Ayşe'den
Evdeki herkes onların yanında olduğumu düşünse bile ,aslında hepsinden ayrı kendi iç dünyamdan tıkılı kalmıştım... Bazen beni kendi dünyamdan sıyıran ayrıntılar dışında, bir türlü kurtulamıyorum bu durumdan. Yüsra ve söylediklerinden sonra gözümdeki kalkan perde , gözümün önündeki pürüzleri tek tek önüme sermişti adeta... O bana öfkesini kusarken , farkına varmadan gözlerimi de açmıştı. Bu yüzden dünden beri ne eskisi gibi olumlu düşüncelere yaslanabiliyorum , ne de kendimi ayakta tutabiliyorum. Bilinmezliğin kaosu içinde, sakince ne yapmam gerektiğine karar vermeye çalışıyorum. Lakin buna bir türlü muvafak olamıyorum. Sürekli acınası bir durumda olduğumu düşündükleri için bana iyi davrandıkları hissi bütün tadımı bozup içimi yakıyordu.
Biran bu durumdan kurtulsam, hemen beynime hücum edercesine beni sarsıyordu. Yunusun bu aralar bana olan aşırı ilgisi bir yana, ondan sürekli kaçmaya çalışırken belinin tutulması cabasıydı.Ona karşı o kadar karışığım ki... Yanında olmayı, onunla ilgilenmeyi ve sarılmayı deli gibi isterken... Onun bana sadece acıdığı için şevkat gösterdigini bilmek , gururumu ve onurumu yerle bir ediyordu. Hayatım boyunca yüzüme acıyarak bakan insanların yükünü omuzumda taşırken, hala bu yüzden bana gösterilen ilgiyi kabul etmek bir türlü gelmiyor içimden.
Yunus'un yanına, lavoboya girip yüzümü yıkadıktan sonra. Havluya silinirken gözlerime dikti bakışlarını. Bir tarafım kaçmak isterken bir tarafım bana acıdığını bildiğim bakışlarına esir oldu. Şairin sözleri kulaklarımda çınlarcasına
Ruhumda gizli bir emel mi arar
Gözlerime bakıp dalan gözlerin?
Aklıma gelmedik bilmece sorar
Beni hülyalara salan gözlerin! Diye bu anı özetleyerek yankılandı. Yunus fısıldayarak" Gözlerin..." dedi bakışları daha da koyulaşarak."Gözlerin çok güzel..." diye bana doğru bir adım atmıştı ki , elektirik çarpmış gibi kendime gelmem bir oldu. Hemen
" Hadi aşağıya inelim..." diyerek koluna girdim. Kalbim yerinden çıkacak gibi atarken , biran dışarıdan duyulacak sandım. Bu yaptığımı anlam veremeyerek alt kata inene kadar beni izledi. Nihayet mutafağa gelince , girer girmez Sevgi anne
" Annecim ne oldu sana? " dedi. Herkes birden bize dönünce istemsizce Yunus'un kolundan çıkıp çay koymaya geçtim. Yunus
" Hiiiç... Biraz belimi ağrıttım galiba..." diye yavaşca yerine oturunca , annesi
" Ah niye kendine dikkat etmiyorsun bitanem... Kaç kere tembih edeceğim..." diye şevkatle sitem etti. Annelik içgüdüsüyle yaptığı bu siteme karşılık Mustafa baba
" Bugün senin evi taşıyacaktık , bu halde yardım da edemezsin sen şimdi! Az daha dikkatli olayım demiyorsun!" diye azarlar bir şekilde sesini yükseltti. Sevgi anne
" İnanmıyorum hayatım... Çocuk ne halde ,sen neyin derdindesin...." dedi oğlunu savunarak. Yunus her zamanki halini takınıp
" Konuş anne, zaten bu evde senden başka beni düşünen yok! " dedikten sonra
" Bir de karımdan..." diye ekleyince Yasemin abla oooooo'ladı. Yüsra ve Sevgi anneye rağmen sarf ettiği sözler , tıpkı diğerleri gibi beni kararsız bir arafa atıyordu. Önceden olsa bu söyledikleri kalbimin ritmini değiştirecekken , dünden sonra bu duygum silinip gitmişti. Sadece bana alışmaya çalışıyordu o kadar. Yoksa bu yaptıklarının hiçbiri mantılı değildi benim açımdan. Yüzüne bakmadan çayını önüne bırakıp kendi yerime geçtim. Ne bana gönderilen nefret bakışları ne de sevgi dolu sözler... Hepsi ama hepsi birden bire anlamını yitirdi benim için... Ne düşüne biliyorum nede tepki berebiliyorum hiçbirisine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOMBALAK
Teen FictionHayat hiç ummadığı bir anda tepetaklak olabiliyor. Ama bu tersine dönen dünya belkide tam olması gereken şeydi.... 21 NİSAN 2019