15. BÖLÜM

6.8K 513 318
                                    

Yunus'dan

Gözlerimi aralamadan önce burnuma dolan gül kokusu hala karımın dibimde olduğunun göstergesiydi. Dün gece korkudan bir türlü susmayınca aklıma gelen ilk çözümü uygulayıp ona istemesem de sarılmıştım. Yine de yorganıma sarılarak uyumaya alışık olduğum için bu durum rahatsız etmek yerine , hoşuma bile gitti sayılır. Gözlerimi yavaşca aralayıp onun uyanık olup olmadığına baktım. Yumak gibi toplanmış hala uyuyordu. Kollarımın arasında uyumak onun da hoşuna gitmişti gibiydi, çünkü tüm gece bir kere bile kıpırdamadan öylece yatmıştı.

Onu ilk defa sabah yanımda bulduğum için şaşkındım açıkcası. Hergün benden önce kalkıp kahvaltı hazırlardığı için onu uyuyorken gündüz ışığıyla görme firsatım hiç olmadı... Bir daha bu anı yakalayamam diye dikkatle onu incelemeye başladım .
Beyaz teni , küçük burnu ve kırmızı yanaklarıyla çilek kızı anımsatıyordu . Çoğu zaman kapalı olduğu için saçlarının bu kadar kıvırcık olduğuna ilk defa dikkat ettim. Kuzu gibi dönük dönük olması insana elini içine sokup sevme hissi uyandırıyordu.... Dayanamayıp alnından yüzüne düşen bir bukle saça iki parmağımla yavaşa tupup bıraktım. Biraz uzayıp telefon kablosu gibi tekrar eski hali alınca bir daha yaptım. Üçüncü kez tekrar yaparken , gülerek gözlerini açtı.

" Çok hoşuna gitti galiba saçlarım..." dedi ellerini içinden geçirerek. Yakalanmanın verdiği telaşla biraz bocalayıp

"Bayağı kıvırcık saçın... " diye itiraf etmekte buldum kaçışı. Yüzünde yayılan kocaman gülümsemesiyle

" Ahh ne çektim ben saçlarımdan bir bilsen..." diye iç çekip göz devirdi... Gözlerim soru işareti dolunca

"İlk okula giderken herkes saçımla uğraşırdı. Ama gerçekten herkes ... Arkadaşlarım, öğretmenlerim, başka sınıftan çocuklar. Hatta yoldan geçen tanımadığım insanlar bile! Ellerini saçlarıma sokup oyyy kuzu kafa diye seviyolardı saçımı..." dedi. Aklına komik birşey gelmiş gibi kahkaha atıp

" Bizim sınıfdakiler de bana lülük baş diye lakap taktı." deyince ben de

" Lülük baş mı?..." diye güldüm, ağzını büküp kafasıyla onayladı

" Hiç sorma. Sonra bunu mahalledekiler de duydu , herkes lülük baş aşağı lülük baş yukarı. Kimsenin dilinden kurtulamadım." diye tatlı bir siteme girişti. Yüzümde farketmeden oluşan kocaman gülümsemeyi farkedince, hemen ifademi düzeltip yataktan çıktım.

" Neyse hadi çıkalım bizimkiler de kalkmıştır." dedim. Beni onaylayıp

" Haklısın..." diye o da kalktı. Üzerimi giyinmeden pijamalarımla odadan çıkacakken

" Yunus?" diye bana seslendi. Açtığım kapıyı kapatıp ona döndüm. Yüzünü biraz ekşiterek sormakla sormamak arasında kalmış gibiydi. Bir müddet sessizliğini koruyup sabrımın bittiği anda

" Dün konuşamadık naptınız?" dedi. Gözlerinin içine bakışlarımı sabitleyince hemen gözlerini kaçırdı. Daha gözlerimin içine bile bakmaya utanan bir kadınla evliyim. Hıh hayat gerçekten tuhafdı. Tuhaf ve inanması güç... Kendimle yaşadığım bu iç karmasamdan sonra

" Ev sahibin oğlu, girmiş bizim eve " dedim. Daha cümlem bitmeden

"Aaaaa..!" diye elini ağzına kapattı.

" Meğer yedek anahtar varmış abide. Kimseye dememiş!" derken yine ensemden yukarı sinir tırmanmaya başladı.

" İyi ama durumları iyi değil mi onların? Neden hırsızlık yapmış oğlu...?" dedi Ayşe. Kafamı iki yana sallayarak

" Kumar borcuna ne olcak! Çocuğu bir görsen bu mu evi o hale getirmiş dersin!"

Ayşenin ifadesinde hüzün ve ızdırap gibi bir ifade belirdi. Bakışlarını yere eğip

TOMBALAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin