalktım ve yüzümü yıkadım.
Dolabı açtım 2 dakika baktım öylece. Gözlerimden uyku akıyordu. Mavi kot , siyah sweat ve siyah spor ayakkabımı giydim. Ve yürümeye başladım..
20 dakika sonunda kafenin önüne geldim. Ece de oradaydı beni görünce gülümseye başladı.
Bende aynı şekilde gülerek yanına gittim.
"Nabe.." lafım tamamlanmadan sarıldı bir anda. Önce tepki vermedim boş anıma gelmişti. İstifimi bozmadan bende ona sarıldım. Ben geri çekilmeseydim sonsuza kadar sürekcekti bu an heralde. "Nasılsın Rüzgar?" dedi.
"İyidir Ece , kafeye geçelim hadi üşüdüm" Bir şey demeden gülümseyerek peşimden geldi.
Boş bir masa görünce oraya yöneldim. Karşıma oturduktan sonra garson geldi. "Ne yiyelim?" dedi Ece. "Ben sabahları pek bir şey yiyemem. Bana 2 simit ve çay olsun" Ece'ye baktığımda menüyü inceliyordu.
"Ben kahvaltı tabağı alayım"
Garson başıyla onayladı ve siparişleri beklemeye başladık.
2 dakika sonra konuşmaya başladım.
"Söyle bakalım nedir bu kadar önemli olan?" Ece o an su içiyordu ve bir anda öksürmeye başladı. Yaklaşık 2 dakika öksürdükten sonra "İyi misin?" dedim. "Sorun yok iyiyim" dedi.
"Sen ne sormuştun bana?"
"Anlatacağın şeyin ne olduğunu sormuştum."
10 saniyelik bakışmamızdan sonra konuşmaya başladı.
"Aslında bu..bir itiraf "
Bunu duyar duymaz kaşımı çatarak ona baktım. "Ne itirafı?" dedim sakince.
"Ben.. Nasıl desem.."
İyice merak etmeye başladım.
"Evet sen?" dememin ardından bir çırpıda dudaklarından o kelimeler döküldü.
"Ben sana aşığım Rüzgar"
Gözleri sadece bana odaklıydı. Sanki hiçbir tepkimi kaçırmak istemiyormuş gibi. Ben cevap vermeden ona sadece bakıyordum. Biraz daha konuşmalıydı.
"Yani..Ben sana iki yıldan beri aşığım ve bunu söyleme cesaretini hiçbir zaman bulamadım. Ama artık kendime hakim olamıyorum Rüzgar. Gecelerim bile seninle aydınlanıyor , kalbim seninle güzel atıyor. Ama ben tek taraflı olmasını istemiyorum..Ben isterim ki senin gecen de benimle aydınlansın , kalbin benimle atsın. Bu mümkün mü Rüzgar?"
Bunları derken sol gözünden bir yaş akmıştı. Ben de ise mimik oynamıyordu. Şimdi ise öfkem artmaya başladı.
'Nasıl sever'
'Biz arkadaştık , sırdaştık , dosttuk. Nasıl?'
İçimden bunları diyordum.
'Hem Halil..O Ece'ye aşık ama Ece bana aşık. Halil ise en yakın arkadaşım. Nasıl bir duruma düşmüştüm ben?'
'Hem zaten ben aşka inanmam'
Ece bana sorar gözlerle bakıyordu. Neden susuyorsun der gibi.
"Sana afiyet olsun" dedim ve parayı da masaya bıraktığım gibi kalktım masadan. Arkadan bana seslenişini hiçe saydım ve çıktım kafeden. Hemen bir ara sokağa girdim peşimden gelmesin diye.
Kafam karmakarışıktı ve yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Onun bana aşık olması suç değildi.
Ve ben onunla , onu suçlu gibi hissettirmeden konuşmak zorundaydım. Ama benim tek üzüntüm Halil..Ece'ye bir şey hissetmiyorum fakat hissetsem de Halil'i hiçe sayıp onunla sevgili olamazdım.
Saate baktığımda yarım saattir bankta oturduğumu fark ettim.
Yavaş adımlarla okula doğru gitmeye başladım.
Sınıfa gayet sakin girdim ve girmemle duvara yaslanmış Ece'yi gördüm. Beni görmesiyle duvardan öne geldi ve yanıma gelmeye kalkıştı. O an ona öyle sert baktım ki durdu bir anda. Gelmedi. Gözünde ki endişeyi görebiliyordum. Bu durumu onunla çıkışta konuşacaktım.
~Ece'den~
Evet , yaptım! Ama aptallık yaptım. Şimdi yüzüme bile bakmıyor , yanına gelmemi bile istemiyor. Hiçbir şey demeden gitti öylece. Buz gibi bakışlarında sıfır duygu vardı. Ne düşünüyordu , ne diycekti bana?
Belki de o da beni seviyordu ve bir an şok oldu. Ne saçmalıyorum ben , aşka inanmayan birinden bahsediyoruz burda. Ben duvara yaslanmış onu izliyordum. O ise telefonuyla ilgileniyordu. Göz göze geldiğimizde ise kaşları anında çatılıyordu. Bu kadar sinirlenmesinin sebebi neydi ki?
