Sonunda yeni bölümü yazabildim :D
Önceki bölümün son kesitini buraya bırakıyorum. Fakat hatırlamayanlar onun öncesine de gidip göz atabilir.
Keyifli okumalar :))"Hangi filmi izleyeceğiz?" diyerek salona geldim.
"Forest Gump. Çok sevdiğim ve defalarca izlediğim bir film"
"E sen izlemişsin , senin de izlemediğin bir filmi açalım"
"Hayır olmaz, mutlaka izlemelisin"
5.Bölüm
Film başlayalı yarım saat olmuştu. Filmi durdurunca Halil bana döndü.
"Noldu?" dedi. "Sıkıldın mı?""Biraz hava almam lazım kötü oldum"
"Üşütürsün dur üstüne bir şey getiriyim"
"Sen gelmiyor musun?"
"Seni tek başına gönderceğimi mi sandın prenses?"
Gülümsedim.
"Vay be , prenseste olduk"
Hırkayı bana uzattı ve dışarı çıktık.
"Ne oldu küçük hanım prenses demem sizi kesmedi galiba?"
dedi gülerek"Ne alaka canım , gerek yok o yüzden dedim"
"Tabi tabii , eminim öyledir"
Çimenliklere oturduk. Öylece konuşmadan yaklaşık beş dakika kadar oturmuştuk. Bazen sessizlik lazımdı.
Halil arkaya doğru uzanınca , aynı şekilde bende yaptım.
Yıldızlar çok güzeldi. Evet az sayıdaydı fakat bu onları kötü yapmazdı.
Bir yıldız kaydı. İkimizde birbirimize aynı anda döndük , gülümsedik. Sonra dilek tuttuk. Ben Onur'u diledim , Halil'i bilmiyorum.."Ece sana bir soru"
"Gönder gelsin"
"Bir dilek hakkın olsa , ne dilerdin?"
"Mantıken sonsuz dilek hakkım olmasını dilerdim"
Halil gülümseyerek konuşmamı dinlemeye devam etti.
"Fakat bu hile olur. Kurallara uycak olursam , sevdiğim kişiyi dilerdim. Peki ya sen ?"
Halil'in gülümsemesi yavaş yavaş sönerken , derin bir iç çekişiyle beraber başını gökyüzüne çevirdi ve konuşmaya başladı.
"Bende seni dilerdim"
"N-ne , beni mi dilerdin?"
"Evet , seni. Yani senin gibi , sevdiğimi"
(Yazardan)
Ece duydukları karşısında şok olur. Böyle bir şeyi duymayı beklemediği gibi , hazırlıklı da değildi. Her şey aniden olmuştu.
"Ben içeri geçiyorum sana iyi geceler" diyip hızlıca içeri giden Ece , arkasından isminin haykırılmasını önemsemedi.
"Ece....Dur...Durur musun! Allah kahretsin ya , kızı strese soktum. Umarım bir şey olmaz. Ece ! "
Halil koştu ve Ece'yi kolundan tuttu. Ece arkasını dönmeden ,
"Bırak kolumu!" dedi.
Halil onu kendine çevirdi."Nereye gidiyorsun?"
"Kolumu bırak , sana açıklama yapmak zorunda değilim"
"Zorundasın"
"Sendeki bu özgüven ne böyle?"
"Özgüven değil , ben sana aşığım ve seni bir dakika bile boş bırakamam , senden bir dakika bile habersiz kalamam. Özellikle benim yüzümden sana zarar gelmesini asla istemem. Şimdi anladın mı beni küçük hanım?"
"Bana bir daha küçük hanım deme ! " diyip odasına koşarak gitti.
Ece kendini yatağa atıp ağlamaya başladı. Sinirleride bozulmuştu.
Çünkü en yakın arkadaşlarından biri kendisine aşıktı , diğerine de kendi aşıktı. Tek isteği , Rüzgar'ın ona bir şans vermesiydi. Ama şimdi bu şansı alsa bile , Halil'in önünde kullanabilir miydi? Bu kadar bencil değildi.. Kendi mutluluğu için başkalarına acı çektirmezdi. Ve Ece tüm bunları düşünerek derin bir uykuya dalar..Ertesi sabah olmuştu . Halil yine ilk uyanan kişiydi. Saate baktığında on iki olduğunu fark etti. "Oha ne çok uyumuşum"dedi kendi kendine.
Kahvaltıyı hazırlamadan önce Ece'nin uyanıp uyanmadığını kontrol etmek istedi.
Kapıyı yavaşça açtı , baktı ki hâlâ uyuyor. Ses etmeden geri çıktı.Güzel bir kahvaltı hazırladıktan sonra Ece'yi kaldırmak için tekrardan odaya girdi.
"Ece , uyan hadi kahvaltı seni bekliyor"
"Ece?? Ne derin uykuymuş arkadaş"
"Duyuyor musun beni?"
Ece uyanmıyordu. Dakikalardır uğraşan Halil korkmuştu.
"Dün kızı strese soktun ne hâle geldi"diye kızdı kendine.Hemen ambulansı aradı. On dakika sonra gelen ambulansla beraber hastaneye yol aldılar.
Yarım saat bekleyişin ardından doktor odadan çıktı.
"Doktor bey , durumu nedir kendine geldi mi?"
"Beyefendi sakin olun. Size birkaç takım soru sormak istiyorum. Bugünlerde onu üzücek , strese sokucak , sinirlendircek bir şey oldu mu?"
"Evet oldu "
"Eğer ki bu onu gerçekten derinden sarstıysa uyanması düşük bir ihtimal malesef"
"Ne ? Ne diyorsunuz doktor bey hayır olamaz böyle bir şey "
"Malesef ki yanılmıyorum . Size bir soru daha sormak istiyorum. Kullandığı ilaçların yan etkilerinde uzun süre uykuda kalma bir şeyler var mıydı?"
"Hiç hatırlamıyorum ama büyük ihtimalle yoktu"
"İlaç yanında mı?
"Bakıyım..." dedi Halil.
"Üzgünüm , yok."
"Sorun değil, beklemekten çare yok. İyi günler dilerim"
"Sağolun sizede"
Evet kısa oldu fakat uzun uzun yazmak için vakit lazım . Kısa kısa ama sıklıkla paylaşmam daha güzel olur diye düşünüyorum. En azından her gün paylaşım yapabilirim. Görüşmek üzere♥♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Aşk'a İnandır
Teen FictionAşk'a hiç inancı olmayan birine aşık olduğunu hayal et. Onun inancını değiştiremiyorsun ondan vazgeçemiyorsun da. Bu çaresizlik insana acı verir elbet.. Ama istediğini elde edip etmemek senin elindedir. Bakalım Ece başına gelen olaylara rağmen Rüzga...