Akşam hesabı kapatıp ortalığı toplarken telefonumun melodosi kulaklarıma doldu. Cebimden çıkartarak ekranına baktım. Akşama kadar babamla konuşma fırsatı bulamadım derken sonunda o beni arıyordu . Şimdi Mustafa başkandan iyi bir fırça yerdim herhalde. Ama telfonu açtığımda tam tersi babamın telaş dolu sesi kulağıma doldu." Oğlum Ayşe yanında mı?!" diye selam bile vermeden konuşmaya başladı
" Hayır, ne oldu ki?" dedim.
" Haber alamıyoruz oğlum..." dedi. Babamın dediklerini idrak edene kadar bir müddet sustum.
" Sabah işe gelirken evdeydi..." diyebildim sonra.
" Öğleden sonra sizin evi temizlemeye gitmiş. Arıyorum arıyorum açmıyor. Size git de bir bak, başına birşey gelmiş olmasın kızın!" dedi. Aklıma binbir türlü şey dolup taşarken, Ayşe'nin yaptığı bu sorumsuzluğa sinirlenmekten kendimi alamadım.
" Tamam, ben şimdi çıkıyorum işten..." diye babamla vedalaşıp telefonu kapattım. Ayşe'yi aramak için rehbere girince elimde telefon öylece baka kaldım. Onun numarası bende yoktu! Kendi kendime alayla güldüm... Evlendiğim kızın numarsı kayıtlı değildi... İçinde bulunduğum ironik durum sinirime yenik düşmeseydi. Bu halime kahkaha bile atabilirdim!
Alelacele dükkanı kapatıp, oyalanmadan arabaya bindim. Şu hale bak! Başına buyruk karımın peşinden koşuyorum! Tek başına nasıl gidiyordu o eve aklım almıyor! Zaten adamlarla hısım olduk dün gece. Birde hiçbir kimseyi yanına almadan ev temizlemeye gidiyordu! Hey Allah'ım ya rabbim , bu kızla daha çok işmiz var gibi !Artık istesem de istemesemde Ayşe'yle belki bir ömür geçireceğim bundan sonra. Bu yüzden artık benimle yaşamayı öğrenmesi gerekiyor. İster seve seve ister zorla!
İşyeriml evimin arası uzun olmadığı için 5 dakikada kapının önüne vardım. Arabadan inip ışıkların yanıp yanmadığına baktım. Tahmin ettiğim gibi Ayşe hala buradaydı. Merdivenleri ikişer ikişer tırmandıktan sonra , yavaşca içeriye girdim. Heryer buram buram detarjan kokusu dolmuştu. Gelen tıkırtılar doğrultusunda otuma odasına adımlarımı çevirdim. Kapıya yaklaşında sakinlesmek adına derin bir nefes alıp içeriye girdim. Yerde kovalar, heryerde bezler ortalık savaş alanı gibiydi. Çamşırsuyu kosusu genzimi yakarken elimle burnumu kapattım.
" Ayşe? Nerdesin ?" diye evin içine doğru seslendim. Az önce buradan tıkırtılar geldiğine adım kadar eminim. Dönüp yatak odasına gidecekken arkadan
" Yunus sen misin?" diye Ayşe'nin sesi geldi. Saşkınlıkla arkamı döndüm. Sesi vardı ama kendisi yoktu. " Noluyo yav?! Neredesin?!" dedim
Tekli koltuğun arkasında burnuna kadar kafasını çıkartınca , yüzümü ekşitip, hayretle
"Napıyorsun orada?" dedim. Ayşe dudağını ısırarak olduğu yerden tamamen kalktı. Ellerini göğsünde birleştirerek
" Başkası sandım aklım çıktı... Çok şükür senmişsin..." dedi. Ciddiyetimin farkına varsın ve bir daha böyle şeyler yapmasın diye, sesimi olduğunca tok çıkarmaya çalışarak ." Farkına vardın yani buraya tek başına gelmemen gerektiğini!" dedim. Yüzüme mahsun mahsun bakarak birşey demek için ağzını açmıştı ki.
" Bir daha bana haber vermeden hiçbiryere çıkma!" diye konuşmasına başlatmadım. Dediğimle anında yüzü asıldı.
" Asma yüzünü! Herkes aramış senden haber alamamış! Şu beş dakikalık yolda aklıma bin tane şey geldi biliyo musun! Yahu biz dün ev sahibiyle davalık olduk !Ya biri gelip sana zarar verseydi! O zaman ne olacaktı! " diye sinirimin geçmesi için susup derin bir nefes aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOMBALAK
Teen FictionHayat hiç ummadığı bir anda tepetaklak olabiliyor. Ama bu tersine dönen dünya belkide tam olması gereken şeydi.... 21 NİSAN 2019