Evet tamam , 4 yıllık arkadaşıyım ve ona 2 yıldır aşık olduğumu itiraf ettim. Gerçi o Rüzgar Kaya. Ona aşık olduğumu bile bile konuşur muydu benimle? Keşke demeseydim..
.
.
.
.
.
.
Sırama geçtim ağır ağır. 5 dakika sonra Halil geldi. Bir bana baktı bir Rüzgar'a. Bir şeyler olduğunu anlamıştı. Gözlerinde ki endişeden okuyordum bunu.
Göz göze gelince zorlukla gülümsedim. O ise bir tepki vermeden yanıma geldi hızlıca.
"Neyin var?" dedi bir anda.
Bu kadar mı belliydi.
"Rüzgar da aynı senin gibi. Kavga mı ettiniz?"
Derin bir iç çektim.
"Halil.. Sonra konuşsak , şuan iyi değilim"
Halil bana hayal kırıklığıyla bakıyordu.
"Ben.. yardımcı olmak istiyordum ama sen nasıl istersen" dedi ve bir şey dememe müsade etmeden sınıftan çıktı.
Al işte. Birken iki oldu derdim.
Biri Rüzgar , biri Halil.
Rüzgar kızgın , Halil kırgındı.
Halil'in ardından gitmek üzere hızlıca kalktım sıradan. Koşar adımlarla ona yetişmeye çalışıyordum.
"Halil..Halil..Bekle bir dakika"
Sesimi duymasıyla durdu. Arkasını dönmedi , kıpırdamadı.
İleri ki duvara yaslanmış bir grup kız Halil'e bakıyordu. Herkes kendi crush'ını kesme derdindeydi. Klasik bizim okul işte , alışık olduğumuz bir durum. Önüne geçtim ve duygusuz bakan gözlerine bakarak konuşmaya başladım.
"Halil beni yanlış anladın. Ben öyle deme-" lafımı böldü,
"Sen öyle demek istemedin tabi.
Senin canın sıkkın , üzgünsün evet ama aynı zamanda senin için üzülebilcek arkadaşlarının olacağını düşünemiyorsun , düşünmüyorsun. Çünkü sen , tam anlamıyla bencilsin."
Bu sözleri dedi ve gitti. Gidişini izledim uzunca. Bu sözler , canımı daha da yakmıştı. Ama gerçekler can yakmaz mıydı?
Ben , bencil miydim?
Ben sadece aşığım! Ve acı çekiyorum. Benim sadece ona ihtiyacım var ama..arkadaşımda destek olmak istemişti ben onun yanımda olmasını istememiştim. Sonuna kadar haklıydı fakat anlayışlı olsa biraz. Zor durumdayım ve yalnız kalmalıyım. Ama olanlardan haberi bile yok. O sadece beni anlamak istedi ama ben ona ne olduğundan bile bahsetmedim, sorusunu bile yanıtlamadım. Bir an önce eve gitmek istiyordum..
.
.
.
.
.
.
.
Sonunda çıkış saati gelmişti. Rüzgar'ın bana doğru geldiğini görünce nefesimi tuttum. Kıpırdayamadım.
"Konuşcaz" dedi önümde durarak. "Bu konu bugün konuşulcak , birdaha da konuşulmayacak" dedi. İçim buz gibi olmuştu. Korkuyordum. Bir daha onunla konuşamamaktan..
Hızlıca çıktı sınıftan. Ben hâlâ duruyordum öylece. Davetiye mi bekliyordum? Ya da beni çağırmasını mı?
Hızlıca bende onun peşinden gittim. Arkasına dönüp gelip gelmediğime bakmıyordu bile.
Halil'i de görmemiştim. Nerdeydi acaba?
Okulun az ilerisinde ki parka kadar yürüdük. Parka vardık ; oturmadı , bana döndü ve konuşmamı bekler gibi bakmaya başladı.
"Ben gerçekt-"
"Sen gerçekten üzgünsün dimi?"
Doğru bilmişti. Bir şey demeden başımı 5 saniyeliğine önüme eğdim. Tekrar gözlerine baktığımda karanlık bir gökyüzüne bakıyor gibi hissettim kendimi. Kapkaranlık , duygusuz.. Bu bakış beni bitiriyordu.
"Bak Ece , senin birini seviyor olman problem değil. Ben seni dostum , kankam olarak görüyorum fakat sen aşık olduğunu söylüyorsun. Söyle bana , nasıl seninle arkadaş kalmaya devam edicem? Hem de beni sevdiğini bile bile.
Ayrıca hislerine benden karşılık bekliyorsun. Beni tanıyamadın mı? Aşk'a inanmıyorum , kimse inandıramaz. Yani diyceğim şu
beni unut. Elimi tutmayı , benimle aşk yaşama hayallerini sil. Kurma kafanda. Hepsi geçici. Zamanla unutursun beni. Seni sevenler vardır etrafta , hatta benden bir jest sana , etrafında var. Dikkat et de beni kaybettiğin gibi onu da kaybetme. Bari seni seveni kendinden soğutma"
Aklıma Halil gelmişti. Halil ona anlatmış mıydı? Ama hiç konuşmadılar ki. Acaba kimi diyordu , Halil'i mi? Halil beni seviyor olamazdı ki.. Ya da olabilir. Lütfen olmasın.
Son dedikleriyle şok olmuştum.Beni unut. Elimi tutmayı , benimle aşk yaşama hayallerini sil. Kurma kafanda. Hepsi geçici. Zamanla unutursun beni.
Nasıl yani? Beni hayatından çıkarıcak mıydı? Hayır , yapmaz. Yani , umarım..
"Ben ne desem bilmiyorum. Beni hayatında istemiyor musun?"
Gözümden bir yaş akmıştı."İstemiyorum" Bunu söylerken ne sesi titredi , ne gözlerini kaçırdı benden. Netti. Artık bitmişti her şey . Artık Rüzgar Kaya diye biri yoktu..
~Rüzgar'dan~
Birincisi aşk diye bir şey yok.
Olsa bile Ece ile Rüzgar'ın aşkı diye bir şey olamaz. Belki bir şans verirdim ona ama yapamam çünkü Halil. Ona şerefsizlik yapmam. Gözlerinin içine baka baka Ece'yle beraber gülemem , konuşamam , birlikte olamam , olmam. Çünkü dostluklar , kalıcıdır. Ve ben kalıcı bir dost edindim. Bir kız uğruna da onu kaybetmem , her kim olursa olsun.
Ece şoktaydı belli ki. Yüzüme öylece bakıyordu.
"Tamam hadi bu konu burda kapandı anlaştık mı?" Cevap yok.
"Ece?"
"Duyuyor musun?"
Tam sarsıcaktım ki kolunu tutmamla bayıldı. Soğukkanlı olduğum için telaş yapmıyordum
Sadece şoktaydı. 112 yi aradım 5 dakika içinde geldiler.
Bende onunla gittim.
Doktor onu muayene ettikten sonra yanıma geldi.
"Hastanın neyi oluyorsun , sevgilisi mi?"
Kaşlarımı çatmıştım
"Hayır." dedim sertçe. "Arkadaşıyım"
"Adın neydi acaba?"
"Rüzgar"
"Rüzgar Bey arkadaşınızın bir hastalığı var , tanısını koyamıyoruz. Ama bu hastalık çok stres ve üzüntü ardından kişiyi kötü etkiliyor ve bünyesi kaldıramayınca bayılıyor. Yanında devamlı birinin olması iyi olur. Senden isteğim , arkadaşının yanında olman. Onu yalnız bırakmamaya çalış ve strese girmemesini sağla. Üzülmemeli de. Anlaştık mı?"
Çaresizce baktım. Ece hastaydı.
Aramız bozuktu , hayatımdan çıkarmıştım ama şimdi de doktor bana yanında devamlı olmamdan bahsediyordu. Aslında Halil için çok iyi bir fırsat. Hemen haber vermeliydim
"Doktor Bey haklısınız fakat konuşmamız onu daha çok strese sokabilir , aramız bozuk. Ama bir arkadaşına haber vericem o yanında olur"
Doktor başıyla onayladı ve gitti. Gitmesiyle Halil'i aradım.
"Efendim Rüzgar?"
"Halil sana konum atıyorum acil gel"
"Ne oldu ?"
"Ece'yi hastaneye getirdik. Merak etme iyi gel de detaylı konuşalım"
"T-tamam , geliyorum."
Direk endişelenmişti , belliydi.
Konum attıktan 10 dakika sonra geldi.
"Ece nerde?"dedi bir hışımla.
"Dur bir soluklan. Bak bu odada"
"Ee neyi varmış?"
"Doktor bir hastalığı olduğunu fakat tanısını koyamadığını söyledi. Strese girmemeli ve üzülmemeliymiş , yoksa bayılırmış , bugün ki gibi"
Bugünü sorar gibi baktı yüzüme. Ardından konuşmaya başladı
"Kanka bugün de bir değişiktiniz siz. Ne oldu?"
"Sonra konuşuruz , bir kendine gelsin de"
"Kırgınım ona , bir sorunu var belli ki . Anlatmasını istedim , o anlatmadı . Bir cümle bile kurmadı sorunu ile ilgili. Beni hiçe sayması bana koyuyor . Ama onu seviyorum onu bırakamam."
Yutkunarak baktım Halil'e. Ece'nin bana aşık olduğunu bilse o zaman da aynılarını der miydi acaba? Demezdi çünkü acısı artacaktı ve ister istemez bana da siniri olucaktı. En korktuğumsa bu. Umarım olmaz..
Bölüm Sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Aşk'a İnandır
Teen FictionAşk'a hiç inancı olmayan birine aşık olduğunu hayal et. Onun inancını değiştiremiyorsun ondan vazgeçemiyorsun da. Bu çaresizlik insana acı verir elbet.. Ama istediğini elde edip etmemek senin elindedir. Bakalım Ece başına gelen olaylara rağmen Rüzga...